Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

KARAGÖZ VE HACİVAT KİMDİR?

Karagöz, deriden kesilmiş insan, hayvan, bitki, eşya vb. birtakım şekillerin arkasından ışık verile­rek beyaz bir perde üzerine yansıtılması temeline dayanan bir "gölge oyunu" dur. Gölge oyununun ülkemize hangi yoldan geldiği konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Eski kaynaklarda kullanı­lan terimlerin yanlış yorumlanması sonucu gölge oyununun Çin'den Moğollar aracılığı ile Orta Asya Türklerine ve İran’a, oradan da Osmanlı topraklarına geldiği sanılıyordu. Gölge oyununun Çin'den çıktığına ilişkin söylenti şöyledir:

"Imparator Wu (Hük. M.Ö. 140-87) çok sevdiği karısının ölümü üzerine derin bir üzüntüye kapılır; Şav-Wöng adlı bir Çinli, imparatorun üzüntüsünü hafifletmek için, ölen kadının hayalini bir perde arka­sından gösterebileceğini söyler; sarayın bir odasına gerdirdiği beyaz bir perdenin arkasından geçirdiği bir kadının perde üzerine düşen gölgesini, ölen kadının hayali diye sunar."

Yakın zamanda yapılan araştırmalar ise gölge oyununun Türkiye'ye daha güneyden, Hint ve Ca­va yoluyla geldiği görüşünü güçlendirmiştir. Cava gölge oyunu birçok bakımlardan Arap ve Türk gölge oyununa benzemektedir: Her ikisinde de beyaz bir perde vardır, oynatılan perde arasında yağ kandili konulur; görüntüler deridendir.

İslâm dünyasında bu oyuna hayâl-el-zıll (hayâl-i zil, gölge hayali), zıll-el-hayâl (hayal gölge­si), hayâl-el-sitâre (perde hayali) vb. adlar verilmesi, oyunun tasavvuf inanışı için de bir anlatım aracı olmasındandır. Buna göre oyundaki hayaller nasıl perde arkasındaki bir sanatçı tarafından oynatılıyorsa, evrendeki varlıklar da görünmeyen bir yaratıcının hareket ettirdiği anlatılmak istenmiştir. Bu tasav­vuf inanışının kaynağı Eflâtun'un ünlü "mağara" benzetmesine dayanmaktadır.

... Karagöz oyununun Anadolu'da ilk ortaya çıkışı üzerinde çeşitli söylentiler vardır: Evliya Çelebi'ye göre Karagöz ve Hacivat, Selçuklular çağında yaşamışlardır. Karagöz, Bizans imparatoru/' Konstantin'in ulaklığını yapan bir Çingene imiş; Hacivat da Mekke ile Bursa arasında gidip gelirmiş; ikisi yılda bir defa yollan üzerinde buluşup tuhaf tuhaf konuşurlarmış; onların bu söyleşileri sonradan gölge oyunu biçimine sokulmuş.

Halk ve Karagözcüler arasındaki bir söylentiye göre ise, Sultan Orhan (hük. 1324-1362) devrinde Bursa'da bir cami yapımında Karagöz demirci, Hacivat da duvarcı olarak çalışıyorlarmış; ikisi arasında her gün sürüp giden nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler, işlerini güçlerini bırakıp onların çev­resinde toplanır, bu yüzden de yapım işi ilerlemezmiş. Bunu öğrenen Sultan Orhan, Karagöz'le Haci­vat'ı öldürtmüşse de bir süre sonra iç acısı çekmeğe başlamış; padişahın acısını dindirmek isteyen Şeyh Küşterî, bir perde kurdurmuş, Hacivat'la Karagöz'ün deriden yapılmış tasvirlerini perde arkasında oynatıp onların şakalarını tekrarlayarak padişahı avutmuş.

Bu söylentiye göre, Karagöz ile Hacivat, XIV. yüzyılda yaşamış kişilerdir; hayâl-i zil (Karagöz) oyunu ilkin Bursa'da çıkmıştır; bu oyunun kurucusu Şeyh Küsterî'dir. Kaynaklarda verilen bilgiye göre, Şeyh Muhammed Küşterî, İran'da Hozistan'ın merkezi olan "Şuşter" ya da "Küşter" kasabasından Bursa'ya gelmiş, orada ölmüştür. Bursa'da Şeyh Küşterî'nin olduğu söylenen bir mezar da vardır. Ge­leneğe göre, Karagöz oyununun kumcusu ve Karagözcülerin "pir"i sayılan Şeyh Küşterî'nin adı, perde gazellerinde sık sık geçer.

Türk gölge oyununun Şeyh Küşterî ile ilişkisi ve XIV. yüzyıla kadar çıkan eskiliği üzerine, söy­lenti niteliğini geçmeyen bilgilere sahibiz. Gölge oyununun Osmanlı ülkesinde bilindiğine işaret eden belgelerin en eskileri XVI. yüzyıla çıkıyor. Bunlardan birinde Yavuz Sultan Selim 1517'de Mısır'ı fethet­tikten sonra, orada gördüğü gölge oyunundan hoşlanmış, bir gölge oyuncusunu İstanbul'a götürmek istemiştir.

