Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

FEYZİ HALICI KİMDİR?

Şair, yazar, antolog (D. 1924, Konya – Ö. 9 Ekim 2017, İstanbul). Fezaî mahlasını da kullandı. Yazar Mehdi Halıcı’nın ağabeyidir. Konya Ortaokulu (1938), Konya Lisesi (1942), İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü (1950) mezunu. Konya’da mesleğiyle ilgili olarak bir kimya laboratuarı açtıysa da kısa bir süre sonra kapattı. Yine Konya’da uzun yıllar ticaretle uğraştı. Her yıl düzenlenen Mevlâna’yı anma törenlerini, Konya Âşıklar Bayramı ve Türkiye Cirit Oyunları Şampiyonasının düzenlenmesine öncülük etti. 1954’ten itibaren Gül Bayramı ve Gül Yarışmasını, Güvercin Güzellik Yarışmasını ve Tarihî Konya Mutfağı - Konya Yemekleri Yarışmasını düzenledi. Konya’da kültür ve turizm etkinlikleriyle yakından ilgilenerek Konya Gazeteciler Cemiyeti ve Konya Turizm Derneğinin kurucuları arasında yer aldı (1957). 1968 yılında Konya’dan senatör seçildi. 1978’e kadar senatörlük ve bu arada Türkiye - Pakistan Dostluk Derneğinin başkanlığını yaptı. 1978’de Tanıtma ve Turizm Bakanlığı baş müşavirliğine atandı. Bir yıl Turizm Bankası Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. 1977’de Konya Kültür ve Turizm Vakfını kurdu. 1977-80 yılları arasında Türk Kooperatifçilik Kurumu genel başkanlığını, altı yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı Çağdaş Kültür Eserleri Yayın Danışma Kurulu üyeliğini, dört yıl aynı bakanlığın Millî Kültür dergisinin yayın kurulu üyeliğini yaptı. Pakistan’ın Konya Fahrî konsolosu oldu. Edebiyat ve folklor alanındaki çalışmalarını Ankara ve İstanbul’da sürdürdü. Türk Dil Kurumu, TÜTAV (Türk Tanıtma Vakfı), Atatürk Kültür Merkezi, Türk Tanıtma Vakfı üyesidir.

İlk ürünü, 1937 yılında Son Posta gazetesinin iş konusundaki anket sorusuna cevap olarak yazdığı şiirdir. Şiirleri Afacan, Mektepli, Çocuk Sesi ve Arkadaş adlı çocuk dergilerinde çıktı. Diğer şiirlerini 1938 yılından itibaren Çınaraltı, Yedigün (1942-44), Şadırvan, İstanbul, Aydabir, Hisar, Varlık, Türk Kültürü, Millî Kültür, Türk Dili, 1957’den itibaren Konya’da çıkardığı Çağrı dergilerinde yayımladı. Gençlik yıllarından başlayarak halk şiiri geleneğine bağlı şiirler yazdı. 1980’de Struga Şiir Akşamları’nda Türkiye’yi temsil etti. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli bilimsel kongrelere katılıp bildiri sundu.

Feyzi Halıcı halk şiirinin lezzetini tatmış ve tekniğini kavramıştır. Âşık tarzında yazdığı zaman kusursuzdur. Bunun sağlam bir edebi kültüre dayandığına şüphe edemezsiniz. Hece veznini kullandığı kadar aruza da hâkimdir. Şair, iki imzasının arasına şöyle bir fark koyuyor: Feyzi Halıcı imzasını koyduğu manzumelerinde halk edebiyatının yarım kafiyelerini, halk lehçesini kullanmıyor, İstanbul şivesine sadık kalıyor. Aruz vezniyle yazdığı manzumelere de bu imzayı atıyor. Onun hassasiyetini, lirizmini bir tarafa bırakın, bugünkü tanınmış gençlerin içinde kaç tanesi aruzu bu kadar ustaca kullanabilir?” (Orhan Seyfi Orhon)

ESERLERİ:

ŞİİR: Bir Aşkın Şiirleri (1947), Masmavi (1952), İstanbul Caddesi (1956), Günaydın (1957), Dinle Neyden (1958), Gecenin Bir Yerinde İki Ceylan (mensur şiir, 1966), Selçukya’da Aşk (1967), Mesnevi’den Bin Bir Beyit (1982), Yaşama Sevinci (1983), Feyzi Halıcı’nın İtalyanca Şiirleri (çev., Anna Masala, 1987), Mevlâna Mesnevi 1. Cilt (1992), Yaylaya Bir Gelin Geldi (Aşık Fezai mahlası ile, 1998), Dörtlemeler 1 (1993), Dörtlemeler II (1995), Seçme Şiirler (2000), Dörtlemeler (bütün dörtlemeler, 1997).

ARAŞTIRMA-DERLEME: Çağrı’da Yeniler (2 C., 1962-1963), Saz Şairlerinin Diliyle Atatürk (1981), Konya, Tarihî, Kültürü Bilimsel Toplantısı (1984), Âşık Şem‘î: Hayatı Eserleri (1982), Türk Halk Edebiyatı ve Folklorunda Yeni Görüşler I-II (1985), Mevlâna (Türkçe-İngilizce, 1981), Mevlâna Celalettin Hayatı, Düşünceleri ve Eserleri (1986), Yabancı Yemek Uzmanlarınca Türk Mutfağı (1988), Halk Şairlerinin Diliyle Yemek Destanları (1990), Ali Eşref Dede’nin Yemek Risalesi (1993), Nasreddin Hoca Fıkralarının Şerhi (Mevlevî Şairi Burhan 1994), Hünkar Hacı Bektaş Veli’den Özdeyişler (1995), Bir Şiirin Hikâyesi (1996), Bir Şiirin Hikâyesi II (1999), Şiirleşen Bir Ömrün Hikâyesi: Gültekin Samanoğlu (2003).

GEZİ: Struga Şiir Akşamları (1982).

GÜLDESTE: Bizim Şairler (1952), İstanbul ve Fetih Şiirleri Antolojisi (1953), Mevlâna Güldestesi (16 Kitap, 1961-1977), Türk Sanat Musikisi Beste ve Saz Eserleri (1977), Mevlâna-Yunus Emre-Nasrettin Hoca-Karamanoğlu Mehmet ve Türk Dili (1977), Mevlâna ve Yaşama Sevinci (1978), Mevlâna Sevgisi (1981), Konya (1984), Birinci Milletlerarası Yemek Kongresi (1986), Rubailer: Mevlâna Celalettin (1986), İkinci Milletlerarası Yemek Kongresi (1988), Parlamenter Şairler (1990), Üçüncü Milletlerarası Yemek Kongresi (1990), Aşıklar Geleneği ve Günümüz Halk Şairleri (1992), Dördüncü Milletlerarası Yemek Kongresi (1992), Beşinci Milletlerarası Yemek Kongresi (1994), Şiirden Besteye (G. Samanoğlu ve İ. Parlatır ile, 1994), TBMM 75. Yıl Ulusal Egemenlik Destanı Yarışması (1995), Yunus’un Yolunda Güldeste (Yunus Emre Kültür Sanat ve Turizm Vakfı ile, 1995), Türk Halk Edebiyatı Bilgi Şöleni (TBMM Kültür Sanat Yayın Kurulu ile, 1995), Pera Palas ve Hasan Süzer (1995), Pera Palas Gönül Sohbetleri Güldestesi (A. Özdemir ile, 1996), Ankara Gönül Sohbetleri Güldestesi (A. Satoğlu ve H. Yurdabak ile, 1996), Pera Palas Gönül Sohbetleri II (A. Özdemir ile, 1998), Ankara Gönül Sohbetleri II (A. Satoğlu ve H. Yurdabak ile, 1998), Üstad Neyzen Hayri Tümer’in Ney Üfleme Metodu (Kültür Bakanlığı ile, 1998), Gönül Sohbetleri Güldestesi III (A. Satoğlu, H. Yurdabak ile, 1998), Folklor ve Halk Edebiyatı Kongresi (Konya Büyükşehir Belediyesi ile, 23-25 Ekim 1998), Pera Palas Gönül Sohbetleri IV (A. Özdemir ile, 1999), Konya Şiirleri (1999), Gönül Sohbetleri IV (A. Satoğlu ve H. Yurdabak ile, 2000), Mevlâna Güldestesi (Bahar Gökfiliz ile, 2000), Mevlâna Bilgi Şöleni (2000), Şehir Şiirleri Güldestesi (B. Gökfiliz ile, 2000), Pera Palas Gönül Sohbetleri IV (A. Özdemir ve C. Aslangül ile, 2000), Ana Şiirleri Güldestesi (2000), Folklor ve Halk Edebiyatı Kongresi (Büyükşehir Belediyesi ile, 27-28 Ekim 2000), Folklor ve Halk Edebiyatı Kongresi (Büyükşehir Belediyesi ile, 26-27 Ekim 2001), Halk Şairleri Ana Şiirleri Güldestesi (2002).

ÇEVİRİ: Doğuda Tatlıcılık (F. Unger’den).

 

KAYNAKÇA: Orhan Seyfi Orhon / Sahici Yeni Nesil-Genç Şair Feyzi Halıcı (Çınaraltı dergisi, 6.11.1943), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) - Ünlü Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Muzaffer Uyguner / Halıcı’nın Şiirlerinde Biçim ve Uyak (Çağrı, Ekim 2000), Abdullah Satoğlu / Şiir Dünyamızda Feyzi Halıcı (Çağrı, sayı: 492, Kasım 2000), Ahmet Necdet / Tematik Türk Şiiri Antolojisi (2000), TBE Ansiklopedisi (2001), Mehmet Nuri Yardım / Yazar Olacak Çocuklar (2004), Mehmet Atilla Maraş / Şair Milletvekilleri 1 - 22. Dönem 1920-2005 (2005).

http://www.biyografya.com

 

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

FEYZİ HALICI ŞİİRLERİ



Şair Feyzi Halıcı'nın şiir dünyasına bir yaklaşım

Bir ara Milliyet Blog’ta Feyzi Halıcı’dan kısaca söz etmiş ve bir şiirine yer vermiştim. Bana gelen yorumlar arasında bir okuyucum şöyle diyordu.” Hocam Şair Feyzi Halıcı’yı detaylı olarak tanımak istiyorum “ diyordu. Hayret etmiştim doğrusu. Konyalı usta şair, halk bilimci, araştırmacı yazar ve şair olarak tanıdığımız Feyzi Halıcı’yı tanımayan var mı?


Şair Feyzi Halıcı yaklaşık 59 yıldır Çağrı aylık sanat ve Folklor dergisini çıkarıyor.(1957) Çağrı’nın isim babası ünlü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır ( 1914 - 15 Ekim 2008). Feyzi Halıcı ilerlemiş yaşına rağmen bütün maddi ve manevi imkânlarıyla Çağırı Dergisini çıkarıyor. Hem de aylık ve tertemiz bir baskı ile. Şu anda elimde ki Çağrı Dergisi: Yıl: 59, sayı: 665, Nisan 2015 olarak görünüyor.


Kitaplığımı süsleyen ve masamın üzerinde bulunan Feyzi Halıcı’nın yeni yayımladığı “ŞİİRLER DÖRTLEMELER” adını taşıyan kitabından söz etmek istiyorum. Zaman zaman sıkıldıkça bu devasa kitabı alıyor ve Feyzi Halıcı’nın şiir deryasına dalıyorum. Onun şiir dünyasına bir deryadır ( bir okyanustur ) diyebilirim. Şiirleri rahat okunuyor ve her okuyuşta değişik anlamlar veriyor insana. İşte bunlardan bir iki dörtlük sunmak istiyorum:


Şair Feyzi Halıcı’nın kendine özgü ayrı bir dünyası vardır. Şiirimizi tümü ile tanıyor ve bilinçli olarak kullandığı sözcükleri ustaca yerli yerine kullanmasını biliyor. Öyle rast gele yazmıyor. Kalıcı, nitelikli yazıyor. Çok eski şair ve yazarlarımızdan Orhon Seyfi Orhon 1943 yılında Feyzi Halıcı’ nın şiirleri için şunları yazıyor: ….


