Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MAHALLİLEŞME CEREYANI

Mahallî / Folklorik Söylem.

  • Başlangıçtan itibaren zaman zaman azalıp çoğalan bir çizgi hâlinde her dönemde varlığını hissettiren mahallî / folklorik üslup, 18. yüzyılın hâkim özelliklerinden biri hâline gelmiştir.
  • Mahallîleşme, 15. asırda dilde atasözleri ve deyimlere yer verme şeklinde başlar, daha sonra halk şiiri nazım şekillerini kullanma, heceyle yazma ve yerli konulara yönelme şeklinde devam eder.
  • Öncelikle biçimde başlayan bu yöneliş zamanla öze doğru gelişmiş, Sabit'te bir tutku hâline gelen halk zevkinin dili ve hayat tarzıyla şiire taşınması, Nedim'de güçlü ve zarif bir senteze ulaşmıştır.
  • Nedim'den sonra ise bu tarz, incelik ve zarafetten yoksunlaşmış, yer yer bayağılık seviyesine düşürülmüştür. Nedim'in asıl takipçisi İzzet Ali Paşa'dır. Vahîd, Neylî, İsmail Beliğ, Çelebizade Asım ve Seyyid Vehbî, az da olsa Nedim tarzında şiirler söylemişlerdir. Sünbülzade Vehbi ve Neyli ise Nabi ve Nedim arasında gidip gelen şairlerdir.
  • Mahallîleşmeyi daha çok Sabit çizgisinde devam ettiren şairler ise, Taib, Hevayî, Kânî, Sürurî, Mehmed Emin Belîğ ve Enderunî Fazıl'dır.
  • Vahîd, çok sayıdaki şarkısı ve heceyle yazdığı şiirleriyle folklorik üslubun Nedim'den sonra akla gelen ilk temsilcisidir. Reis-i şairan Tâib, gördüğü aksaklıkları, halkın çektikleri sıkıntıları; Mehmed Emin Belîğ, gurbet hayatında karşılaştığı zorlukları, çektiği sıkıntıları dile getirdikleri realist şiirleriyle tanınmıştır.
  • Belîğ, gözlem ve mizah yeteneğini asıl Kefşger-nâme, Hammâm-name, Berber-nâme, Hayyat-nâme başlıklı müseddeslerinde göstermiştir. Enderunî Fazıl, günlük hayatı, incelik ve zarafetten yoksun sathi bir üslupla eserlerine aksettirmesiyle tanınmış, asıl kudretini mesnevilerinde göstermiştir.
  • Mahallîleşme eğilimiyle birlikte heceyle yazılan şiirlerin sayısında önemli bir artış olmuştur. Daha önceki asırlarda Mealî (ö. 1511), Muradî (III. Murad) (ö. 1595), Usulî (ö. 1684) gibi şairlerden sonra, bu asırda Nedim, Vahid-i Mahtumî, Şeyh Galib ve Râzî (ö. 1740-41) heceyle şiir yazma geleneğini sürdürmüşlerdir. Diğer şairlerin heceyle yazdığı şiirlerin sayısı 10'u geçmezken; Vahid'in heceyle yazdıkları şiirlerinin sayısı 30'un üzerindedir.
  • Bu asırda âşık edebiyatı mensuplarının da aruzla şiir yazmaya başlamışlar, şiirlerini klasik estetiğin teşbih ve mecaz sistemine daha fazla açmışlardır. Bu, aynı kültürün ürünü bu edebiyat anlayışlarının birbirlerine daha da yakınlaşmasına sebep olmuştur.

SON EKLENENLER

Üye Girişi