XVII. yüzyılda kesin biçimini alan Karagöz daha sonraki yüzyıllarda bir gelişme göstermiş, Türkle­rin en sevilen, tutulan gösterisi olmuştur. Aynı yüzyılda Evliya Çelebi olsun, Türkiye'ye gelen Batılı gezginler olsun Türk gölge oyunu hakkında geniş bilgiler vermişlerdir. Evliya Çelebi, ünlü bir hayalci olarak adını andığı Kör Hasanoğlu Mehmed Çelebi'nin dağarcığında 300 oyun bulunduğunu söyler. Evliya Çelebi "Hamam, Kanlı Nigâr" gibi bazı oyunların özetini de vermiştir. Yabancı tanıkların yazdık­larında, oyunun zaman zaman yasak edildiğine ya da sıkı kontrol altına alındığına değin bilgiler vardır. Karagöz üzerine bilgi vermiş Batılı yazarlardan Wanda'nin izlenimlerini Metin And uzun uzun ak­tarmaktadır. 1820 -1870 yılları arasında Türkiye'de kalan Wanda, Karagöz oyunlarının, zaman zaman siyasî yergiye de yer verdiklerini, çeşitli devlet adamlarını ya da genel olarak devlet politikasını eleş­tirmekten çekinmeyen Karagözcülerin bulunduğunu bildirir. Adolphus Slade, Karagöz'de söyleşmelerin yer yer mizahlı, nükteli,'yer yer fitneci, ortalığı karıştırıcı olduğunu, Sultana, vezirlere bile sataştığını belirtiyor. Mery ise Karagöz'ün sansürü hiçe saydığını, sınırsız bir özgürlüğe sahip olduğunu; öyle ki Avrupa ülkelerindeki gazetelerin bu denli saldırgan olmadığını, Amerika, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin bile siyasal sataşmalar bakımından daha sınırlı olduklarını, buna karşın Karagöz'ün Sultan buyruğuyla yönetilen Türkiye'de denetsiz, başıboş bir günlük gazeteye benzediğini, üstelik yazılı olmayıp sözlü olduğu için daha ürkütücü olduğunu, kutsal tanıdığı Sultan Abdülmecit dışında herkese saldırdığını belirttikten sonra 1854 yılının Ağustosunda Karagöz'ün İngiliz ve Fransız amirallerine göz açtırmayan iğnelemelerinden bahsediyor. Gene aynı yıl Ubicini adlı yabancı tanık, Karagöz'ün taşlamasını yönelt­tiği ister paşa, ulemâ, derviş, ister bankacı, tacir vb. olsun, kimseyi esirgemediğini, her sınıftan, her uğraştan kişiyi perdeden geçirdiğini, her birini kendine özgü çizgilerle vurguladığını söylüyor. Gerek Karagöz'de gerek Orta Oyununda bu siyasal taşlama Abdülaziz çağında sona ermiştir. Karagöz ve Orta Oyununun bu özelliği daha sonra mizah dergilerinde sürdürülmüştür.

Karagöz yalnız Türkiye'de değil, birçok İslâm ülkesi ile Balkan ülkelerinde de etkisini göstermiş­tir. Böylece, Türkler dışardan aldıkları gölge oyununa Türk yaratıcılığını, beğenisini, sanat gücünü katıp onu geliştirerek, görüntüleri deri sanatındaki ustalıklarıyla işleyip geniş bir alana yaymışlardır. Eski Yugoslavya'nın özellikle Türk kesimlerinde Karagöz oynatılmaktadır. Romanya'da da Karagöz'ün etkileri görülür. Yunanlılar Karagöz'ü Türklerden almış, adını değiştirmeden onu benimseyip kendi özelliklerine uygulamışlardır. Türk Karagöz'ünün yalnız komşu ülkelerde değil, Avrupa'nın başka ülke­lerinde de az da olsa tanındığı ve bir etkisi olduğu söylenebilir.

Suat BATUR, Açıklamalı-Örnekli Türk Halk Edebiyatı

 

İLGİLİ İÇERİK

KARAGÖZ OYUNUNDA PERDE GAZELİ TAHLİLİ (AÇIKLAMASI)

KARAGÖZ VE HACIVAT

KARAGÖZ OYUN ÖRNEĞİ

EVLİYA ÇELEBİ-KARAGÖZ VE HACIVAT METİN İNCELEMESİ

KARAGÖZDEKİ TİPLERİN ÖZELLİKLERİ

KARAGÖZ OYUNUNUN BÖLÜMLERİ

KARAGÖZ İLE HACIVAT METİN ÖRNEKLERİ

KARAGÖZ

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi