Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş

Tanzimat Edebiyatı akimiyle Batı'dan, özellikle Fran­sa'dan birçok edebî türler edebiyatımıza girmiştir. Batı­lı anlamda hikâye, roman, tiyatro gibi büyük çaplı ne­sirlerin yanı sıra, gazete ve dergiye bağlı olan makale, fık­ra, sohbet, röportaj v.b. gibi küçük çaplı yazı türleri de edebiyatımıza Batı'dan gelmiştir.

Tanzimat Edebiyatı'nın tiyatro dili bir kenarda tutu­lursa, hikâye ve roman gibi büyük çaplı yazılarla maka­le, eleştirme, hâtıra vb. nesirlerde dil, nazımdan da- . ha ağırdır. Gerçekte Divan Edebiyatı çapında ağır sa­yılmaz. Fakat Tanzimat yazarlarından birçokları da, sa­natlı nesir yazmak tasasıyla bir hayli ağdalı nesirler ver­mişlerdir. Ancak popüler Tazminat yazarları, çağlarına göre romanlarını oldukça duru bir Türkçe ile yazmak an­layışını göstermişlerdir.

Servet-i Fünun Elebiyatı Akımı'nda, Tanzimat ediple­rinin Türkçeleşme alanındaki çabalarının tam tersine bir yol tutularak gerek nazımda, gerek nesirde Divan Edebiyatı yazarlarına bile taş çıkarttıracak derecede bir dil koyulaşmasına gidilmiştir. Öyle ki Arap ve Fars söz­lükleri açılarak, o zamana kadar kullanılmamış olan söz­cükler alınmış, bunlarla yeni yeni tamlamalar yapıl­mıştır. Bu durum, sonradan hızını yitirmekle beraber, Millî Edebiyat Akımı'na kadar süregelmiştir. Bu akım­la Türkçe, arınmaya başlamış ve bugünkü noktaya gel­miştir. Fakat dilimizin kesin olarak arınması işi, ATATÜRK tarafından ele alınmış ve Türkçe, Arapça ile Farsçadan yakasını kurtarmıştır. Şimdi edebiyatımızda yaşamakta olan nesir türlerini sırasıyla görelim:

SON EKLENENLER

Üye Girişi