KAYGUSUZ ABDAL HAYATI ve ŞİİRLERİ
(1397? - ?) HAYATI
Kaygusuz Abdal'ın hayatı üzerinde, gerçeğe dayanan bilgi pek azdır. Bir eserinde, hic. 800 (1937/98) yılında doğduğu yazılıdır...
İshak Beye söyleseö
Hâlumi arz eylesem
beyti, şairin, Karamanoğulları’ndan İbrahim oğlu İshak Bey (hük. 1464-1467) zamanında, yani XV. yüzyılda yaşadığını gösterir.
Kuvvetli bir eğitim gördüğü, şiirlerinden anlaşılmaktadır.
Menkıbeye göre, Alâiye (Alanya) Beyi'nin oğludur. Asıl adı Gaybî'dir. Delikanlılığında bir gün ava çıkar, okla bir geyik vurur; koltuk altından yaralanan geyik kaçar, Gaybî peşine düşer. Geyik, Elmalı kasabasında Abdal Musa'nın tekkesine girer; Gaybî de tekkeye varıp dervişlerden geyiği ister. Dervişler; öyle bir geyik görmediklerini söylerler. Gaybî, şeyh Abdal Musa'ya başvurur, işi anlatır. Abdal Musa, koltuğunun altına saplanmış bir oku çıkarır, "-Oğul! Attığın ok bu mudur?" diye sorar. Gaybî, okunu tanır, Abdal Musa'nın ayaklarına kapanır, onun tekkesine kul olur. Kaygusuz "mahlas"ını (takmadını) alır. Alanya beyi, geri dönmeyen oğlunu aratır, onun Abdal Musa tekkesinde olduğunu öğrenince, Teke Beyi'ne başvurur; teke Beyi, Abdal Musa ile savaşa girişir, fakat onun manevî gücü karşısında yenilir.
Kaygusuz, Abdal Musa tekkesinde kırk yıl kulluk ettikten sonra, şeyhi tarafından Mısır'a gönderilir, orada bir tekke kurar, hükümdar Ebû Nasr Kayıtbay (hük. 1468-1495) zamanında Mısır'da ölür, tekkedeki bir mağaraya gömülür.
Menkıbede, onun Rumeli'ye gittiğini bildiren herhangi bir işaret yoksa da, şiirinde Edirne, Filibe, Sofya, Yanbolu'dan söz ettiğine, oraların hamam, çarşı ve mahallelerini anlattığına göre, gezici derviş geleneğine uyarak Rumeli'yi de dolaştığı anlaşılmaktadır.
Bektaşilik'in uluları arasına giren, Bektaşi meydanındaki on iki posttan bir tanesi onun adına ayrılan Kaygusuz Abdal, Bektaşi'ler arasında Kaygusuz Sultan diye de anılmaktadır. Kimi şiirlerinde Sarayî mahlasını da kullanılmıştır.
SANATI
Kaygusuz Abdal, halk tasavvuf edebiyatının en önemli şairlerinden biridir. Şiirlerinde Yunus Emre izleri görülmekle birlikte, kendine özgü bir söyleyişi vardır. Çoğu şiirlerinde mizahla yergi karışımı bir hava vardır; folklorumuzda (sözgelimi, masalların başlangıcında) çok sık rastlanan tekerlemelerden de yararlanmıştır. Böylece, kaba sofuluğu, insanlık kusurlarını üstü örtülü söyleyişlerle alaya almış; "şathiyye" denen türün gelişmesinde kuvvetli etkisi görülmüş, Alevî-Bektaşî halk tasavvuf şiirinin kuruluşuna önayak olmuştur.
Tasavvuf konuları üzerinde nesirle de yazılmış birkaç eseri vardır; bunlarda açık ve yalın bir dil kullanmakla birlikte, süslü nesirde görülen seci vb. gibi birtakım söz sanatlarına da yer vermiştir.
ESERLERİ
Aruz ölçeğiyle yazdığı şiirleri, Kaygusuz Sultan Divanı adı altında toplanmıştır. Hece ölçeğiyle yazdığı "nefes"leri daha toplanmamıştır. Öbür eserleri şunladır:
Abdal Musa, Bektaşi şeyhidir. Bektaşi geleneğine göre, Hacı Bektaş'ın amcası oğlu Hasan Ata'nın oğludur. Âşık Paşa-zade Tarihi'nde anladığına göre, Sultan Orhan zamanında yeniçerilerin arasında savaşlara katılmış, bir yeniçeri erinden aldığı "börk"ü (keçe külahı) başına giymiş, savaş sonunda kendi memleketine o börkle dönmüş, "-Bu nedir? Diye soranlara. "-Buna Elifi derler" demiş. Gerek bu olay, gerek daha sonra Teke Beyi ile savaştığı menkıbesi, Abdal Musa'nın bir "alp-eren" olduğunu gösterir.
Yaş-nâme: Hece ölçeğiyle ve dörtlüklerle yazılmıştır.
Dolab-nâme: Aruz ölçeğiyle ve mesnevi biçimiyle yazılmıştır.
Gevher-nâme: Aruz ölçeğiyle ve mesnevi biçimiyle yazılmış olan bu şiir son yıllarda bulunmuştur.
Nesirle yazdığı eserleri, Risâle-i Kaygusuz, Kitâb-ı Mağlata, Kitâb-i Dil-küşâ (ya da Budala-nâme) v.b. dir.
(Cevdet KUDRET, Örneklerle Türk Edebiyatı Tarihi, Kültür Bak. Yay., Ankara 1995.)
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
Dolaşdı boynuma Pendü vah
Zülflün gubâr-feşan Elhamdüli'llah
Cemalün şem'inün tecellisinden
Nûr oldu her mekân Elhamdüli'llah
Senün 'ışkun benim gönlüm içinde
'lyân oldı 'ıyân Elhamdüli'llah
Bu genc-i sa'âdetün varlıgundan
Pür oldı her viran Elhamdüli'llah
Suretin nakşına hayran olubdur
Zemîn ü âsüman Elhamdüli'llah
İki cihanda bu Kaygusuz Abdal
Seni bilür heman Elhamdüli'llah
Allah Tanrı Yaradan
Allah Tanrı Yaradan
Gel içegör cur'adan
Yar ile yar olagör
Çıksın ağyar aradan
Bekle gönül bostanın
Susığırı girmesin
Key sakın uçurursun
Kandili minareden
Fil yükün karıncaya
Yükletme çekebilmez
La'l ü gevher kıymetin
Umma seng-i hareden
Hacca vardım der isen
Kanda vardın hacca sen
Kılavuzsuz kuş uçmaz
Bunca dağ ü dereden
Hacca varan kişinin
Gönül yapmak işidir
Gönül Hakk'ın beytidir
Sakın sen emmareden
Sen özünü bil nesin
Hak sende sen kandesin
Hakk'ı bilmek dilersen
Geç ağ ile hareden
Dünya ahret demegil
Biliş ü yad demegil
Uzak savaşa düşme
Geç kuru sehhareden
Tıfıllayın dembedem
Dambu dumbu söyleme
Mansur'layın olursun
Bilmezsen müdareden
İnsan nur-ı kadimdir
Hasta değil hekimdir
Sen dahi insan isen
Anla bu esrareden
Aşık olan bu yolda
Can ile baş oynadır
Sen dahi aşık isen
Bakma gel kenareden
Sen insanı sorarsan
Hak'tan ayrı değildir
Sıfatı zat-ı mutlak
Hırkası çar pareden
Aklına akıl deme
Sözüne delil deme
Çünkü kurtaramazsın
Nefsini emmareden
Kaygusuz'un hüneri
Helva vü biryan yemek
Andan özge hüneri
Umma bu biçareden
İLGİLİ İÇERİK
KAYGUSUZ ABDAL - BU ADEM DEDİKLERİ
KAYGUSUZ ABDAL - BİR KAZ ALDIM BEN KARIDAN
EKSİK AVRADIN KÖTÜSÜ - KAYGUSUZ ABDAL