”Türk soyunun, uzun asırların tecrübesinden geçen olgunluğu onda hemen göze çarpıyor… Onu dünyanın en büyük imparatorluğunu kurduğu halde hiçbir şey yapmamış gibi duran ürkerlerine ne kadar benzetirsiniz? … Dost doğru gittiği yolda öğüneceğimiz büyük bir Türk şairi olduğunu görmek için onu şimdiden muhabbetle selamlayalım.” Pakistanlı şair Muhabbet İkbal’ın oğlu Cavit İkbal ise Feyzi Halıcı için şöyle diyor: Feyzi Halıcı’ nın Mevlana ile ilgili yazdığı şiirlerinde babamın duygularını yaşattığını hissettim.”
Şair Feyzi Halıcı şair ,şiir ve sanatçılar için şunları ifade ediyor:”Gerçek sanatçı, zamanın anında güzelin, faydalının,,doğrunun, sevginin sabırlının araştırıcısı ve yorumcusu olmalıdır. Sanatçı elde ettiği bulguları öz ve anlaşılır bir dille ve sevecenlik içinde yaşadığı toplumun insanlara sunabildiği ölçüde kişilik kazanır. Sanatçı toplumu toplum yapan duygu ve duyarlılığı bir kutsal belge halinde gelecek çağlara taşıyan bir iyi niyet elçisidir. Kök, köken ve gelenek, tarihi, coğrafyayı içeren bir kompozisyonda, sanatçının ilham ve güç alacağı bir ana kaynaktır. “ Halıcı şiir ve sanatçı için bunları söylerken ilhamı XIII. Yüzyılda yaşayan ve günümüze dek gelen sesiyle ve şiirleriyle gönüllerde tahta kuran Yunus Emre’den ilhamını alarak şunları sözlerine eklemeden edemiyor. “ İnancıyla ve şiirleriyle on üçüncü yüz yılın Anadolu&sunu maya maya yoğuran Yunus Emre’nin dört sözcükten ibaret önerisine kulak veriniz. “ Senden ayrıl, sana kaç !“ Yunus Emre bu öz düşüncesiyle “ Bencilliği Bırak! “ Gerçeğin ve güzelliğin arayışına çık. Daima iyimser ve hoş görülü ol!” Yaşama sevinci içinde şiirlerini yazıyor. Halıcı hiçbir yerde ayırım yapmadan şiirlerini ince bir gergef üzerinde oya işler gibi yazıyor. Kimi zaman Yunus Emre, kimi zaman Mevlana gibi şiir ırmağı içinde coşup çağlıyor. İnsanlar arasında dini, ırkı, fikri ve rengi ne olursa olsun cümle insanlığa saygı duyarak şunları yazıyor:


Halıcı, bunu bir evrensel görüş olarak görüyor ve bu kendine özgü duygularla tüm evreni kucaklıyor. Bu duyarlığında Yunus Emre, Hz. Mevlana ve Hacı Bektaş-ı Veli vardır. Hz Mevlana duygu ve düşüncelerini 25 beyite sığdırmış “ Harfi, sesi, sözü birbirine vurup ( çarparak) bu ulvi duygu ve düşüncelerle tüm evreni kucaklamış ve aydınlatmıştır.


Sayın Feyzi Halıcı şiiri için söylerken Atatürk’ü de bu konuda anmadan edemiyor. Ve şöyle ekliyor sözlerine: “Bir akşam yemeğinde Atatürk, “ Şair kime derler ?” diye bir soru soruyor. Şairler, edebiyatçılar, yazarlar şiirin, şairin çeşitli tanımını yapıyorlar. Ataürk verilen cevapları yeterli bulmuyor. Şiirle hiç ilgisi olmayan bir şahsa soruyu tekrar ediyor: ” Siz söyleyin, şair kime derler? “ şiir yazan insana şair derler “ diye cevap veriyor o şahıs. Atatürk bu cevabı beğeniyor. Ama şöyle diyor: “ Aferin, en güzel cevabı sen verdin. Yalnız bir şey eksik söyledin. Şiir yazılmaz, söylenir. Bunu unutma” diye söyler.


Ord. Prof. Dr. Ana Masala Feyzi Halıcı’yı yakından tanıyan bir İtalyalı Türkolog’tur. Halıcı’nın şiiri için şunları söylüyor: “Feyzi Halıcı’ nın beğenilen, sevilen bir yanı var.Kendisinde modern Türk kültürünün iki yönü bulunmaktadır. Birimsel yanı, diğeri de şiirle dolu yanı. Çünkü bu romantik, duygulu insan, aynı zamanda mühendistir. Hem de maddenin analizini ve sentezini yapabilen bir kimya yüksek mühendisidir. Ben Türkiye’yi işte bu gözle görüyorum. Teknik bir taraftan, kültür bir taraftan. Bundan da güzel gerçeğe,güzele bir bütünleniş olabilir mi? Şair Feyzi Halıcı’nın şiirlilerini seçip tercüme etmek çok zordur. Daha doğrusu şiiri bir başka dile çevirmek imkânsızdır. İyi bir çevirmen eğer başarılı olmak istiyorsa şiirin ruhunu, sesini, manevi atmosferini, gönlünün güzelliğini bir başka dilde yeniden yaratmak gerekir. Demek oluyor ki başarılı bir çevirmen bir an için kendisini şairin yârine koyabilir. Kendisini şair hissedebilir. Yani eski bir atasözümüz gibi:” Bir tatar ata binip kendisinin bir bey olduğunu zanneder”. ( Bu fakirde bir Tatar oldu, ata bindi.) Kültür, sanat ve şiir dünyasında kardeşim Feyzi Halıcı’ya bütün gönlümle selamlıyor, sonsuz başarılar diliyorum.


İtalyalı Orta Doğu Kürsüsünde Turkoloğ olan Yunus Emre ve Mevlana hayranı Ord. Prof. Dr. Anna Masala şair Feyzi Halıcı için yazdığı bir başka yazısında ise şunları yazıyor:” Feyzi Halıcı halk şairlerinin hayal zenginliğini, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin tasavvuf ruhunu, Celaleddin-i Rumi Mevlana’nın derin hayat dersini, Hacı Bayram-ı Veli’nin felsefesini ve Divan Edebiyatı kültürünü miras almıştır. Ancak dünya edebiyatını, evrensel mutluk ve acılarını, dini ve ırkı ne olursa olsun insanların günlük hayatlarını da bilmektedir. Bundan dolayı Feyzi Halıcı Evrensel bir şairdir. “ Dörtlemeleri” nde mizah, uzak yerler, ve sevilen insanlar için duyduğu hasret hiç bir zaman eksik değildir. Onda tabiat sevgisi de çok kuvvetlidir. Su, yağmur bulutları, bir karanfil, bir fidan, Anadolu’da kar, ve mavi gökyüzü yaklaşmakta olan ilkbahar Feyzi Halıcı’nın mısralarıyla herkesin gözleri önünde gelebilir” diyor. İşte bu duygularla Halıcı Yunus Emre ve Mevlana’dan Selçukya topraklarında aldığı ilhamla “DUA” adlı şiirinde şöyle sesleniyor bizlere:

Yükselir semâya doğru ellerim
Mavi gecelerin seher vaktinde
Hakk’a kanat açar hep emellerim
Mavi gecelerin seher vaktinde
***
Kaybolur kederim, kaybolur ahım,
Gözünden yaş olur akar günahım
Bana daha yakın olur Allah’ım,
Mavi gecelerin seher vaktinde
****
Bir ince duyarlık, içten mutluluk
Gönüller niyazda, ne ses ,ne soluk
Başlar Hak katına kutsal yolculuk
Mavci gecelerin seher vaktinde. ( S.33)

Şair Hüseyin Çolak Yurdabak ( 1931- 9 Ocak 2008 ) Feyzi Halıcı ile yaptığı bir söyleşide genel olarak şiirimiz ve dörtlemeleri için şunları vurguluyor: Gerçeği söylemek gerekirse İki yıldır söylediğim bu şiirler yaşanmış olayların şiirleridir. Daha doğrusu bu olaylar şiirle mihenge vurulacak varoluşlardır, duygulanışlardır. Türk şiirinin kökeninde mani vardır. Bugünde âşıklarımız bayramlarda güzelleme olarak, deyiş ve atışmalarında sazlarıyla karşılıklı mani söylerler. Ben de Dörtlemelerimle şiir dünyamızın başlangıcına döndüm. Büyük bir aşkla, şevkle ve arzuyla “ kökü mazide olan atiyiz “ gerçeğini yeniden yaşatmak istedim. ( S: 39 )


Şair Feyzi Halıcı, Erzurumlu bir ailenin çocuğudur. Konya’da Hz.Mevlana Türbesinin yanındaki Celal sokağında 1924 yılında doğdu. Çocukluğu ney ve kudum sesleri içinde geçti. İlkokulda iken Konya’da babasının halı mağazası vardı. Babasının yanına gelen halk ozanlarıyla küçük yaşta tanıştı ve doğmaca şiirler okudu. Küçük yaşlarda şiire başladı.1938 yılında Konya Ortaokulunu bitirdi. 1942 de Konya Lisesinden mezun oldu. 9 - 10 yaşlarında iken Son Posta gazetesinin açtığı şiir yarışmasında “İçki Zararlı mıdır” anketine şiirle cevap verdi. Gazetenin ilk sayfasında şiirleri yayımlandı. Konya’da küçük şair olarak dikkatleri çekti. Şiirleri Afacan, Mektepli, Çocuk Sesi ve Arkadaş adlı çocuk dergilerinde çıktı. 1950 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden Kimya Yüksek Mühendisini bitirdi. İstanbul da hep sanat ve kültür ortamında yaşadı. Sevdiği ve örnek aldığı şairler: Orhan Seyfi ORHON, Yusuf Ziya ORTAÇ, Faruk Nafiz ÇAMLIBEL, ve Mehmet Akif ERSOY, Necip Fazıl KISAKÜREK, Ahmet Kutsi TECER, Arif Nihat ASYA, Zeki Ömer DEFNE, Mustafa Seyit SÜTÜVEN, Yahya Kemal BEYATLI ve Ahmet HAŞİM’dir.


Konya’da sanat ve kültürle ilgilenmeye başladı. 1951’de Konya Gazeteciler Cemiyeti kurucuları arasında yer aldı. 1957 ‘de Türk Dil Kurumu üyesi oldu.1959 da Konya Turizm Derneğini kurdu. Uzun yıllar başkanlığını yaptı ve Konya’da Mevlana törenlerini ve sempozyumları ulusal düzeyde gerçekleştirdi. Konya’da Geleneksel Halk şairleri şöleni ve bayramını yönetti. 1954 yılında Gül Bayramı, Gül Şöleni, Gül yarışmaları, Güvercin Güzellik Yarışmaları ve Tarihi Konya Mutfağı, Konya Yemekleri konusunda yarışmalar düzenledi.1968 yılında Konya senatörü seçildi. 1978 yılına kadar Türkiye - Pakistan Dostluk Derneği’nin başkanlığını yaptı. 1977’deT.C. Turizm Bankası Vakfı’nı kurdu. 1977-1980 yılları arasında Türk Kooperatifçilik Kurumu genel başkanlığını. Altı yıl Kültür ve Turizm Bakanlığının Çağdaş Kültür Eserleri yayın danışmanı kuru üyeliğini, dört yılda aynı bakanlığın Milli Kültür dergisinin yayın kurulunda bulundu. 1980 yılında Strugfa Şiir Akşamlarında Türkiye’yi temsil etti. Yurt içi ve yurt dışında halk bilimi ( folklor ) alanında birçok bilimsel sempozyumlarda bulunuldu. Bildiriler sundu ve bunlar kitaplarda yer aldı. Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yıldönümü münasebetiyle Devlet Bakanlığı’nın görevlendirilmesiyle yazdığı şiir, marş olarak Nevit Kodallı tarafından bestelendi. Ankara’da ve İstanbul’da yaşayan Halıcı çeyrek asırdan bu yana edebiyat ve sanat alanında Ankara’da ve İstanbul’da Pera Palas’ta Şiir Günlerini yönetti. Atatürk Yüksek Kurumu, Atatürk Kültü Merkezi Asil Üyesi, Türk Tanıtma Vakfı’nın Kurucusu üyesi, Pakistan’ın ve Konya Fahri Konsolosu oldu. Uzun yıllar Konya’da her yıl düzenlediği Konya Âşıklar Bayramında yüzlerce halk şairinin, Halk ozanının yetişmesine öncülük ve kol-kanat germiştir. 1957 ‘den bu yana Çağrı dergisi çıkardı. Hala yayımına devam ediyor. Şiir, folklor, araştırma, tarih ve halk bilimi konusunda 100 ‘den fazla esere imza attı.


Şiirleri 1938’den beri Yedigün, Çınaraltı, Şadırvan, Aydabir, Hisar, Varlık, Türk Dili, Türk Kültürü, Milli Kültür ve Çağrı’da yayımlandı. Birçok şiiri bestelendi ve seçkilerde yer aldı. Sanat, şiir ve halk bilimi dalında birçok ödüller aldı, şiirleri Üniversitelerde tez ve yüksek lisans konusu oldu. Sevgili Feyzi Halıcı yaklaşık 70 yıldır Türk edebiyatına ve Türk kültürüne hizmet ediyor ve hizmet vermeye devam ediyor. Şiirlerinin bir kısmı da Âşık FEZAİ imzası ile de yayımlanmıştır. Bu da ayrı bir inceleme ve araştırma konusudur. Dili, Türkçesi akıcı, sade, yalın ve yaşayan Türkçe’dir. Dağlarca’’nın söylediği “ Türkçe benim ses bayağımdır” ülküsüne sadık kalmıştır. Feyzi Halıcı deyince biraz durmak ve düşünmek Lazsımdır. Sevgi dolu, saygı dolu bir alperendir. Başta Yunus Emre, Hz. Mevlana, Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaş-ı Veli ve Hacı Ahmet Yesevi dergâhından esinlenmiş sanat ve kültür coğrafyamızda sevdalı, şiirime âşık ve büyük bir şiir ırmağıdır. Anadolu kültürüne sevdalı bir kahramandır. Tek kelimeyle adam gibi adamdır. Kendilerine sağlıklı günler ve uzun ömürler diliyorum. Feyzi Halıcı’yı anlatmak ve tanıtmak kolay değildir. O başlı başına b.ir şiir okyanusu ve koca bir destandır. “ Şiirler ve Dörtlemeler” kitabı 624 sayfadan ibarettir.


Sözün özü Feyzi Halıcı koca bir çınar ve o denli büyüklükte bir şiir deryasıdır. Çağrı Aylık Kültür, Sanat ve Folklor Dergisiyle yarım asırdan fazla Türk kültürüne hizmet veriyor, kutlanmaya ve tebrik etmeğe değer bir ülkü adamıdır. Erdemli bir Cumhuriyet adamı ve akademik bir kültür sanat öğretmenedir. Gönülden selamlıyor ve sözümü onun birkaç DÖRTLEMELERİYLE bağlamak istiyorum:

TÜRKÜ
Çoğa değil önce aza sahip ol!
Sözü mızraba vur, saza sahip ol!
Nağme- makam, taşıver türkülerden,
Sınırsız cilveye, naza sahip ol!

AÇAYIM
Bir kitapsın sayfa sayfa açayım,
Ölümsüz aşkına kanat açayım.
Bengi-su’larına düştüm güzelim,
İftarına senin ile açayım.


VARSAYIM
Varsın bir küpe tatlı su dolmasın,
Düşleriniz gerçek olsun, olmasın.
Düşünceniz varsayımlı çiçek,
Bir saksıda, tek sararıp solmasın.( s.371 )

Feyzi HALICI
Şiirler Dörtlemeler
Konyalı Aşık Fezai 2005 Özel Derleme kitabı.
-------------------------------
Abdülkadir GÜLER
21 Nisan 2015- SÖKE

http://blog.milliyet.com.tr

 


FEYZİ HALICI HAKKINDA YAZILAN ŞİİR

FEYZİ HALICI

Ulu Mevlâna’dan aldığı feyzle
Âleme nûr olur Feyzi Halıcı.
Yediden-yetmişe bakar bir gözle,
Herkesle bir olur Feyzi Halıcı.

Servet, şöhret, makam, mevki “hiç” bilir.
Peşlerinde koşturmayı “suç” bilir.
Hak yolunda her çileyi “taç” bilir,
Batıla sur olur Feyzi Halıcı.

Elli yıldır hep dillerde Çağrı’sı.
Vatan için bir gün dinmez ağrısı.
Gönül ehli, yok ayrısı gayrısı,
Cümleye yâr olur Feyzi Halıcı.

Yazdığı eserler çağı doldurur.
Muhabbeti ham insanı oldurur!
Aşığın elinden tutar, kaldırır,
Dizine fer olur Feyzi Halıcı.

Fikret’im yolların sarpa vurdukça,
Müşkülün hallolur O’na sordukça.
Bilirim, bu âlem böyle durdukça,
Elbette var olur Feyzi Halıcı...

Fikret GÖRGÜN

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

FEYZİ HALICI ŞİİRLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi