Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MESNEVİ

Mesnevi, her beyti ayrı (aa-bb-cc... vs.) kafiyeli olan nazım şeklidir Aruzun kısa ka­lıplarıyla yazılır. İki beyittik şiir parçalarından binlerce beyit uzunluğundaki kitaplara dek kullanılmış bir şekildir. Uzun manzume veya kitap halindeki mesneviler özel adlarla anılır. Bu kurala uymayan tek mesnevi Mevlâna'nın (öl. 1273) 24. 618 beyittik Farsça Mesnevî-i Manevî'sidir. Mesnevi şekli, Fars edebiyatında; "müzdevice", "recez" veya "urcüze" adlarıyla da Arap edebiyatına geçmiştir.

İran'da ilk mesneviler X.yy.'da Pehlevîce yazılış ve şehnamelerde kullanılmıştır. An­ca bu ve daha sonraki çağların en ünlü Farsça mesnevisi Firdevsî'nin 60.000 beyitlik Şehname'sidir.

Türk edebiyatında ilk büyük mesnevi Yusuf Has Hâcib'in (öl. 1077), Kutadgu Bilig (bs. 1947, 1959) adlı eseridir. Sonra sırayı Mevlana'nın Mesnevisi alır.

Daha sonraki asırlarda Türk edebiyatında pek çok şair mesnevi nazım şekliyle örnek­ler vermiş ve ilmî, didaktik, lirik eserler yazmışlardır.

Mesneviler Türk edebiyatının manzum romanları sayılabilir. Özellikle aşkı konu alan ve hamse türü içinde yer edinen aşk hikâyeleri (Leylâ ile Mecnun, Hüsrev ile Şirin, Vamık ile Azra... vb.) mesnevi nazım şeklinin en çok uygulandığı eserlerdir.

Mesnevi nazım şekli ile yazılan eserler aşağı yukarı şu bölümlerden oluşur: Dibace (önsöz), tevhîd, münacat, naat, niraciye, mehdiye, sebeb-i te'lif (eseri yazılış nedeni), hağâz-ı desitân (konuya başlangıç) okun ve hatime (sonuç). Konu ne olursa olsun bir mes­nevide bu bölümlerin pek çoğu bulunur.

Mesnevilerde olaylar bir masal anlatımı ile sürer. Anlatış ve tasvirler akıl ve mantık sınırından taşarlar. Yer ve zaman belirsizdir. Tasvirlerde aşırı abartmalar göze çarpar. Hikâye kahramanları olağanüstü davranışlarda bulunurlar. Ağırlık merkezi aşk olan mesnevilerde cin, peri, dev, cadı, ejderha gibi masal motifleri çok bulunur. Bazan bu aşk ve imajlar, tasavvufî veya alegorik-sembolik nitelikler gösterebilirler.

Mesnevilerde konu değişik olabilir. Aşk (msl. Leylâ ile Mecnûn); din-tasavvuf (msl. Mevlîd), didaktik-ahlâkî (msl. Hayriyye-i Nabî), savaş ve kahramanlık (msl. gazavatnâme), bir şehir ve güzel anlatımı (msl. şehrengiz) mizah (msl. Harnâme), ilim (msl. kıyâfetnâme) sözlük bilgisi (msl. Tuhfe-i Vehbî) ve tarih (msl. Muradnâme) bunlardan birka­çıdır.

Mesnevi, her beytin kafiyesi ayrı olduğu için kolay bir nazım şeklidir. Bu nedenle uzun konular, hatta ansiklopedik eserler dahi mesnevi nazım şekliyle yazılabilmiştir. Bunun ya­nında divân şâirleri içinde mesneviye hiç iltifat etmeyenler de vardır, (msl. Bakî, Nef'î, Nedîm v.s.)

Aynı aruz kalıbının tekrarı ile bir monotonluk ortaya çıkmaması için mesnevilerin arasına yer yer gazel, terkib-i bend vs. nazım şekilleri serpiştirilebilir. Mesnevilerde konu devam ederken her beyit yine de bir anlam bütünlüğüne sahiptir.

Mesnevi nazım şekli özellikle hamse şairlerinin elinde fazlasıyla gelişmiştir. Divânlar içinde zaman zaman küçük mesnevi parçalarına da rastlanır. Medhiye ve küçük hikâye anlatımında bu tür kısa mesneviler şaire kolaylık sağlamakta ve söyleyişin sınırlarını ge­nişletmektedir.

Eski edebiyatımızda mesnevi asla gazel ve kaside gibi ön planda tutulmamış, hatta yalnızca mesnevi yazan şairlerin sanatı küçümsenmiştir.

Küçük mesneviler divânlar içinde gazeller önceki veya sonraki bölümlerde veriler. Bü­yük boyutlu mesneviler ayrı bir eser olarak anılır.

(İskender PALA, Divan Edebiyatı, Ötüken Yay., İstanbul 1996.)

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi