Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

SATUK BUĞRA HAN DESTANI

Büyük Türk İmparatorluğu’nu, 840 yılından itibaren devralmaya başlayan Karahanlılar’ın 1212— 1240 yıllarına kadar devam eden hanedanlığı esnasında en önemli ve muhakkak ki dünya tarihinin seyrini değiştiren büyük olay Türklerin İslam dinini kabul etmiş olmasıdır.

940 yılı civarında Karahanlı Hükümdarı Satuk Buğra Han zamanında meydana gelen bu dünya çapındaki olay, dünya üzerindeki büyük tesiri derecesinde Karahanlılar arasında da destanı bir havaya bürünmüş ve Satuk Buğra Han etrafına gelişen bir destan meydana gelmiştir.

Türklerin İslâmiyet’i kabul edişlerini ilahi bir ilhama bağlamaya çalışan Satuk Buğra Han Destanı’nın çok kısa bir zamanda geliştiği, İslâmiyet’ten önceki Türk destanlarından da aldığı ana motiflerle daha da zenginleşerek tespit edilen yazılı şekle geldiği söylenebilir.

Aynı zamanda bugün bile Kaşgar yakınlarındaki Artuç kasabasında bulunan mezarı bir ziyaretgâh yeri olan Satuk Buğra’nın hayatını, destanî bir hava içinde anlatan Satuk Buğra Han Destanı “Tezkire-i Buğra Han” adlı bir eserde kayıtlıdır. Bu eserin muhtelif el yazmaları vardır.

 

Destanın özeti kısaca şöyledir:

Peygamberimiz Hazret-i Muhammet, Miraç esnasında, diğer bütün peygamberleri de görür. Aralarından birini tanıyamaz ve Cebrail Aleyhisselam 'a o zatın kim olduğunu sorar. Cebrail de:

—Bu zat peygamber değildir, der. Bu zat, sizin ruhunuzu Ulu Tanrı ’ya emanet ettiğiniz günden üç yıl sonra yeryüzüne inecek ve sizin dininizi Türkistan'da yayacaktır.

Cebrail Aleyhisselam’ın bu cevabı üzerine Hazreti Muhammet çok sevinmiş, Miraçtan sonra, gece gündüz bu mübarek ruh için dua etmeye başlamıştı. Tabi bu arada, bu mübarek zattan sahabelerine de bahsetmiş ve sahabelerinin bu zatın ruhunu görmeyi istemeleri üzerine Hazreti Muhammet de dua ederek Miraç esnasında gördüğü zatın ruhunun görünmesini arzulamıştı.

Hazreti Muhammet' in duası üzerine birden karşılarında kırk silahlı atlı belirdi. Selam verip yaklaştılar. Bu atlılar, başlarında Satuk Buğra Han'ın bulunduğu kırk arkadaşının ruhu idi.

Yıllar geçtikten sonra, Kaşgar hükümdarının bir oğlu dünyaya geldi. Adını Buğra Han koydular. Buğra Han'ın doğduğu gün büyük zelzeleler oldu. Su kaynakları kurudu. Buğra Han'ın büyüdüğü zaman Müslüman olacağını falcılar anladılar. Bunun üzerine de onun öldürülmesini salık verdiler. Fakat annesi oğluna kol kanat gerdi; falcıların yalan söylediğini iddia etti. Şayet bir gün gelir falcıların dediği çıkar ve Buğra Han büyüdüğü zaman Müslüman olursa, onun o gün öldürülmesini istedi. Böylece de oğlunun öldürülmesini önlemiş oldu.

Satuk Buğra Han, on iki yaşına gelince kırk arkadaşı ile birlikte ava çıktı. Bir tavşanı kovalamaya başladı. Tavşanı kovalamaya o kadar dalmıştı ki arkadaşlarından ayrıldığını fark etmedi.

Tavşanı bir müddet kovalayan Satuk Buğra Han, bir müddet sonra hayvanın şekil değiştirdiğini hayretle gördü. Gerçekten de kovaladığı tavşan bir ihtiyar adam kılığına girmişti. Satuk Buğra Han, bu zatın Hızır Aleyhisselam olduğunu anladı ve onun verdiği dini nasihatleri ve öğütleri can kulağı ile dinledi.

Bundan bir müddet sonra, zamanı gelince Satuk Buğra Han'ın babası öldü. O zamanki Türk âdetlerine göre annesi de, Satuk Buğra Han’ın amcası ile evlendi. Fakat bir gece Buğra Han amcasını İslâm dinine davet etti. Amcası kabul etmedi. Bunun üzerine yer yarıldı ve yarılan yere Buğra Han'ın amcası gömülüp kayboldu. Amcasının bu şekilde ölmesi Satuk Buğra Han'ın hükümdar olması demekti; çünkü tahta geçecek başka bir kimsesi yoktu. Ve Satuk Buğra Han hükümdar oldu.

Hükümdar olur olmaz da Türk ülkesinde İslâmiyet’i yaymaya başladı. Bütün savaşları kazanıyordu. Savaşlarda ağzından çıkan ateşler bütün kâfirleri yakıyordu. Kılıcını düşmana çevirince kılıcı kırk adım birden uzuyordu. Bu yüzden bu kılıcın korkusu dört bir yanı doldurmuş, düşmanlarını sindirmişti. Öyle ki, Satuk Buğra Han doksan yaşına geldiği zaman ülkedeki bütün Türkler Müslüman olmuştu. Amuderya kıyılarından güneyde Kış Kezek taraflarına ve kuzeyde Karakum 'a kadar yayılan olanlarda herkes İslâm dinine girmişti. Bu da yetmeyince Çin ile savaşıp İslâmiyet ’i oraya kadar yaydı.

Ondan sonra Satuk Buğra Han ilahi bir emir aldı. Bu emre uyarak Kaşgar’a döndü ve orada öldü. Dört kızı vardı. Bunlardan İkincisinin adı Alanur idi. Alanur bir gün evinin önünde gördüğü bir arslandan korkarak bayıldı. Ayıldığı zaman bir çocuğu olduğunu anladı. Doğan çocuğa Ali adını verdiler Hazreti Ali gibi Allah'ın Arslanı olduğundan bu adı verdiler.

Satuk Buğra Han destanının, Buğra Han'ın kızı Alanur'un gebe kalması, değişik el yazmasına göre de: Cebrail'in getirdiği bir ışığın Alanur'un ağzına akması sonucudur. Bu bir damla ışıktan doğan Alanur'un oğlu, Hazreti Ali gibi bir Allah'ın Arslanı olduğundan, Seyyid Ali Arslan Han adını almıştır.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi