Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş

 

BÜYÜK HUN İMPARATORLUĞU

Çin kaynaklarında, Hunların Tuku (=Türk?) adlı aile veya kabilesine mensup olduğu bildirilen Mo-tun (Beğtun), kendi oğlunu tahta getirmeyi tasarlayan üvey anasının teşviki ile, babası Tuman tarafından taht­tan mahrum bırakılması teşebbüsü karşısında, emrindeki, demir disiplin altında yetiştirilmiş, 10 bin atlı ile katıldığı bir sürek avında Tuman'ın öldürülmesi üzerine, Hun hükümdarı ilan edilerek (M.Ö. 209-174), Hun dilinde "imparator" manasında "sonsuz genişlik, yücelik, ululuk" ifade eden ve Asya Türk devletlerinde 6 asır kadar kullanılan Tanhu (türlü okuyuşlar. Tanju, Jenuye, Şanu ve son olarak, aynı Çince işaretin bugün­kü söylenişi ile Şanyü, Şany) unvanını aldı. Devletini yeniden düzenledi ve kendisini iyi tanımadıkları anlaşı­lan Tunghuların (doğudaki Moğol-Tunguz kabileler birliği) ısrarla toprak talepleri karşısında savaş açarak, onları perişan etti. Böylece, hâkimiyetini kuzey Peçili'ye kadar genişlettikten sonra, Orta Asya'da Tanrı dağ­ları, Kansu havalisindeki, Hind-Avrupa menşeli sanılan Yüeçileri (Yüehch'ih) mağlup etti (M.Ö. 203). O sırada, Hun devleti "Sol Bilge eligi"nin Shangku'da, "Sağ Bilge eligi"nin Shangkün'de (Şensi) ikamet ettiği tahmin edildiği bu dönemde Mo-tun, daha sonra, Çin topraklarına yöneldi, 3 yıl kadar sürdüğü anlaşılan (201-199) bu savaşlarda Mai, Taiyuan bölgelerini zapt etti. Han sülalesinin kurucusu imparator Kaoti'nin (M.Ö. 206-195) 320 bin kişilik ordusunu, Paiteng'de bozkır usulü sahte ric'at gösterisi (Turan Taktiği) ile çember içine aldı. İmparator, bozkır bölgelerinin Hun devletine terki, yiyecek ve ipek verilmesi ve yıllık vergi şartları ile kendini ve ordusunu kurtarmağa muvaffak oldu. Doğu Asya tarihinde, iki büyük devlet arasında akdedilmiş ilk milletlerarası mukavele olduğu belirtilen bu antlaşma (M.O. 201) gereğince, Mo-tun'un bir prensesi ile de evlenmesi sonucu, Çın ile dostluk havası içinde, imparatoriçe Lü (M.Ö. 195-179) ve İmparator Wenti (M.Ö. 179-157) zamanlarında da devam etmiş olan ticari münasebetler geliştirilirken, Mo-Baykal gölü kıyılarından İrtiş yatağına kadar olan bozkırları ve daha batıdaki Tingling'ler, bazı C (Hochieh = Ok'ue) kollan ile meskûn araziyi, kuzey Türkistan'ı zapt etti ve oradaki Yüeçi'lerin komş VVusun'ları himayesine aldı. Bu suretle Büyük Hun hükümdarı, o çağda Asya kıtasında yaşayan Türk soyundan hemen bütün toplulukları, kendi idaresinde tek bayrak altında toplamış oluyordu, imparatorluk sınırlarının, doğuda Kore'ye, kuzeyde Baykal gölü ve Ob, İrtiş, işim nehirlerine, batıda Aral Gölüne, güne Çin'de Wei ırmağı - Tibet yaylası - Karakurum dağları hattına ulaştığı bu tarihlerde, Hunlara tabi ola arasında, Moğollar, Tibetliler, Tunguzlar ve Çinliler de vardır. Mo-tun tarafından Çin hükümetine gönden M.Ö. 176 tarihli mektuptan anlaşıldığına göre, yalnız iç Asya'da Türk devletine bağlı kavim ve şehirlerinin sayısı 26 idi ve hepsi, Tanhu'nun ifadesi ile "yay geren'lerle "tek bir aile" halinde birleşmişlerdi.

Mo-tun, M.Ö. 174 yılında öldüğü zaman, sivil ve askerî teşkilatı, iç ve dış siyaseti, dini. ordı harp tekniği ve sanatı ile yüksek vasıflı bir cemiyet halinde, daha sonraki bütün Türk devletlerine ör olan, tarihi kesin ilk Türk siyasî teşekkülü olan "Büyük Hun Devleti", kudretinin zirvesinde bulunuyordu. Görüldüğü üzere bu devlet, idaresindeki kısıtlı tarım sahalarına karşılık, daha ziyade, otlağı bol, beğliğe elverişli bozkırlar bölgesinde kurulmuştu. Ekonomisinin temeli, başta at olmak üzere, hayvan ye tiricilik idi. Buna göre, sosyal durumu da, toprağa bağlı "köylü" kültüründeki geniş arazi sahibi "gentry" tabakası ile köle sınıfından çok farklı idi. Ne malikânelere, ne de toprak kölelerine rastlanır yan Hun bölgelerinde halk, kan akrabalığı ile birbirine bağlı ailelerin meydana getirdiği sosyal ve siy birlikler olarak, disiplinli ve kendilerini müdafaa için daima silahlı kabileler (boylar) halinde yaşıyor devlet, bu kabile birliklerinin (budunlar) kendi aralarında sıkı işbirliği yapmalarından doğuyordu. Dev bu kuruluşu icabı ve bilhassa ordunun Mo-tun tarafından tanziminden sonra, merkezden idare edilen bir "askeri teşkilat" niteliği kazanması sebebi ile askerî karakterde idi ve gerekli şartlar (bozkırda tilmiş olmak, at ve silah) hazır olduğu için de fütuhata açıktı. Bu yönden de, "köylü" Çin devletine ayrılıyordu. Çin'de esas rejim "feodalite" olduğu halde, Hun devletinde merkeziyetçilik, dikkati çeker kadar belirli idi. Küçük memurlar ve bazı müşavirler belki Çinli idi, fakat emirlerindeki silahlı kuvvetle aynı zamanda birer kumandan olan bütün yüksek görevliler ile birinci derecede sorumlu makam asaletleri, hep Hun asıldan oldukları gibi, devlet teşkilatının da (mesela, sağ-sol veya doğu-batı taksirr vb.) Çinlilik ile hiç ilgisi yoktu. Mo-tun tarafından gerçekleştirilen ve toplulukta kabilecilik gayretle kırarak adeta devlete millî topluluk havasını getiren ordudaki 10'lu tertip de Türk idi. Esasen devle millî karakterinin korunmasına dikkat edildiğine dair bazı davranışlar göze çarpıyordu: Mes Paiteng'de, imparator idaresindeki Çin ordusunu kuşatan Mo-tun'un, Çin içlerine dalarak bozkırc uzaklaşmasına, zevcesi ve herhalde devlet meclisi tarafından engel olunmuştu. İnanç yönünden ı ne Moğol totemciliği, ne de Çin toprak tanrıcılığı ile ilgisi bulunan, bozkır Türk Gök-Tanrı itikadında Hun devletinin meydana gelişinde, "Çin İmparatorluğunun model olduğuna dair yaygın görüş, normal ölçülerdeki karşılıklı kültür tesirleri dışında, doğru sayılmamalıdır. Zira bu düşüncenin gerekçesi ileri sürülen, "Hiungnu hükümdarının, tıpkı Çin imparatoru gibi Gök'ün (Tanrı'nın) oğlu olarak görmek ve Çin'dekine benzer saray erkânına sahip olmak lüzumu", Hun devleti için zarurî değildi. Ön< devlet, Çin topraklarında değil, "Hiungnu"lar sahasında kurulmuştu; dolayısıyla Çin meşruiyet prens lerini, bu devlette aramakta isabet yoktur, ikincisi, Mo-tun'un "Gök'ün oğlu" diye bir unvan takındığı şüphelidir, çünkü onu tavsif eden: T'engli Koto (aynı Çince işaretin bugünkü söylenişi ile, Ch'engli k 'u) tabirindeki şimdiye kadar "oğul" manasına geldiği sanılan ikinci kelimenin "kut" (siyasî iktidar) demek olduğu anlaşılmıştır. Üçüncüsü, Çin devletinde "Gök'ün oğlu" kavramı da aslen Çin değil, Ti menşelidir. Bütün bunlardan dolayı, Mo-tun zamanında kesin şeklini aldığı görülen Büyük Hun devleti etnik yönden ve hâkimiyet anlayışı, sosyal yapısı, idarî ve askerî kuruluşları (sosyo-politik üniteli devlet meclisi = toy, sağ sol teşkilatı, bilge elig'ler vb.) dini ve dünya görüşü ile Türk milletinin tarih kültüründe feyizli etkilerini, iki bin yıl sürdüren bir ana kaynak durumundadır. Bu itibarla, Türk ve dün tarihinde çok büyük önem taşır.

Prof. Dr. İbrahim KAFESOĞLU TÜRK MİLLİ KÜLTÜRÜ

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi