Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

AĞIT

Ağıt, bir kişinin ölümünden duyulan acıyı anlatan şiirlerdir. Divan edebiyatında buna mersiye denirdi.

Ağıt yakmanın Türk toplumunda çok eski bir geçmişi vardır. İslâmlıktan önceki dönemde, ünlü bir kişinin ölümünden sonra yapılan ve "yuğ” adı verilen dinsel yas törenlerinde sagu denen şiirler söylenirdi; bu şiirlerde, ölünün iyilikleri, yaşarken yaptığı işler, yiğitlikler anlatılırdı. Elimizde, ünlü yiğit Alp Er Tunga için söylenmiş bir sagudan parçalar vardır. Anadolu'da ölenin arkasından yas törenleri düzenleme ve ağıt söyleme geleneği hâlâ sürmektedir.

Halk şiirinde, kişilerin ölümünden başka, herhangi büyük bir toplumsal felâket dolayısıyla da ağıtlar söylenmiştir 

Şu noktayı da gözden uzak tutmamak gerekir: Ağıt, bir nazım biçimi değil, bir şiir türüdür; koşma biçimiyle söylendiği gibi, türkü biçimiyle de söylenir.

 

Ağıt Örnekleri:

1.

KOŞMA 

Bu ağıtı, nişanlı iken genç yaşta ölen amcası kızı Ziyade için söylemiştir.

Sefil baykuş ne gezersin bu yerde

Yok mudur vatanın, illerin hani

Küsmüş müsün selâmımı almazsın

Şeydâ bülbül şirin dillerin hani

 

Ecel tuzağını açamaz mısın

Açıp da içinden kaçamaz mısın

Azad eyleseler uçamaz mısın

Kırık mı kanadın kolların hani

 

Aç mısın yok mudur ekmeğin aşın

Odan ne karanlık yok mu ataşın

Hanidir güveyin hani yoldaşın

Hani kapın bacan yolların hani

 

Alışmış kaşların var mı kınası

Ala idi o gözlerin binası

Kocadın mı on beş yaşın sunası

Yok mudur takatın halların hani

 

Emmim kızı aç kapıyı gireyim

Hasta mısın halin sorayım

Susuz değil misin bir su vereyim

Çaylarda çalkanan sellerin hani

 

Yatarsın gafletle gamsız kaygusuz

Ninni balam ninni kalma uykusuz

Hem garip hem çıplak hem aç hem susuz

Felek fukarası malların hani

 

Daha seyrangâha çıkamaz mısın

Çıkıp da dağlara bakamaz mısın

Kaldırsam ayağa kalkamaz mısın

Ver bana tutayım ellerin hani

 

Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın

Uyandın da taş yastığa dayandın

Aslı Han'ım gibi kavruldun yandın

Yeller mi savurdu küllerin hani

 

(KAĞIZMANLI HIFZI , XX. yy.)

 

Kelimeler:

Şeyda: çılgın.

Alışmış: düzgün, muntazam.

Gaflet: 1. habersizlik; 2. uyku, Bala: çocuk. (Balam: yavrum, yavrucuğum). 

Seyrangâh: gezme yeri.

CEVDET KUDRET, Örneklerle Edebiyat Bilgileri

 

 

Kızılırmak Türküsü

Ağıt

2.
Silah getir şu kartalı vuralım
Dalgıç getir şu gelini bulalım
Gelinsiz köylere nasıl varalım

Kızılırmak yedin allı gelini
Gelini gelin suna boylumu

Kızılırmak parça parça olaydın
Her parçanı bir diyara salaydın
Sen de benim gibi yarsız kalaydın

Kızılırmak yedin allı gelini
Gelini gelin suna boylumu

Köprüye varınca köprü yıkıldı
Üç yüz atlı birden suya döküldü
Nice yiğitlerin boynu büküldü

Kızılırmak yedin allı gelini
Gelini gelin suna boylumu

 


Ağıt

3.
Can evimden vurdu felek neyleyim
Ben ağlarım çelik teller iniler
Ben almadım toprak aldı koynuna
Yârim diyen bülbül diller iniler

Gider oldum Avşar ili yoluna
Bakmam gayrı bu diyarın gülüne
Karalan taksın çapar koluna
Yağız atlı nice kollar iniler

Varayım da mezarına varayım
Yürü bre Dadaloğlu’m yürü git
Baş ucunda el kavşurup durayım
Dertli dertli Çukurova yolunu tut
Dadaloğlu

 

Ağıt  

4.
Vardım ki yurdundan ayak çekilmiş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı

Kangı dağda bulsam ben o maralı
Kangı yerde görsem çeşmi gazali
Avcılardan kaçmış ceylân misâli
Geçmiş dağdan dağa yoktur durağı

Lâleyi sümbülü gülü hâr almış
Zevk ü şevk ehlini âh u zâr almış
Süleyman tahtını sanki mâr almış
Gama tebdil olmuş üfletin çağı

Zihni dert elinden her zaman ağlar
Vardım ki bağ alar bağıban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı
Bayburtlu Zihni