DADAİZM-2
Birinci Dünya Savaşı, ütün Avrupa'yı ve çevresini bir yangın yerine çevirdikten sonra, ortadan çekilmişti. Açlık ve perişanlık bütün milletleri sarsmış, ekonomik düzen alt üst olmuştu. Amerika bile bütün dünyaya silâh depoluğu yapmasına karşın, sonradan ekonomik bunalım geçirmeye başlamıştı.
Bütün bu çatışmaların ve karışıklıkların içinde, milyonlarca insanın ölmesi, bir amaca bağlı olmayan aile göçleri, servetlerin yok olması, ahlâk değerlerinin değişmesi, kutsal inançlardaki sarsıntı, güven bağlarının kopması, çılgınlıkların ve tutkunların vicdanlarda mahkûm edilmesi, değer verilen ne varsa tümünün batağa düşmesi karşısında toplumlar, şaşkınlık ve ıstırap içinde kalmışlardır.
Bu nedenlerle Birinci Dünya Savaşı'ndan perişan bir durumda çıkan toplumlarda gençlik, büyük bir umutsuzluğa düşmüştü. Hiç bir değere inanmıyorlar, her şeye kuşkuyla bakıyorlardı.
1916 yılında, İsviçre'de T. Tzara adındaki Polonyalı bir gencin çevresinde toplanan bir grup, Tzara'nın sözlükten rastgele bulduğu Dada sözcüğünü, kurmak istedikleri sanat akımına ad olarak verdiler; kurdukları bu sanat akımına Dadaizm dediler. Dadaizm, iki türlü nitelik gösterir:
a) Kübizmin bir devamı olması:
Dadaizm önceleri kübizmin bir devamı gibi görünmüştür. Tıpkı kübizm gibi, önceleri maddeye karşı koymuş, konunun dış görünüşünü tasvir etmekle yetinmemiş, zihnin geometrisini göstermeye çalışmıştır. Böylece sanatı, eşyanın yüzeyinden kurtarmak istemiştir.
Dadaizm, sonradan bu görüş ve düşünüşten birdenbire caydı. Her şeye, ama her şeye isyan etmeye başladı.
b)Dadaizm'de kuşkuculuk (şüphecilik):
Kuşkuculuk, olumlu ya da olumsuz hiç bir kesin yargıya varamayan, kuşku içinde kalmayı uygun bulan bir düşünce yoludur.
Dadaizm, çevrede dönüp dolaşan hiç bir şeyin doğruluğuna ve varlığına inanmadı. Romantizmin de ötesine geçerek, aklın hiç bir değeri olmadığını bağırıp durdu. Birinci Dünya Savaşı'nın arkası sıra doğan yaşamın anlamsızlığını ve özellikle edebiyat sanatçılarının parıltılı çabalarını gülmece (mizah) yolu ile hiçe saydı. Bütün edebî akımlara güldü. Edebî sanat anlayışındaki farklı tutumları ve gayretleri anlamsız buldu.
Zamanın bir parçası içinde meydana gelmiş psikolojik dengesizliği ve her şeye karşı koymayı bir çaba haline getiren ve Amerika'da bile etkileri görülen Dadaizm, uzun ömürlü olmamış, doğuşundan altı sene soma dizlerindeki dermanı yitirmiştir.
Bu böyle olmakla birlikte dadaizm, İsviçre, Fransa ve öteki ülkelerde düzenlediği toplantılarla kopardığı yaygara sayesinde, alaylı da olsa bütün sanat dünyasının ilgisini çekebilmişti. Fakat oturduğu temeller dayanıksız olduğundan çabuk çökmüştür.
Dadaizm, tiyatro alanına da uygulanmış, fakat gerçeği inkâr ettiğinden büyük bir başarı sağlayamamıştır.