Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

EDEBİ METİN KÜLTÜR BİLİMLERİ İLİŞKİSİ


a)    Tarih

Edebî metinde sosyal ve siyasî çevre üzerinde durulur, her türlü insan ilişkisinden söz edilir. Edebî me­tinler ve edebiyatla ilgili konulardaki değişmenin ortaya konulması da gerekir. Bunların incelenmesinde ta­rihin metodundan yararlanılır. Edebiyat tarihi; eser, sanatçı ve edebî olaylara tarihe özgü bakış açısıyla yak­laşır. Onların zaman içindeki yerlerini belirler; gelişme çizgilerini ortaya koyar. Her edebî metin bir gele­nek içinde oluşur. Çünkü hiçbir başarı, üretim ve olay birden bire ortaya çıkmaz. Her birinin bir hazırlık dönemi vardır. Bunların incelenmesinde ve değerlendirilmesinde tarihin metotları kullanılır.

b) Sosyoloji

Edebî metinler sosyal çevrede ortaya çıkarlar. Bu sosyal çevrede yaşananlar, konuşulup tartışılanlar be­lirli oranda edebî metinlerde dile getirilir. Ayrıca sosyal hayatı düzenleyen ilişkiler edebî metinlerdeki kişi ilişkilerine model olur. Metnin ortaya çıktığı bağlam ile metin arasında ilişki vardır. Bunun için edebî met­ni sebep-sonuç ilişkisini göz önünde tutarak incelemek ve değerlendirmek isteyenler de bulunmaktadır. Şüphesiz edebî metnin ortaya çıktığı sosyal durum, edebî metindeki kimi ifade, görünüş ve olayları anla­maya da yardım eder. Edebî metnin temasının da sosyal hayatla ilişkisi unutulmamalıdır.

c) Psikoloji

Her edebî metnin gerçek veya anonim bir yapıcısı vardır. Biz daha çok yazarların ortaya koyduğu me­tinlerden söz ederiz. Yazarlar, bu metinlerde özgeçmişlerini anlatmazlar. Her insanın bir hayatı vardır ama bir hayat hikâyesinden hareketle birçok eser yazabilir. Dolayısıyla yazar sayısız hayat hikâyesi düşünebilir ve düzenleyebilir. Bu, eserle yazar arasında hiçbir ilişki yok demek değildir. Onun özgeçmişindeki bazı bil­giler eserinde bulunan bazı olay, kişi ifade ve durumları daha iyi anlamaya yarayabilir.

"Edebî metin; yazarının duygularının, psikolojik durumunun ifadesidir." diyenler vardır. Yazarın duy­gularını, psikolojik durumunu veya durumlarını bilmemiz zordur. Hiç kimse, gizlemeden, dönüştürmeden, değiştirmeden kendi duygusunu olduğu gibi anlatmaz. Anlatsa da o kendi duygusudur, edebî metin değil­dir. Duyguların maddî kalıp ve şekilleri yoktur; onlar dille veya başka malzemelerle ifade edilir, ifade edil­mek için de bir yapı içinde yer alır, değişir, dönüşür ve farklı kimliğe bürünürler.

Edebî metinlerdeki kişilerin de psikolojik hâlleri vardır. Onlar da bazı olaylar, kişiler, görünüşler karşı­sında duygulanır; kendi kendileriyle hesaplaşırlar. Bunların anlaşılıp yorumlanması için psikoloji bilgisine ve birikimine ihtiyaç vardır. Edebî metinlerde psikoloji ve psikiyatri alanlarını ilgilendiren birçok malzeme bu­lunur. Adı geçen alanlarda çalışanlar kendi metot ve bakış açılarıyla bu malzemeyi inceler, yorumlar ve de­ğerlendirirler.

 d) Felsefe

Her edebî metnin arka planında, bir düşüncenin bulunması doğaldır. Böyle bir düşünce bulunmazsa la ilgili öğeleri çevresinde toplayıp onları organik bütün hâline getirmek mümkün olmaz. Yani edebî i meydana getiren öğeler dağılır. Ancak bu düşünce çok defa bir veya birkaç cümleyle dile getirilebilir Bu bir veya birkaç cümlede, felsefeye özgü gerçeklik yine felsefeye özgü bir dille anlatılır. Ama bu, edebi metne özgü somutluktan, çağrışım değerlerinden, anlam zenginliklerinden yoksundur. Her okunduğu zamandan belki çok az farkla aynı şeyler anlaşılır. Edebî metinlerde felsefeyle ilgili konuların hareket noktası tası başka, edebî metinde bir düşünceyi savunmak başkadır. Edebî metinlerde belli bir oranın üzerinde  düşünce alanını ilgilendiren konuları anlatmak edebî metnin işlevini gerçekleştirmesine engel olur. Çünkü edebî metinler dışında bu alanlarla ilgili amaçları öğretmek ve açıklamak olan metin biçimleri vardır.

***


EDEBİYATIN BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ


Edebiyat; anlatım biçimlerini ve dili araç olarak kullanan bütün bilim dallarıyla ilişkilidir Ayrıca insanların tipleri, ruh durumları, ilişkileri, meslekleri, yaşadıkları sosyal ve siyasi çevreleri vb. edebiyat eserinin malzemesini meydana getirir.

• Matematik, sayıları; fizik, maddeyi; kimya, maddenin yapısını; biyoloji, canlıları; tıp, insan sağlığını konu edinir. Edebiyatın birinci ve en önemli konusu ise "tarihî, sosyal ve psikolojik bir varlık olan insan'dır. Bu bakımdan edebiyatın, insanı ve toplumu değişik yönleriyle inceleyen “psikoloji, sosyoloji, tarih, felsefe, toplum bilimi, ruh bilimi, dil bilimi, coğrafya, din" gibi bilim dallarıyla yakın ilişkisi vardır. Bu bilim dalları, edebiyat araştırmalarını kolaylaştırır.
• İnsan ürünü olan edebiyatın, yine insan için olan diğer bilim dallarıyla ilgisi olması çok doğaldır. Tıp, botanik (bitki bilimi), biyoloji, coğrafya, astronomi gibi sayısal bilimler; arkeoloji, psikoloji, sosyoloji, antropoloji (insan bilimi), lengüistik (dil bilimi), felsefe, tarih gibi sosyal bilimlerden beslenebilen edebiyat bu bilimlere de kaynaklık edebilmektedir.
• Edebî metinler diğer sanat eserlerinde olduğu gibi, dış dünyada var olan nesnelerden, yaşanmış olanlardan ve yaşanacaklardan hareketle sanatçı tarafından meydana getirilen kurgudur. Bu kurguda insanlığın her türlü birikimi, gerçekle ilgili tasarı, düşünce ve istekleri malzeme olarak kullanılır.
• Dil ürünleri, edebî metinler şeklinde ortaya çıkar. Edebî metinlerin oluşturulmasında ise doğa bilimlerinin verilerinden yararlanılabilir.
• Edebiyat her türlü insan etkinliğinden, doğal varlık (canlı, cansız) ve görünüşten (çevre, ortam) yararlanır. Ancak edebiyatın ürünü olan edebî eserler, güzel sanatların bir parçasıdır. Bu nedenle edebî eserler estetik bir değer taşır. Bu eserlerin amacı, estetik bir güzellik ortaya koymaktır. Bu bağlamda edebî eserler, diğer bilimlerden ayrılır.

Tarih
Geçmişte yaşamış insan topluluklarının ekonomik, siyasal ve sosyal alanlardaki yaşantılarını neden - sonuç ilişkileri içerisinde belgelere dayanarak yer ve zaman göstererek tarafsız biçimde inceleyen ve anlatan sosyal bilim dalıdır.

Tarihin metodu, olayların sebep-sonuç ilişkini, olaylar, kronolojik sıraya göre incelemek anlatmaktır Edebî metinlerde sosyal çevreden ve her türlü insan söz edilir. Bunların incelenmesinde tarihin metodundan yararlanılır- Edebiyat adı altında oluşturulan yazılı veya sözlü bütün ürünler, eserler, kendi, çağının renk ve zevklerini yansıttığı için, tarih bilimi için birer bilgi ve belge özelliği taşır.

Sosyoloji

Sosyolojinin ana konusu toplumdur. Sosyoloji (toplum bilimi) sosyal olayları toplumların kuruluş, yükseliş ve çöküşü ile toplumların kendi aralarındaki münasebetleri ve kendi içindeki insan ilişkilerinin yasalarını inceler.
Edebi metinler sosyal çevreyi yansıtır. Sosyal çevredeki insan ilişkileri edebî metinlere kaynak olur. Yani edebî metinle, onun ortaya çıktığı sosyal çevre arasında bağ vardır. Gerek edebî metnin incelenmesinde gerekse edebî metinden hareketle sosyal çevrenin analiz edilmesinde bu bağdan yararlanılır

Psikoloji
Psikoloji, doğrudan ya da dolaylı olarak gözlenebilen insan ve hayvan davranışlarını bilimsel yöntem ve tekniklerle inceleyen bilim dalıdır.
Edebî metinler, yazarının veya başkalarının yaşamlarından izler taşır. Edebî metinler biraz da onu ortaya koyan sanatçının duygu, düşünce ve ruh hâlini yansıtır; psikolojik durumuna ait ipuçları taşır. Bu ipuçları apaçık olmadığı için psikolojinin yöntemlerinden yararlanmak gerekir.

Felsefe
Felsefe varlık ve düşünmeyi oluşturan ilkeler, gerçeklik ve nedenselliğin araştırılmasıdır. Belirli bir konuda yoğun ve sistematik düşünmektir. Felsefe genellikle var oluş veya varlık, ahlak veya iyilik, bilgi, gerçek ve güzellik konularıyla ilgilenir.
Edebî metinler herhangi bir felsefi görüşün savunucusu olamaz. Ancak, sanatçı, edebî metni ortaya koyarken değişik felsefi görüşlerin etkisinde kalabilir. Ama bütün bunlar apaçık değil de edebiyata özgü bir dille metnin içinde sindirilmiş olmalıdır. Edebî metinler incelenirken felsefeye ait bu verilerin belirlenmesi ancak felsefe bilimine hâkim olmakla mümkündür.

 

 

 

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi