Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş
1. Türklerin Müslüman olduktan sonra doğudan batıya yayılıp yerleştikleri geniş bir alan üzerinde -daha çok Anadolu'da- altı yüzyıl gibi uzun bir sürede meydana getirdikleri edebiyattır.
2. İslâm kültürü içerisinde daha önce doğup gelişen İran şiirinini -İran edebiyatı da Arap edebiyatından etkilenmiştir- örnek alarak başlamış ve ümmet kaynaşması yönünde gelişme göstermiştir. Söz konusu kaynaşma genel çizgileriyle -biçim, dil ve söyleyiş, tür, konu- özde görülmüştür.
3. Bu dönem edebiyatında nazım esas olmakla birlikte bazı anlatım özellikleri bakımından nazmın etkisinde ve paralelinde gelişmiş olan nesir de vardır. Eskiden edebiyat yerine yaygın olarak "şiir ve inşa" denmiştir. İnşa, kurma, yapma, hesaplayarak, düşünerek meydana getirme anlamlarına gelir. Eski edebiyatımızda ise inşadan, ustalıklı, sanatlı anlatımın ön plana alındığı nesir anlaşılmıştır. Bu durum, dönemin edebiyattaki zevk anlayışı dikkate alınarak nesirde süslü, özentili, kafiyeli söyleyişin önemli olduğunu göstermektedir. Ancak sade ya da kısmen sade nesir örneklerinin bulunduğunu da burada belirtelim.
4. Şiirin kuruluşunda biçim önem taşır ve belirli kurallara bağlanmıştır. Söz konusu kurallar ise şiirin biçimini oluşturan nazım birimi, vezin, kafiye ve nazım şekliyle ilgilidir.
5. Eski Türk edebiyatının özellikle eski Türk şiirinin biçimsel özelliklerinin yanında içerik özellikleri de önemli yer tutar. Edebiyatta içerik denilince akla dil ve üslûp, edebi sanatlar, konu-temalar gelir. Şimdi bunlar üzerinde de durarak içerik özelliklerini tanıtmaya çalışalım:
Eski Türk edebiyatının dili, ortak İslâm uygarlığının kullandığı yazılı kültür diline dayanır. Osmanlıca olarak bilinen bu dönem edebiyatının dili, Türkçe, Farsça ve Arapça olmak üzere üç dilin karışımından meydana gelmiştir. Başlangıçta, içerisine yeni girilmiş olan İslâm uygarlığının daha çok dinle ilgili gereksinimleri doğrultusunda Arapça-Farsça kelime kullanımı görülürken, giderek, bu dillerden kelime alımı Türk dilinin gelişimini olumsuz yönde etkileyecek biçimde artış gösterir. Bunda Türkçenin ses yapısının aruz veznine uymamasının etkisi olduğu gibi eski sanatçılarımızın, genelde İran şiirini örnek almalarının ve İranlı şairlerin söyleyişlerini geçmeye çalışmalarının da etkisi vardır.
(Mine MENGİ, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yay., Ank. 2002.)
FOTOĞRAF: www.fotokritik.com