Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

DEDE KORKUT HİKÂYELERİ

DEDE KORKUTHİKÂYELERİ’NİN GENEL ÖZELLİKLERİ

  • Oğuz Türklerinin Rum, Abaza ve Gürcülerle yaptıkları savaşlara ait destanî hikâyelerdir.
  • Halk arasında söylene söylene 14,yüzyılda son şeklini almış ve 15. ve 16. yüzyılda yazıya geçirilmiştir.
  • Hikâyelerin yazarı belli değildir.
  • Dede Korkut hikâyeleri on iki hikâye ile bir önsözden oluşmaktadır.
  • Destan geleneğinden halk öykücülüğüne geçiş dönemi ürünleridir.
  • Hikâyelerde olaylar nesir, kahramanların duygu ve düşünceleri nazımla dile getirilmiştir.
  • Arı bir dil kullanılmış, olağanüstü olaylara yer verilmiştir Türkçenin canlı ve doğal anlatım güzelliğini gösteren hikâyelerde ses tekrarları da sıkça yer almaktadır.
  • Dede Korkut hikâyelerinin tek ve tam nüshası Almanya’da Dresden Kütüphanesi’ndedir.

DEDE KORKUTUN KİŞİLİĞİ

Dede Korkut’un destanların ilk anlatıcısı olduğu tahmin edilmektedir. Hikâyelerde veli bir kişi olarak ortaya çıkar. Oğuzlar önemli meseleleri ona danışırlar. Keramet sahibi olduğuna inanılır. Gelecekten haberler verdiği söylenir. Ozan ve kamdır. Kopuz çalıp, hikmetli sözler söyler. Kopuzuna da kendine duyulduğu gibi saygı duyulur. Oğuzname’de, Dede Korkut’un 295 yıl yaşadığı ve Hz. Muhammed’e elçi olarak gönderildiği anlatılmaktadır. Oğuz Han’a vezirlik yapmış olduğu da düşünülmektedir.

Korkut kelimesinin “kork-” fiil kökünden türemiş olma ihtimalinin yanı sıra Arapça kökenli olup elçi manasına gelmesi de mümkündür. Her iki ihtimalde de ‘Korkut’ kelimesinin bir lakap, bir unvan olduğu görülmektedir. “Dede” kelimesinin ise ecdat manasında kullanıldığı tahmin edilmektedir. Fakat destanlarda daha çok halk arasında büyük hürmet ve kutsallık kazanmış halk bilgini anlamında kullanılmıştır.

Dede Korkut’un gerçek ismi, hayatı, yaşadığı çağ ve coğrafyayı kesin olarak aydınlatmak eldeki kaynaklar ve rivayet ile mümkün değildir. Destanlardan çıkarılabildiği kadarıyla ise Dede Korkut’un kişiliği iki şekildedir: 1- Kutsal Kişiliği, 2- Bilge Kişiliği. Başka kaynaklarda devlet adamı kişiliğinin de bulunduğu belirtilmektedir. Dede Korkut’un çok kişilikli olarak karşımıza çıkması farklı zaman, hatta farklı mekânda yaşamış benzer şahsiyetlerin destanlarda tek isim altında toplanmış olabileceğini düşündürüyor; fakat bu kişiliklerin halkın eklentisi olma ihtimali de vardır.

DESTANLAR

Kitapta on iki destan vardır. Bu destanların her biri bir boy için söylenmiştir. Bu destanlarda boyların hanlarının başından geçen olaylar, ad koyma, canavarlarla savaşma gibi bölümler yer almaktadır.

Hikâyelerin dili oldukça sadedir. 15-16. yy.da yazıya geçirildiği halde arı bir Türkçeye sahiptir. Az miktarda Arapça kökenli kelime de vardır. Orhan Şaik Gökyay ve Muharrem Ergin’in Latin harfleri ile yayınladıkları kitaplar ilköğretim öğrencilerinin anlayabileceği kadar sade ve basit cümle yapısına sahiptir. Hikâyeler çoğunlukla manzum ve ahenkli bir şekilde anlatılır. Manzumların bir kısmı kafiyeli olmasa da kulağa hoş gelen bir söyleyiş tarzı vardır. Kitapta yaklaşık 8.000 farklı sözcük ve deyim geçer. Cümleler kısa ve yalındır.

DEDE KORKUT HİKÂYELERİNİN GENEL İÇ YAPISI

Destanlar olağanüstü olayların yoğunluğundan sıyrılmış ve günlük, sade olaylar da konu olmuştur. Destan niteliğine tüm Oğuzları etkilemesiyle ulaşmıştır. Hikâyeler basit görünen olaylarla başlamış, ama tüm Oğuzların etkilenmesiyle sonuçlanmıştır.

