KÜBİZM - AHMET KABAKLI
1910'lu yıllarda, önce resimde belirip sonra Guillaume Appolinaire'in öncülüğünde şiire geçen ve etkilerini 1930 yıllarına kadar sürdüren Kübizm de, Gerçeküstücülük yolunda bir basamak sayılır.
Küb'cü ressam ve şairler, Empresyonistlere zıt olarak, "geçici bir ân"ı değil kişilerin ve eşyanın ebedî özünü, şuur-altının gizlerini yansıtmak istemişlerdir. Dış âleme, o zamana kadar yöneltilmiş olan görüş açısını değiştirdiler. Nesnelerin tabiî düzenini bozarak, onları başka başka açılardan göstermek yolunu tuttular. Konuları (obje) sırf bir yüzü ile değil, üç boyutu ile derinlemesine ve geometrik biçimler altında çizmek istediler.
Bu üç boyutu sağlamak için (sözgelişi) resmini çizdikleri bir adamın, yalnız görünüşünü, duruşunu, bulunduğu yeri değil, aynı zamanda aklından geçenleri, hayallerini, arzularını, hatta günah ve sevaplarını da aynı tabloya sığdırmaya çalıştılar. Üstelik o kişinin çehresine diledikleri anlamı vermekte serbest davrandılar. Tek bir çerçeve içine konulan bu duyum, hayal ve mecaz bolluğu, resmi, dış âlemden ve tabiattan iyice uzaklaştırdı. Küb'cü şairler de bu yöntemi şiire uyguladılar. Bir anda gelen, çeşitli duyumları, düşünce ve görünümleri aynı şiirde topladılar.
Bütün amaçları, o zamana kadarki dış gerçek anlayışım sarsmak ve bozmaktı. "Eserlerimizi halkın anlamaması olağandır, çünkü onları biz de anlayamıyoruz." diyorlardı. Hiçbir şuur hâli karıştırmaksızın iç benliği yansıtmak derdindeydiler.
Hem ressam, hem şair olan Salvador Dalı (1989'da öldü) tablolarının birine, altı ayrı görünüş vermeyi başarmıştı: Bir atlet gövdesi, bir arslan başı, bir general, bir at, bir çoban, bir de sfenks çehresi... İstiyordu ki, bu tabloya bakanlar, tıpkı bir senfoniyi dinleyenler gibi ayrı ayrı mânâlar çıkarsınlar.
Kübizm akımına bir süre katılıp sonra ayrı yollar tutturan şairler arasında Gu-Mallerme Appolinaire, Andre Salmon, Max Jakob, Jean Cocteau adları önde gelmektedir.
AHMET KABAKLI, TÜRK EDEBİYATI ANSİKLOPEDİSİ