Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

XI-XII YY. TARİHİ, SİYASİ VE SOYSAL YAPI


Türkler, 8. yüzyıldan itibaren Müslümanlığın etkisinde kalarak yeni dini kabul etmeğe başlamışlardır. Müslümanlığı önce doğudaki, Maveraünnehr yöresinde yerleşmiş bulu­nan Türkler arasında yayılması 10. yüzyılda gerçekleşebilmiştir. 9. yüzyılın ortalarında Horasan’da Samanoğulları Devletinin kurulduğunu biliyoruz. Bu devleti yöneten hükümdar ailesi, bir Türk ailesi olduğu izlenimini yaratacak ölçüde Horasan'da, Maveraünnehr'de Türklerle iş ve güç birliği yapmış, ordusunda daha çok Türkler'e yer vermiştir. Samanoğulları halkının çoğunun Türk olduğunu ancak, resmi dil olarak Arapça ve Farsçayı kullandıklarını biliyoruz. Nitekim 10. yüzyılın ortalarında kurularak 12. yüzyılın sonlarına kadar Egemenliğini sürdürmüş olan Gazneliler'de sarayın ve ordunun kullandığı dil Türkçe olmakla birlikte resmi dil gene Arapçadır.

Daha 8. yüzyılın sonlarında Fergana, Kaşgar, Aksu yörelerinde devlet kuran ve zaman zaman Araplar ve Samanoğulları ile savaşan Karahanlılar, 10. yüzyılın ilk yarısında hükümdarları Satuk Buğra Han'ın Müslümanlığı kabul etmesi üzerine Müslüman olarak ilk Müslüman Türk devletini kurarlar. Böylece 8. yüzyıldan itibaren Müslüman olmaya başlayan Türkler'in yaşadığı Maveraünnehr, Horasan, Kaşgar yöresi 12. yüzyıla kadar, aşağı yukarı 4 yüzyıl süren bir dönem içerisinde Müslüman olmuştur. Müslüman olan Türkler'in ibadet için Kur'an okumaları gerekiyordu. Böylece Türkler, Müslüman diğer milletler gibi Arap yazısını kullanmaya başladılar.

Müslüman olan Türkler'in yavaş yavaş İslam kültürüne girmesinde Araplardan çok İranlıların etkisi olmuştur. Başka bir deyişle, İslâm kültürü, dünya görüşü ve bunların ürünü olan ortak İslâm edebiyatının iç ve dış yapısını oluşturan öğeler İranlılar'ın aracılığıyla Türk edebiyatına girmiştir. Hatta yeni dinin, ibadetle ilgili önemli terim­lerinden bazıları Türkçeye Arapçadan değil Farsçadan geçmiştir. Örneğin, salât yerine namaz, vudu yerine abdest, savm yerine ruze (oruç) ve İslâmi Türk Edebiyatının özellikle ilk dönem metinlerinde rastladığımız ferişte (melek) hep Farsçadan geçmiş kelimelerdir.

(Mine MENGİ, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yay., Ankara, 2002.)

SON EKLENENLER

Üye Girişi