Hikâyelerde dersler verilmiş, halk bilgilendirilmek istenmiştir. Destanlaşmış tarih olayları anlatılmıştır. Oğuzların dini inançları belirtilmiştir, örneğin Alplerin kâfirlerle savaşa gitmeden evvel arı sudan abdest alıp, iki rekât namaz kıldıkları belirtilmiştir. Halkın iktisadi durumu da anlatılmıştır. Oğuzların daha çok hayvancılıkla geçindiği neredeyse her hikâyede görülmektedir. Yalnız, Oğuzlarda üstünlük zenginlikle, mal mülkle olmaz. Oğuzlarda üstülük yiğitlikle olur. Erkek gençlerin isim alabilmesi için bir yiğitlik göstermesi gerekir. Yiğitlik gösteren delikanlıya Dede Korkut isim verir. Verdiği isimler genellikle delikanlının gösterdiği yiğitlikle alakalıdır. Mesela Boğaç Han’a ‘Boğaç’ ismi boğayı boğduğu için verilmiştir. Oğuzlar işlerini kendileri yapamazsa küçük düşerler. Üstünlüklerini kaybetmemek için yardım kabul etmezler. Kazan Han’ın hikâyesinde de böyle olmuş, Kazan Han, yardımını engellemek için, çobanı ağaca bağlamıştır.

Hikâyelerde kadın da söz sahibidir. Kadın da hanlık edebilir. Kadın evlenirken güçlü, yiğit birini arar. Gerektiğinde kadın da savaşır, fakat kadının savaşması erkeği küçük düşürür.

Destanlarda yoğunlukla ideal Oğuz Alp’inin nasıl olması gerektiği anlatılıyorsa da Alplerin başına gelen olaylardan herkese pay düşüyor. Büyüklüğün ve güçlülüğün erdem ve hünere bağlı olduğu her fırsatta belirtilmiş. Düşmana karşı savaşmak da yiğitliğin, büyüklüğün göstergesidir. Verilen dersler bu kadarla da kalmıyor. Bunların bir kısmı doğrudan devlete ve yöneticilere bir kısmı da millete verilmek istenen derslerdir.

  • Devlete Verilen Öğütler:

Destanlarda genel bir ilke şeklinde Oğuz birliğini devam ettirme fikri işlenmiştir. Bu birliği devam ettirebilmek için devlete ve devlet adamlarına; ekonomik güce sahip olma, hüner ve erdem sahibi olma, buyruk olmanın gereği anlatılmıştır. Destanlarda vurgulanan bu unsurlar sanırız dünya döndüğü sürece devam edecektir.

Ayrıca Alplere de şöyle öğütler veriliyor: Ok atmada ve yay çekmede hünerli olmak, düşman ile savaşta üstün gelmek, ülkesine sahip çıkmak, zengin ve eli açık olmak ( ‘Aç doyurmak, yoksul donatmak4 şeklinde geçen halka karşı merhametli ve cömert olmak ), soylu olmak ve soyunu küçük düşürmemek.

  • Halka Verilen öğütler:

Destanlarda, halka Alpler kadar yer verilmese de hem çoban gibi kahramanlarla hem de örnek Alplerle halka da birtakım dersler verilmiş: Devlete sadık olmak, misafirperver olmak, dedikodu yapmamak, dürüst olmak, korkak olmamak, çocuğunu iyi yetiştirmek, üstüne düşen görevi yerine getirmek, eşine sadık olmak, ana babaya hürmet etmek...

Bazı öğütler de var ki, pek çoğu atasözleri gibi kalıplaşmıştır: Ecel vakti ermeyince can çıkmaz, çıkan can geri gelmez, yığılı malın mülkün olsa da nasibinden fazlasını yiyemezsin, kara eşek başına gem vursan katır olmaz, hizmetçiye elbise giydirsen hanım olmaz.

 

DEDE KORKUT HİKÂYELERİ’NDE YER ALAN ESKİ TÜRK GELENEKLERİ

Ad Koyma: Oğuz Türklerinde bir gencin ad alabilmesi için bir yiğitlik göstermesi gerekiyordu. Bu yiğitliği gösterdikten sonra Dede Korkut’u çağırırlardı. Dede Korkut da dua edip gence yiğitliğiyle alakalı bir isim verirdi:”... Bunun adı boz aygırlı Bamsı Beyrek olsun, adını ben verdim, yaşını Allah versin.”

Toy etme ( Toplantı yapıp karar verme) : Oğuzlar mühim konularda karar vermek için toplantı yaparlardı:” Kudretli Oğuz beylerini hep çağırdılar, evlerine getirdiler. Ağır misafirlik eylediler. Düğün: Halen devam eden bir geleneğimiz olan düğünlerde ziyafet verilir şenlik yapılırdı.

Kız İsteme: Kız babasından veya abisinden istenirdi. Kız istemeğe büyük ve saygın kişiler giderdi. Dede Korkut, Deli Karçar’dan kız kardeşini Bamsı Beyrek’e şöyle istemiştir; “Tanrını buyruğu ile peygamberin kavli ile aydan arı, güneşten güzel kız kardeşin Banu Çiçek’i Bamsı Beyrek’e istemeye gelmişim.”

Başlık Alma: Kız vermeye karşılık kızın ailesi başlık isterlerdi. Kitapta kız kardeşini vermek istemediği için aşırı miktarda başlık isteyen Deli Karçar anlatılmıştır: Deli Karçar der: “Dede, kız kardeşim yoluna ben ne istersem verir misin?” Dede der: “Verelim dedi, görelim ne istersin?” Deli Karçar der: “Bin erkek deve getirin, dişi deve görmemiş olsun, bin de aygır getirin ki hiç kısrakla çiftleşmemiş olsun, bin de koyun görmemiş koç getirin, bin de pire getirin bana. Eğer bu dediğim şeyleri getirirseniz pekâlâ veririm.”

Sövüş Etme( Misafir İçin Hayvan Kesme): Oğuzlar bir misafir geldiği zaman onun için bir hayvan kesip ikram ederlerdi.

Düş Yorma: Rüyalarında gördükleri garip durumları Dede Korkut’a yorumlatıp mana çıkarırlardı.

 

Dresden Yazması Kısa Bir Giriş Ve 12 Öyküden Oluşur. Öyküler Sırasıyla:

  • Dirse Han Oğlu Boğaç Han
  • Salur Kazan’ın Evi Yağmalanması
  • Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek
  • Kazan Bey Oğlu Uruz ’un Tutsak Olması
  • Duha Koca Oğlu Deli Dumrul
  • Kanlı Koca Oğlu Kanturah
  • Kazılık Koca Oğlu Yegenek
  • Basat’ın Tepegöz ’ü Öldürmesi
  • Begin Oğlu Emren
  • Uşun Koca Oğlu Segrek
  • Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz ’un Çıkarması
  • İç Oğuz ’a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü

 

Vatikan Yazmasında Kısa Bir Giriş Ve Altı Öykü Vardır:

  • Hikâyet-i Han Oğlu Boğaç Han
  • Hikâyet-i Bamsı Beyrek
  • Hikâyet-i Salur Kazan’ın Evi Yağmalanduğudur 
  • Hikâyet-i Kazan Begüm Oğlu Uruz Han Tutsak Olduğudur 
  • Hikâyet-i Kazdık Koca Oğlu Yegenek Bey 
  • Hikâyet-i Taş Oğuz İç Oğuz ’a Asi Olup Beyrek Vefatı

 

Dirse Han Oğlu Boğaç Han Hikâyesi’nin özeti kısaca şöyledir:

Bayındır Han'ın sohbetine giden Dirse Han'ın kara otağa oturtulması ile Dirse Han'ın karşılanması sırasındaki duygu ve düşünceleri ile oğlu Boğaç Hanin kahramanlıklarını anlatan Dede Korkut Hikâyesi.

Bayındır Han hükmettiği halka her sene büyük şölen düzenler, yine bir sene gelecek konukların üç ayrı çadırda ağırlanmasını emreder. Bunlar ak, kızıl ve kara çadırlardır. Ak çadır oğlan çocuğu olanlara, kızıl kız çocuğu olanlar için, kara çadır ise hiç çocuğu olmayanlar içindir. Bayındır Han, çocuğu olmayanları, üremeyenleri Tanrı'nın lanetledikleri olarak görür. Dirse Hanin ise çocuğu yoktur, yanındaki 40 adamıyla geldiğinde bu davranışı hoş karşılamaz ve hanımına hesap sormaya karar verir. Hanımından hesap sorarken kendini öğüt dinlerken bulur, ama öğüdü de tutar ve büyük yemek düzenler. İnsanlara yardım eder hayır duası alır ve sonunda sağlıklı bir oğlu olur. Oğlan büyür ve Bayındır Hanin büyük boğasıyla güreşir, kuvvetli yumruğuyla boğayı dizginler ve yener. Şan kazanır, Dede Korkut'un iltifatlarına nail olur, babası tarafından da ödüllendirilir. Bunu kıskanan babasının 40 adamı fesatlık düşünürler ve babasını Boğaç Han'a karşı doldururlar. Bir av düzenlerler ve o sırada türlü oyunlarla oğlanı babasına vurdururlar. Boğaç Han mucizevî şekilde annesinin yardımıyla kurtulur ve babasına eziyet eden, kaçıran 40 adamı yener halkına barış getirir.

İLGİLİ İÇERİK

DEDE KORKUT İSLAM ANS

DEDE KORKUT HİKAYELERİNİN ÖZELLİKLERİ

DEDE KORKUT KİTABININ ORJİNAL GİRİŞ BÖLÜMÜ (ÖNSÖZ)

DEDE KORKUT HİKÂYELERİ

DEDE KORKUT (Prof. Dr. Muharrem Ergin’in kitabının önsözü)