Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

AZMİZÂDE HÂLETÎ HAYATI ve ESERLERİ


Türk Dîvan şâirlerinin bilhassa gazel tarzını sevdiklerini ve bu sevgiyi defalarca ifâde etmek isteyecek kadar, gazeli kendi ruhlarına her şiirden daha yakın bulduklarını görmüş bulunuyoruz. Divan edebiyatımızda en çok sevilen şiirin gazel olması; Fuzûlî gibi, Bakî gibi büyük şâirlerin gazel tarazını övmek için heyecan duymaları, Divan Edebiyatı Târîhi'nin mühim çizgilerindendir. Bu edebiyatın en büyük şairlerinin divanlarında rubaî, gazele nisbetle çok az söylenmiş bir şiir tarzıdır. Bu sebeple XVII asırda çok sayıda rubaî söylemiş ve bu söyleyişte hayli muvaffak olmuş bir şair yetişmesi asrın hâdiselerinden sayılmıştır.

Önce, Gül ü Bülbül Şairi Kara Fazlî tarafından da iltifat görmüş olmasına rağmen, rubaî tarzının daha muvaffak ve daha velûd şairi XVII. asrın başında, Azmîzâde Hâletî'dir. Müteakip asrın büyük şairi Nedim'e:

Hâlfet-i evc-i rubaide uçar ankâ gibi

dedirtecek kadar, rubaisini kabul ettiren Hâletî, bu tarz şiiri söylemek için gerekli bir ilim ve tefek kür hamûlesiyie (mayasıyla) yetişmiş, bu asrın âlim şairlerindendir. Hâletî'nin asıl adı Mustafa'dır. Ba bası, şâir ve âlim Mehmed Efendi'dir. Kuvvetli bir medrese tahsili görerek yetişmiş, Hoca Sâadeddin Efendi'den mülâzım olmuş henüz 21 yaşında iken müderrisliğe başlamış, 30 yaşında Süleymâniye müderrisi olacak derecede bir terâkkî göstermiştir. Daha sonra, Şam, Kahire Bursa, Edirne ve İstanbul kadılıklarında bulunmuş; Anadolu ve Rumeli Kadıaskeri olmuştur. Fakat bütün bu vazifelerinden çeşitli talihsizliklerle ayrıldığı zamanlarda yeise (umutsuzluk) kapıldığı, bedbin ve muzdarip günler geçirdiği bu türlü ıstıraplarını şiirlerine aksettirecek kadar teessür duymasından bellidir. Hâletî ile Şam kadılı­ğında bulunduğu yıllarda tanışan Rûhî-i Bağdâdî'nin, onun kadılıktaki adaletinden ve dîğer faziletlerinden takdirle bahse lüzum gören bir târih manzumesi Azmî-zâde'nin şahsiyeti hakkında dikkate değer bir nottur.

Hâletî'nin kaside ve gazel tarzı şiirlerinde herhangi bir fevkalâdelik yoktur. Fakat daha başka duygu ve düşüncelere de yer ayırmakla beraber; bu âlim şâirin, tasavvuf tefekkür ve heyecanların ağır başlı, sünnî müslüman duygu ve düşünceleriyle birleştirerek, yer yer, iyi düşürülmüş mısralar hâlinde terennüm ettiği rubaileridir ki ona oldukça haklı bir şöhret sağlamıştır....

Hâletî'nin bir Dîvan'ı, bir Sakinâme'si, bir de Münşeat'ı vardır. Bir kısmı divanında bulunan bu rubailer umumiyetle ayrı yazmalarda toplanmıştır. Hâletî hakkında kısa bir bibliyografya Türkçe İslâm Ansiklopedisi'ndedir. Şâirin eserlerinin hiçbiri matbu değildir. Çok sayıdaki rubailerinin ancak 39 tanesi Dîvan Edebiyat Antolojisinde (Fuad Köprülü, îst. 1931) ve Gibb'in Târîh-i Eşâr-i Osmâniyye adlı eserindedir.

NİHAD SAMİ BANARLI, RESİMLİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ II, MEB YAYINLARI, İSTANBUL

 

İLGİLİ İÇERİK

AZMİZADE HALETİ HAYATI ve ESERLERİ

RUBAİLER - AZMİZÂDE HÂLETÎ (ö. 1631)

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

AZMİZADE HALETİ ŞİİRLERİ