Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

DADAİZM

(Dadaisme)

Birinci Dünya Savaşı yıllarında İsviçre'de belirmiş, aynı yıllarda Fransa ve Amerika'da yankılar bulmuş bir edebiyat hareketidir. Zürih'te, Tristan Tzara adlı bir şairin başkanlığında toplanan genç edebiyatçılar, yapmak istedikleri yeni ede­bî harekete isim bulmak için Fransızca Larousse sözlüğünün yaprakları araşma bir bıçak daldırdılar. Bıçak, Dada kelimesi üstünde durdu. Bu sebepten kendileri­ne Dadacı (dadaiste) adını verdiler.

Hiçbir akıma ve hiçbir edebiyat kuralına bağlanmamayı ve hepsiyle alay etme­yi amaç edinen bu gençler, Paris'te yaptıkları toplantılarda, dinleyicilerle ve bü­tün okuyucularıyla eğlendiler. Bir açık oturumda, bunların ne yapmak istedikle­rini soran meraklılara Francis Picabia:

"-Ne yaptığımızı anlamıyorsunuz değil mi aziz dostlar?! Onu biz de anlamıyo­ruz. Ne güzel değil mi? Haklısınız! Papa, ile bir kez daha uyumak isterim! Yine mi anlamadınız. Ben de anlamıyorum. Ne kadar acı değil mi!" gibi saçmalamayı an­dırır, tutarsız cevaplar vermişti.

Bir başka oturumda önceden haber verdikleri gibi bir bildiri yayınlayacakları yerde Tristan Tzara, rastgele seçtiği bir gazete makalesini okudu. Ötekiler, zil ve davul çaldılar. O kadar ki Dadacıların birçok toplantıları kavga, dövüş ve rezalet­le bitti.. Polis zoruyla dağıtıldı.

Dadaizm, dünyanın ve insanlığın, savaş içindeki yıkılışını; ahlâkın, gelenekle­rin ve kurulu düzenle birlikte insan şerefinin de mahvoluşunu görmüş karamsar ve sorumsuz bir kuşağın sanat alanındaki yıkıcı davranışıdır, Sanata, edebiyata ve topluma yönelmiş bütün sanat ve ahlâk kuramlarının boşluğunu, hiçliğini ilân etmiştir. Bütün değerlere başkaldırarak hayatın saçmalığı; boğucu, dengesiz ve anlamsız olduğu üstünde durulmuştur, (Dadacılık bazı yönleri ile II. Dünya Sava­şı içinde beliren Varoluşçuluk akımını da hazırlamış sayılır.)

"Dadacılık, Dada'ya da karşıdır" derler. Böylece, kendi grupları arasında da belirli hiçbir görüş bulunmadığını; edebî, estetik bir kurala asla bağlanmadıkla­rını ifade ederler, Sanatta hürriyet değil, bozgunculuk peşindedirler. Kamuoyun­da ilgi toplamayı ve okuyucuyu yerleşik düzene karşı ayaklandırmayı arzu eder­ler. "İyi, asil ve yüce" denilen her şeyi kokuşmuş sayarlar. Bütün gelenek buyruk­larını çiğneyerek "ruhlarının h&r köşesini sakınmadan ortaya koyarlar."

Olumsuz, şüpheci ve alaycı olan Dadacılar 1922 yıllarında son sözlerini söyle­miş ve sönüp gitmişlerdir. Nizam tanımayan yıkıcı, taşkın tutumları Gerçeküstü­cülüğe zemin hazırlamıştır. Bu harekete karışmış olan Paul Eluard, Francis Pica­bia, Philipe Soupault gibi şairler, sonradan başka yollar tutturmuşlardır.

SON EKLENENLER

Üye Girişi