Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MEVLEVÎLİK

İsmini, 1273'te vefat eden veli-şair Mevîâna Celâleddiri'den almış bir tarikattır. Ancak büyük Şair'in bu tarikatın kuruluş ve teşkilâtı ile elbette bir ilişiği düşünü­lemez. O, Mevlevîliğe sadece ilham kaynağı, şiir ve düşünce mürşidi olmuştur.

Mevlâna'nın ölümünden sonra oğlu Sultan Veled ve bilhassa torunu Ulu Arif Çelebi pir ve mürşidleri Mevlâna'nın şöhretinden hız alan bir teşkilât kurdular. Tarikatın töre, ayin ve erkânını inceden inceye tesbit ettiler.

Böylece Mevlâna oğullarının manevî bir hanedan gibi ve Çelebi unvanıyla, Konya'daki Mevlevi "post"una yerleşmesi ve şeyh'liğin babadan oğula geçmesi sağlandı. Hattâ I. Murad'dan sonra Osmanlı hanedanıyla akrabalık kurularak bu tarikata devletin yardımı bile sağlandı.

Mevlevi tarikatı, 14. yüzyıl başlarından beri bütün teşkilâtı ile kurulmuştur. Mevlâna'nın türbesi bulunan Konya, bu tarikatın manevî başkenti sayılmıştır. Pa­dişahların bir kısmı, dergâha uğrayarak (veya uğramadan da) onarımlar yaptır­mış, hediyeler bırakmışlardır. Bektaşîliğin zıddına, Mevlevîlik, devletin gölgesinde gelişmiştir. Şehirlerin en işlek semtlerinde zengin vakıflı mevlevîhâneler kurulmuştur.

Mevlevîlik, Kur'ân'a bağlı İslâmî inançlarla çok kaynaşmış bir tarikattır. Mevlâna aynı zamanda büyük bir İslâm ulusu (veli) olarak bilinir. Bu yüzden ayin­leri de açıktır. Bu tarikat, Mevlâna'nın Mesnevi'sini kutsal bir kitap gibi tutmuş ve büyük şairin bütün hatıralarını yaşatmıştır.

Mevlevîliğin üstün özelliklerinden biri, semâ denilen mistik bir raks ile ney, kudüm, rübap gibi çalgıların yaydığı dinî bir musikiyi, ayinlerinde çok çok kul­lanmış bulunmasıdır. Bu tarikat, uzun süre, olgun bir terbiye ile hoşgörücü bir din anlayışını sinesinde barındırmıştır.

Mevlâna'nın yüksek fikirler yaymış ve eserlerini Farsça söylemiş olması onun adıyla kurulan bu tarikatın daha çok aydınlar tarafından benimsenmesi sonucu­nu doğurmuştur. Bu yüzden Mevlevîlik, varlıklı ve aydın zümrelerce baş üstünde tutulmuş, şehirli esnaf zümrelerini de içine almış, fakat köylü halka Bektaşîlik kadar yaklaşamamıştır.

Mevlevîlik, Türk divan edebiyatı ve klâsik musikimiz üzerinde derin izler bı­rakmıştır. Nefi ve Şeyh Galib gibi büyük divan şairlerimiz ve klâsik Türk musiki­sinin en büyükleri olan Itrî ve Hammamizade İsmail Dede Efendi gibi besteciler Mevlevi’dirler.

AHMET KABAKLI, TÜRK EDEBİYATI ANSİKLOPEDİSİ

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi