Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

TİYATRO ve ÇEŞİTLERİ

Bir sahnede seyirciler önünde canlandırılmak üzere yazılan eserlere tiyatro denir Tiyatro sözcüğü Yunancada "seyirlik yeri" anlamına gelen theatrondan türemiştir Dilimize ise İtalyancadaki teatro sözcüğünden geçmiştir Tiyatro da başka sanatlar gibi dinsel törenlerden doğmuş, sonra dinden bağımsızlaşarak sanatlaşmıştır Günümüzdeki anlamıyla çağdaş tiyatronun tarihi, eski Yunan da bağ bozumu tanrısı Dionysos adına yapılan dinsel törenlere dayanmaktadır Bu sanat dalına Batı edebiyatında "tiyatro'nun yanı sıra drama veya dramatik edebiyat da denmektedir.

Tiyatronun genel özellikleri

• Temelinde "eser, oyuncu, sahne, seyirci" gibi temel unsurlar olan bir görsel sanat dalıdır.
• Bir esen seyircilerin gözü önünde sahnede göstermeye dayanır.
• Tiyatro eseri, "serim, düğüm, çözüm" olmak üzere üç bölümden oluşur.
• Tiyatro eserinde olayların anlatımı baştan sona karşılıklı konuşma şeklindedir.
• Bir tiyatro oyunu perdelerden, perdeler de sahnelerden meydana gelir.

Tiyatronun tarihi gelişimi

Türk toplumunda Tanzimat'a gelene kadar geleneksel tiyatro başlığı altında genellikle kukla, meddah, Karagöz, orta oyunu ve koy seyirlik oyunu gibi gösteri türleri yer aldı. Şarkı, dans ve söz oyunlarına dayanan geleneksel tiyatro, güldürü öğesi ön planda olan, genellikle sahnesiz ve doğaçlama bir tiyatroydu.
Tanzimat’la birlikte toplumsal yaşamın yanı sıra sanatta, özellikle tiyatroda da Batılı bir anlayış benimsendi. Türk tiyatrosunun ilk eseri, 1860 yılında Şinasi tarafından yazılan ve tek perdelik bir komedi olan Şair Evlenmesidir.


İstanbul'da ilk yerli tiyatro topluluğunu kuran Güllü Agop, Tanzimat'ın getirdiği olumlu hava içinde yetişmiş ve ilk adı Asya Kumpanyası olan topluluğa Osmanlı Tiyatrosu adını koyarak Müslüman nüfusun daha yoğun olduğu İstanbul yakasındaki Gedikpaşa Tiyatrosu’nda temsiller vermeye başlamıştır.
O dönem Osmanlı Tiyatrosu’nda Namık Kemal. Ahmet Mit hat Efendi. Abdülhak Hamit Tarhan. Recaizade Mahmut Ekrem gibi ünlü şair ve yazarların yapıtları; Ahmet Vefik Paşa’nın usta işi Hastalık Hastası Kibarlık Budalası Cimri gibi Molliere uyarlamaları; özellikle ünlü Fransız melodram, güldürü ve vodvillerinin çevirileri; kantolar, müzikli oyunlar ve operetler sahnelendi


Cumhuriyet Dönemi’nde, tiyatroda Batı modelini benimseyen Türkiye gerek tiyatronun kurumsallaşması gerek se oyun yazarlığının gelişmesi bakımından önemli atılımlara sahne oldu. Tiyatroyu Türkiye’de çağdaş bir sanat alanına dönüştürme yolunda ilk büyük katkı ünlü tiyatro ve sinema adamı Muhsin Ertuğrul'dan geldi. 1927’de Darülbedayinin başına geçen Ertuğrul, yerli yazarları yüreklendirmesiyle; izleyiciye sunduğu çağdaş çeviri oyunlarla; sahneleme, oyunculuk ve dekor kullanımında güncel anlayışı yerleştirmesiyle; yetişmelerine katkıda bulunduğu kadın ve erkek oyuncularla bugünkü Türk tiyatrosunun temellerini attı.


TİYATRO METİNLERİNİN BİÇİMSEL ÖZELLİKLERİ

Tiyatro sanatının temelinde metin vardır. Tiyatro metinleri sahne eserleri olarak yazılsa da bu eserlerin sanat ve edebî değer taşıyan yönleri de vardır. Bir sahnede seyircilerin önünde canlandırılan bu metinlere tiyatro eseri adı verilir.


Tiyatroda roman ve hikâye gibi diğer edebî eserlerden farklı yönleri vardır. Bunun başında yazarın mekân ve hareketleri betimlemesi gelir. Betimlemeler, oyuncuların hareketlerini, davranışlarını karşılayan ifadeler sıklıkla ayraç içinde gösterilir.

Örneğin “Salonda anne ve baba birer koltukta oturmaktadır, baba gazete okumakta, anne örgü ile uğraşmakta, çocuk ise yerde oyuncakları ile oynamaktadır. Çocuk elindeki kamyonu halının üzerinde sürerek...” gibi ifadeler mekân ve hareket betimlemesi olarak kullanılır.


Yazar, olay örgüsünü kahramanlarının konuşmalarıyla yani diyaloglarla okuyucuya aktarır. Karşılıklı konuşma veya iç konuşma biçiminde yazılan eser, yazar-okur, yazar-yönetmen-oyuncular-seyirciler arasında bir iletişimin kurulmasına yardımcı olur.


Bir tiyatro eserinde şahıs isimleri, yer ve zaman sözleri ve kişilerin duygu ve hareketlerini belirten sözler doğrudan metne dâhil edilemez. Bu ifadeler okuyucunun sahneyi zihninde canlandırmasını sağlarken eserin sahneye konması aşamasında yönetmen ve oyunculara yol gösterir.


Tiyatro eserinde ele alınan konu, diyalog ya da monolog şeklinde yazıya dökülür. Yazar; serim, düğüm ve çözüm bölümlerine yani olayların gelişmesine göre oyunu sahnelere ayırır. Giriş bölümünde daha çok, karakterler tanıtılır. Gelişme bölümünde karakterlerin çıkan engellere takılması, belli olaylardan etkilenmesi, çelişkiler yaşaması, sorunlara çözüm bulması vb. anlatılır. Sonuç bölümünde olaylar çözüme kavuşur.

TİYATRONUN YAPI UNSURLARI

Tiyatronun yapı unsurlarını “olay örgüsü (dramatik örgü), kişiler, yer, zaman ve çatışmalar” meydana getirir.


Olay örgüsü (Dramatik orgu):
Belli bir konu etrafında bir ya da birden fazla olayın neden-sonuç ilişkisine bağlı olarak oluşturduğu bütüne olay örgüsü (dramatik örgü) denir. Olay örgüsü tiyatroda kişiler tarafından canlandırılır. Seyirciye verilmek istenen ileti, olay örgüsü aracılığıyla aktarılır.

Kişi/kahraman:
Tiyatroda olayları yaşayan, olayların ortaya çıkmasını sağlayan, olaylara yön veren unsura kişi/kahraman adı verilir. Her olayın kişisi vardır. Tiyatroda kişiler gerçektir ve seyirci önünde olayları yaşar ve yaşatır. Bu açıdan tiyatroda rolünü oynayan sanatçıya genel olarak oyuncu, erkek oyunculara aktör, kadın oyunculara aktris denir.

Zaman:
Tiyatroda olayların başlaması ve bitmesi arasında geçen süreye zaman denir. Bu zaman işlenen konuya göre kronolojik veya karışık olabilir. Yani olay bazen zamanda geriye dönüşlerle veya geleceğe gidişlerle aktarılabilir.

Mekân:
Tiyatroda yaşanan olayların gerçekleştiği yere mekân denir. Eserde mekân veya mekânlar genel hatlarıyla verilir. Bu mekân, sahnede dekor ile canlandırılır.

Çatışma:
Tiyatroda konu, kahramanın kendisi ya da çevresiyle çatışmasından doğar ve gelişir. Çatışma, kişilerin diğer kişilerle, çevreleriyle ya da kendileriyle olan ilişkilerinde ortaya çıkar ve olay örgüsünün gelişmesine katkı sağlar. Bu iyi-kötü, zengin-fakir, cahil-okumuş çatışması olabileceği gibi, kahramanın kendi iç dünyasında bir çatışma da olabilir. Çatışma sayesinde kahramanın iç dünyası, düşünceleri, yaşama bakışı vb. anlaşılır. Örneğin bir devlet görevlisinin evrakta sahtecilik yapıp yapmama konusunda içine düştüğü durum veya bir ailedeki kuşaklar arasındaki fikir ayrılığı birer çatışmadır.

 

Tiyatro türünü iki grupta ele alabiliriz:

1- GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU:

Çağlar boyunca sürüp geldiği ve doğrudan doğruya Türk kültürünün ürünü olduğu için geleneksel Türk tiyatrosu adı verilen tiyatro türleri Karagöz, orta oyunu, meddahlık ve köy seyirlik oyunlarıdır.

2. MODERN TÜRK TİYATROSU:

Türk edebiyatında ilk tiyatro eseri örneği Tanzimat Döneminde Batı etkisiyle verilmiştir. İlk tiyatro eseri, Şinasi'nin "Şair Evlenmesi" adlı oyunudur.

Modern tiyatro eserleri konularına göre üçe ayrılır:

TRAJEDİ

İlk tiyatro türünün adıdır. Klasik dönem trajedisinin özellikleri şunlardır:

-Manzum olarak yazılır. 

-Konularını mitoloji ve tarihten alır. 

-Oyun kahramanları soylu kişilerden seçilir. 

-Trajediler erdem ve ahlâk temeli üzerine kurulur. 

-Vurma, yaralama, öldürme olayları sahnede gösterilmez; konuşmalarla duyurulur. 

-Sade, açık, anlaşılır bir dil kullanılır. Halk diline yer verilmez. 

-Üç birlik kuralı (Konunun bir günle, bir mekânla ve tek bir olayla sınırlandırılması ) uygulanır.

KOMEDİ

İnsanların ve olayların gülünç yanlarını göstermek için yazılan tiyatro türüdür. Klasik komedyanın özellikleri şunlardır:

-Kişilerde ya da toplumda görülen aksaklıklar, gülünç taraflar sergilenerek seyirciyi hem güldürmeyi hem de düşündürmeyi amaçlar. 

-Kişiler toplumun her kesiminden olabilir. 

-Her türlü olay sahnede canlandırılır. 

-Konuşma dili kullanılır. 

-Nazım ve nesir olabilir. 

-Üç birlik kuralına uyulur.

-Yalnız güldürme amacı güden komedilere vodvil (entrika komedisi), abartılı hareketlerle sivri esprilerle güldürmeyi amaçlayan komedilere fars (kaba güldürü), gerçekte güldürücü olmayan bir olayı gülünçleştirerek işleyen komedilere parodi, yergiye dayanan komedilere satir, bir kişinin karakterini ortaya koymak için yazılan komedilere karakter komedisi denir.

DRAM

Dramlarda, trajedilerde işlenen acıklı olaylarla komedi oyunlarında işlenen güldürü unsurları bir arada işlenir.

Bu türün özellikleri şunlardır:

-Hem acıklı hem de güldürücü olaylar, hayatta olduğu gibi bir arada bulunur. 

-Olaylar tarihten ve günlük olaylardan alınır. 

-Kişiler toplumun her kesiminden olabilir. 

-Üç birlik kuralına uyulmaz. 

-Nazım ya da nesir şeklinde olabilir. 

-Kahramanlar ait oldukları çevrenin diliyle konuşurlar. 

-Perde sayısı sınırlı değildir.

Başlıca dram çeşitleri şunlardır:

Melodram: Heyecan verici, acıklı ve duygusal olaylara dayanan müzikli drama melodram denir.

Feeri: Masalımsı oyunlara feeri denir.

 

GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU

Çağlar boyunca sürüp geldiği ve doğrudan doğruya Türk kültürünün ürünü olduğu için geleneksel Türk tiyatrosu adı verilen tiyatro türleri şunlardır:

 

KARAGÖZ

Bir beyaz perdenin arkasına konulan bir ışıkla ve bu ışığın önünden geçirilerek perdeye yansıtılan şekillerle oynanan bir perde oyunudur.

Oyunun kahramanlarından Karagöz, saf ve temiz ruhlu, olayların gülünç taraflarını büyük ustalıkla yakalayan, zeki, okumamış fakat irfan sahibi Türk halkını temsil etmektedir.

Hacivat ise medrese tahsili görmüş, sofu, görgülü, yabancı kelimelere sıkça yer veren bir tiptir.

Karagöz oyunu, seyircileri güldürmeyi fakat güldürürken düşündürmeyi amaçlar.

 

Dört bölümden oluşur:

1-Giriş (Mukaddime): Hacivat'ın müzik eşliğinde perdeye geldiği kısımdır. Bu bölüm, Hacivat ile Karagöz'ün kavga etmesine kadar sürer.

2-Muhavere (Söyleşme): Oyunun ana tipleri olan Karagöz ve Hacivat arasında geçer. Bu bölüm yanlış anlaşılmalarla gelişir. Olmayacak bir olay gerçekmiş gibi anlatılır, sonra bunun bir rüya olduğu anlaşılır.

3-Fasıl: Asıl oyunun bulunduğu bölümdür. Bu bölüme Zenne, Tuzsuz Delibekir, Efe, gibi tipler de katılırlar.

4-Bitiş: Oyundan çıkartılacak dersin söylenip, kusurlar için özür dilendiği bölümdür.

 

ORTA OYUNU

Dört bir yanı seyircilerle çevrilmiş bir meydanda, herhangi bir yazılı metne bağlı kalmadan oynanan oyundur. XIX yüzyılda Karagöz ve meddah oyunlarının gelişmesiyle ortaya çıkmıştır.

Oyunun kahramanlarından Pişekar, Karagöz oyunundaki Hacivat'ın; Kavuklu da Karagöz'ün karşılığıdır.

Ortaoyunu dört bölümden oluşur:

1-Giriş: Pişekârın müzik eşliğinde oyunu takdim ettiği bölümdür.

2-Tekerleme: Pişekârla Kavuklu arasında geçen ve Kavuklu'nun gerçekleşmesi mümkün olmayan hayalî bir olayı ( genellikle rüyayı) olmuş gibi anlattığı kısa konuşmadır.

3-Fasıl: Asıl oyunun ortaya konulduğu bölümdür. Bu bölümde Pişekâr ve Kavuklu'nun yanısıra zenne, Kayserili, Külhanbeyi, Cüce ve Kambur, Laz, Arnavut, Çelebi, Rumelili gibi oyunun diğer kahramanları da yer alır.

4-Bitiş: Pişekâr ile Kavuklu, kendi aralarında kısa bir konuşma yaptıktan sonra "Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola" diyerek bir sonraki oyunun adını ve yerini belirtirler ve oyun sona erer.

Karagöz oyunundan tek farkı, Karagöz oyununun perdeye yansıtılan gölgeler tarafından, orta oyununun ise canlı kişiler tarafından sergilenmesidir.

Gerek Karagöz oyunu, gerekse ortaoyununda konu ve olayın ana hatları bellidir. Fakat yazılı bir metin olmadığı için oyuncular kendi yetenekleri doğrultusunda doğaçlama olarak oyunu sergilerler.

 

MEDDAH

Bir tek kişinin bir olayı veya hikâyeyi seyirci önünde hareket ve taklitlerle canlandırması sanatına meddahlık denir. Bu sanatı sergileyene de meddah denir.

Meddahlık hareketten çok ses taklidi, jest ve mimiklere dayanan bir sanattır. Meddah her türlü insan sesini, ağlama, gülme gibi her türlü duyguyu, hareketi, doğayla ilgili türlü durumları başarıyla taklit eder.

Aksesuar olarak kullandığı mendil ve sopasıyla bir iskemleye oturarak söze, nükteye ve taklide dayanan hünerini sergiler.

 

KÖY SEYİRLİK OYUNLARI

Yılın belli günlerinde, düğünlerde, bayramlarda, kutlama törenlerinde oynanan köy oyunları davardır

Bu oyunlarda da ana öge taklittir ve yazılı bir metin bulunmaz. Oyuncular da halktan insanlardır. Oyun belli bir olay seçilerek hiç hazırlık yapılmadan sergilenir. Amaç birlikte eğlenerek hoş vakit geçirmektir.

Köy oyunlarının Karagöz ve orta oyunundan farklı yönü, oynadıkları yörelerin özelliklerini taşımalarıdır. Yöre insanının yaşayış biçimi, gelenekleri, mizah anlayışı oyunlara büyük ölçüde yansır.

 

Modern Tiyatro İle Geleneksel Türk Tiyatrosu Arasındaki Farklılıklar:

1. Modern tiyatro, bir metne dayanılarak hazırlanır. Geleneksel Türk tiyatrosunda ise metin yoktur, tespit edilmiş bir olay vardır ve bu olay metinsiz ve hazırlıksız olarak sahnede canlandırılır.

2. Modern tiyatroda, sergilenmeden önce defalarca prova yapılır. Geleneksel Türk tiyatrosunda ise prova yapmadan sahnelenme söz konusudur.