Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

DUHA KOCA OĞLU DELİ DUMRUL

DESTANINI BEYAN EDER (Günümüz Türkçesiyle)

Meğer hanım, Oğuz'da Duha Koca oğlu Deli Dumrul derlerdi bir er var idi. Bir kuru çayın üzerine bir köprü yaptırmıştı. Geçenin­den otuz üç akçe alırdı, geçmeyeninden döve döve kırk akçe alırdı. Bunu niçin böyle ederdi? Onun için ki benden deli, benden güçlü er var mıdır ki çıksın benimle savaşsın der; benim erliğim, bahadırlığım, kahramanlığım, yiğitliğim Ruma, Şama gitsin, ün salsın, der idi.

 

Meğer bir gün köprüsünün yanında bir bölük oba konmuştu. O obada bir iyi, güzel yiğit hasta düşmüştü. Allah'ın emriyle o yiğit öldü. Kimi oğul diye, kimi kardeş diye ağladı. O yiğit üzerine dehşetli kara feryat koptu.

 

Ansızın Deli Dumrul dört nala yetişti. Der: Bre kavatlar, ne ağlıyorsunuz, benim köprümün yanında bu gürültü nedir, niye feryat ediyorsunuz, dedi. Dediler: Hanım, bir güzel yiğidimiz öldü, ona ağlıyoruz, dediler. Deli Dumrul der: Bre, yiğidinizi kim öldürdü? Dediler: Vallah bey yiğit, Allah Taala'dan buyruk oldu, al kanatlı Azrail o yiğidin canını aldı. Deli Dumrul der: Bre, Azrail dediğiniz ne kişidir ki adamın canını alıyor? Ya Kadir Allah, birliğin varlığın hakkı için Azrail'i benim gözüme göster, savaşayım, çekişeyim, müca­dele edeyim, güzel yiğidin canını kurtarayım, bir daha güzel yiğidin canını almasın, dedi. Çekildi, döndü. Deli Dumrul evine geldi.

 

Hak Taala'ya Dumrul'un sözü hoş gelmedi. Bak bak, bre deli kavat, benim birliğimi tanımıyor, birliğime şükür kılmıyor, benim ulu dergâhımda gezsin, benlik eylesin, dedi. Azrail'e buyruk eyledi kim ya Azrail, var ve o deli kavatın gözüne görün, benzini sarart, dedi, canını hırıldat al, dedi.

 

Deli Dumrul kırk yiğit ile yiyip içip otururken ansızın Azrail çıkageldi. Azrail'i ne çavuş gördü ne kapıcı. Deli Dumrul'un görür gözü görmez oldu, tutar elleri tutmaz oldu. Dünya âlem Deli Dumrul'un gözüne karanlık oldu. Çağırıp Deli Dumrul söyler, görelim hanım ne söyler:

 

Der:

Bre, ne heybetli ihtiyarsın!

Kapıcılar seni görmedi.

Çavuşlar seni duymadı.

Benim görür gözlerim görmez oldu,

Tutar benim ellerim tutmaz oldu.

Titredi benim canım, cuşa geldi.

Altın kadehim elimden yere düştü .

Ağzımın içi buz gibi,

Kemiklerim tuz gibi oldu.

Bre sakalcığı akça ihtiyar,

Gözceğizi fersiz ihtiyar!

Bre, ne heybetli ihtiyarsın söyle bana?

Kazam belam dokunur bugün sana, dedi.

 

Böyle deyince Azrail'in hiddeti tuttu, der:

Gözümün fersiz olduğunu ne beğenmiyorsun?

Gözü güzel kızların gelinlerin canını çok almışım.

Sakalımın ağardığını ne beğenmiyorsun?

 

Ak  sakallı, kara sakallı yiğitlerin canını çok almışım.

Sakalımın ağarmasının manası budur, dedi.

 

Bre deli kavat övünüyordun: Al kanatlı Azrail benim elime geçse, öldüreydim, güzel yiğidin canını onun elinden kurtaraydım diyordun, şimdi bre deli geldim ki senin canını alayım, verir misin yoksa benimle cenk eder misin, dedi. Deli Dumrul der: Bre, al kanatlı Azrail sen misin, dedi. Evet benim, dedi. Bu güzel yiğitlerin canını sen mi alıyorsun, dedi. Evet ben alıyorum, dedi. Bre Azrail, ben seni geniş yerde istiyordum, dar yerde iyi elime girdin değil mi, dedi. Ben seni öldüreyim, güzel yiğidin canını kurtarayım, dedi.

Kara kılıcını sıyırdı, eline aldı, Azrail'e çalmaya hamle kıldı. Azrail bir güvercin oldu, pencereden uçtu gitti, insanoğlunun ejderhası Deli Dumrul elini eline çaldı, kah kah güldü. Der: Yiğitlerim, Azrail'in gözünü öyle korkuttum ki geniş kapıyı bıraktı dar bacadan kaçtı, mademki benim elimden güvercin gibi kuş oldu uçtu, ben onu bırakır mıyım doğana aldırmayınca, dedi.

Kalktı atına bindi, doğanını eline aldı, ardına düştü. Bir iki güvercin öldürdü. Döndü, evine gelirken Azrail atının gözüne göründü. At ürktü, Deli Dumrul'u kaldırdı yere vurdu. Kara başı bunaldı, darda kaldı. Ak göğsünün üzerine Azrail basıp kondu. Demin mırıldanıyordu, şimdi hırıldanmaya başladı.

Der:

Bre Azrail aman:

Tanrı'nın birliğine yoktur güman.

Ben seni böyle bilmezdim,

Hırsız gibi can aldığını duymazdım.

Tepesi büyük büyük bizim dağlarımız olur,

O dağlarımızda bağlanımız olur,

O bağların kara salkımlı üzümü olur,

O üzümü sıkarlar, al şarabı olur,

O şaraptan içen sarhoş olur, Şaraplıydım duymadım.

Ne söyledim bilmedim! Beylikten usanmadım, yiğitliğe doyamadım,

Canımı alma, Azrail medet, dedi.

 

Azrail der: Bre deli kavat ne yalvarıyorsun, Allah Taala'ya yalvar, benim de elimde ne var, ben de emir kuluyum. Dumrul der: Peki ya can veren can alan Allahuteala mıdır? Evet odur, dedi. Döndü Azrail'e, peki ya sen ne eylemekli belasın, sen aradan çık, ben Allahuteala ile haberleşeyim, dedi. Deli Dumrul burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Yücelerden yücesin,

Kimse bilmez nicesin,

Güzel Tanrı!

Nice cahiller seni gökte arar yerde ister.

Sen bizzat müminlerin gönlündesin. Daim duran cebbar Tanrı! Baki kalan settar Tanrı! Benim canımı alacaksan sen al,

 

Azrail'e almaya bırakma, dedi. Allahuteala'ya Deli Dumrul'un burada sözü hoş geldi. Azrail'e nida eyledi ki madem deli kavat benim birliğimi bildi, birliğime şükür kıldı, ya Azrail, Deli Dumrul can yerine can bulsun, onun canı azat olsun, der. Azrail der: Bre Deli Dumrul Allah Taala'nın emri böyle oldu ki Deli Dumrul canı yerine can bulsun, onun canı azat olsun, dedi. Deli Dumrul der: Ben nasıl can bulayım? Yalnız, bir ihtiyar babam, bir ihtiyar anam var, gel gidelim, ikisinden biri belki canını verir, al, benim canımı bırak, dedi.

Deli Dumrul sürdü, babasının yanına geldi. Babasının elini öpüp söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Ak sakallı aziz izzetli canım baba, Biliyor musun neler oldu? Küfür söz söyledim, Hak Taala'ya hoş gelmedi,

Gök üzerinde al kanatlı Azrail'e emreyledi,

Uçup geldi.

Benim akça göğsümü bastırıp kondu,

Hırıldatıp tatlı canımı alır oldu.

Baba senden can dilerim verir misin?

Yoksa Deli Dumrul diye ağlar mısın?

 

Babası der:

Oğul oğul ay oğul!

Canımın parçası oğul!

Doğduğunda dokuz erkek deve kestiğim aslan oğul!

Penceresi altın otağımın kabzası oğul!

Kaza benzer kızımın, gelinimin çiçeği oğul!

Karşı yatan kara dağım gerek ise Söyle gelsin Azrail'in yaylası olsun.

Soğuk soğuk pınarlarım gerek ise Ona içit olsun,

Tavla tavla koç atlarım gerek ise

Ona binek olsun,

Katar katar develerim gerek ise

Ona yük taşıyıcı olsun.

Ağıllarda akça koyunum gerek ise

Kara mutfak altında onun şöleni olsun.

Altın gümüş para gerek ise

Ona harçlık olsun.

Dünya tatlı, can aziz,

Canımı kıyamam belli, bil!

Benden aziz, benden sevgili anandır.

Oğul anana var, dedi.

 

Deli Dumrul babasından yüz bulmayıp sürdü anasına geldi. Der:

Ana biliyor musun neler oldu?

Gökyüzünden al kanatlı Azrail uçup geldi.

Benim akça göğsümü,

Hırıldatıp canımı alır oldu.

Babamdan can diledim, ana vermedi.

Senden can dilerim ana,

Canını bana verir misin?

Yoksa oğul Deli Dumrul, diye ağlar mısın?

Acı tırnak ak yüzüne çalar mısın?

Kargı gibi kara saçını yolar mısın ana, dedi.

 

Anası burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş.

Anası der:

Oğul oğul ay oğul!

Dokuz ay dar karnımda taşıdığım oğul!

On ay deyince dünya yüzüne getirdiğim oğul!

Dolma beşiklerle belediğim oğul!

Dolu dolu ak sütümü emzirdiğim oğul!

Akça burçlu hisarlarda tutulaydın oğul!

Pis dinli kâfir elinde esir olaydın oğul!

Altın akçe gücüne dayanarak seni kurtaraydım oğul!

Yaman yere varmışsın varamam! Dünya tatlı, can aziz

Canımı kıyamam belli bil, dedi.

 

Anası da canını vermedi. Böyle deyince Azrail geldi Deli Dumrul'un canını almaya. Deli Dumrul der:

Bre Azrail aman!

Tanrı'nın birliğine yoktur güman!

 

Azrail der:

 

Bre deli kavat, daha ne aman diliyorsun, ak sakallı babanın yanına vardın, can vermedi; ak pürçekli ananın yanına vardın can vermedi, daha kim verecek,

dedi.

Deli Dumrul der:

Hasretlim vardır, buluşayım, dedi. Azrail der:

Bre deli hasretlin kimdir, der. El kızı helallim var, ondan benim iki oğlancığım var, emanetim var, ısmarlayacağım onlara, ondan sonra benim canımı alasın, dedi.

Sürdü helallisinin yanına geldi, der: Biliyor musun neler oldu? Gökyüzünden al kanatlı Azrail uçup geldi.

Benim beyaz göğsümü bastırıp kondu. Benim tatlı canımı alır oldu. Babama ver dedim, can vermedi. Anama vardım, can vermedi. Dünya şirin, can tatlı, dediler. Şimdi,

Yüksek yüksek kara dağlarım sana yaylak olsun!

Soğuk soğuk sularım sana içit olsun! Tavla tavla koç atlarım sana binit olsun!

Penceresi altın otağım sana gölge olsun!

Katar katar develerim sana yük taşıyıcı olsun!

Ağıllarda beyaz koyunum sana şölen olsun!

Gözün kimi tutarsa

Gönlün kimi severse

Sen ona var.

 

İki oğlancığı öksüz koyma, dedi. Kadın burada söylemiş, görelim bakalım hanım ne söylemiş:

Der:

Ne diyorsun, ne söylüyorsun?

Göz açıp da gördüğüm,

Gönül verip sevdiğim,

Koç yiğidim, şah yiğidim!

Karşı yatan kara dağları,

Senden sonra ben neyleyim!

'Yaylar olsam benim mezarım olsun.

Soğuk soğuk sularını,

İçer olsam benim kanım olsun.

Altın akçeni harcar olsam benim kefenim olsun.

Tavla tavla koç atını,

Biner olsam benim tabutum olsun.

Arş şahit olsun, sekizinci kat gök şahit olsun,

Yer şahit olsun, gök şahit olsun, Kadir Tanrı şahit olsun!

Benim canım senin canına kurban olsun, dedi, razı oldu.

 

Azrail hatunun canını almaya geldi. İnsanoğlunun ejderhası eşine kıyamadı. Allahteala'ya burada yalvarmış, görelim nasıl yalvarmış: Der:

Yücelerden yücesin, Kimse bilmez nicesin, Güzel Tanrı!

Çok cahiller seni gökte arar, yerde ister.Sen bizzat müminlerin gönlündesin. Daim duran Cebbar Tanrı, Ulu yollar üzerine, imaretler yapayım senin için, Aç görsem donatayım senin için, Alırsan ikimizin canını beraber al! Bırakırsan ikimizin canını beraber bırak!

Keremi çok kadir Tanrı, dedi. Hak Taala'ya Deli Dumrul'un sözü hoş geldi. Azrail'e emreyledi:

Deli Dumrul'un babasının anasının canını al, o iki helalliye yüz kırk yıl ömür verdim, dedi. Azrail de babasının, anasının derhal canını aldı. Deli Dumrul yüz kırk yıl daha eşi ile ömür sürdü.

Dedem Korkut gelip destan söyledi, deyiş dedi. Bu destan Deli Dumrul'un olsun, benden sonra alp ozanlar söylesin, alnı açık cömert erenler dinlesin, dedi.

 

Dua edeyim hanım: Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli koca ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç

etmesin. Ak alnında beş kelime dua kıldık, olsun kabul. Derlesin toplasın günahımızı adı güzel Muhammed'e bağışlasın hanım hey!..

 

Dede Korkut Kitabı

Muharrem ERGİN