Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

YİTİRDİĞİMİZ FARUK NAFİZ-OKTAY AKBAL

Cağaloğlu yokuşundan aşağı iniyordu, ağır adımlarla, vitrinlere kaçamak bir göz atarak. Tek bir kişiyle selâmlaşmadı, tek bir kişi yolunu kesmedi, tek bir kişi onu tanımadı... Bir zamanların en ünlü, en sevilen şairiydi oysa. Şiirleri okul kitaplarındaydı, en azından çeyrek yüzyıl boyunca bütün ortaokul, lise öğrencilerinin ezberindeydi. Başlasam şimdi size «Han Duvarları» nı okuyabilirim baştan başa: «Yağız atlar kişnedi / Meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba / Yerinde durakladı» diye, ya da «Çoban Çeşme» sini «Derinden derine ırmaklar akar / Uzaktan uzağa çoban çeşmesi» diye, ya da «At» ı, «Bir gemle bağlanan yağız at şaha kalkıyor» u..

Unutulmuştu. Okul kitaplarında, birçok edebiyat öğretmenlerinin dilindeydi. yine dizeleri ezberletiliyordu belki, ama çağının gerisinde kalmıştı. Şiirleriyle, sanatçı kişiliğiyle.. Niye böyle oldu? Her sanatçının kesinlikle egemenliğini duyurduğu bir dönem vardır. Yükselir yükselir doruğa, en uç noktaya. Ya bir süre orda durur, ya da hızla inmeye başlar. Okur çabuk bıkar, değişiklik, yenilik ister. Zaman altüst eder beğenileri, yerleşmiş değerleri, kanıları. Bir sanatçı direnirse otuz - kırk yıl öncenin havasında, geçer gider otuz kırk yıl geriye...

Faruk Nafiz Çamlıbel yetmiş beş yaşında öldü. Bir vapur gezisine çıkmış, kalp krizi yakalamış onu yolun yarısında. Bir şairin üstüne kapanmış yaşam kitabının son yaprağı. Edebiyatımızdaki etkinliğini 1940'lardan beri yitirmişti zaten. Cumhuriyetin ilk sanatçı kuşağı, Tarancı’lar, Kanık’lar, Necatigil'ler. Külebi’ler vb yetişmişti, şiirde bir beğeni devrimi olmuştu. Hececilerin şiiri sığ bir limanda sıkışıp kalmış gemilere dönmüşlerdi. Çamlıbel’di en güçlüsü Hececilerin, hece veznini başarıyla kullanmıştı, o kalıba engin bir duyarlık katmıştı. Dizeleri belleklerdeydi. 1940 a kadar sürdürdü «güçlü şair» havasını.. Nâzım Hikmet, Necip Fazıl, Yahya Kemal'in varlığı bile onu büsbütün ikinci plana itemedi, ama 1940’taki «Yeni Şiir» akımıyla kopuverdi yaşayan edebiyat dünyasından...

1946 seçimlerinde İstanbul milletvekili seçildi. 1950'de, 1954’de, 1957'de bir daha bir daha.. Tam dört dönem İstanbul'u temsil etti Büyük Meclis'te. Kim hatırlar Faruk Nafiz’in, hem de yıllar yılı lise öğretmenliği yapmış, eğitimci, yazar, şair Faruk Nafiz'in Meclis kürsüsünden hiç değilse anladığı bildiği konularda çıkıp etkili birkaç söz söylediğini? Hattâ Komisyonlarda «bir şeyler» yaptığını? Hayır Faruk Nafiz tek partili dönemin sanatçı, yazar milletvekilleri gibiydi, aydan aya aylık alan, arada bir Meclis'te görünen bir kişi DP çıkmazlara girdiğinde, yanlış bataklıklara gömüldüğünde bile sezemedi, göremedi önceden bunu. En küçük bir uyarma bile yapmadı, böyle bir şeyi aklına bile getirmedi. Boğaz lokantalarında, kahvelerinde oturmak, yaprakları dökülen yollarda dolaşmak, o kadar. Yeni şiirler yazsaydı, oyunlar yazsaydı, hiç değilse çağdaş edebiyat üzerine eleştirmeler yazsaydı, anılarını yazsaydı, kısacası «edebiyatçı» olarak bir şeyler yapsaydı bari!... O da yok ortada. Bir gölgeydi Faruk Nafiz kendi şairlik anısını taşıyan. Tam dört dönem, onaltı yıl sürdü milletvekilliği, bir tek kez sesi duyulmadı, ne olumlu, ne olumsuz bir şeye kalkışmadan, sesini çıkarmadan hattâ yazı, şiir de yayınlamadan...

Faruk Nafiz’den güzel şiirler kaldı edebiyat dünyamıza. Sayıları çok değil, ama bir şair bin şiir bırakmaz ardında beş - on şiir yeter adını yaşatmaya. Çamlıbel sağlığında yaptı bu seçmeyi, «Han Duvarları» adlı kitabında en güzel şiirlerini bir araya getirdi. Zaman gerekli ayıklamayı yapar, bir avuç da olsa ağırlığı olan dizeler kalır yarına. Hiçbir değerli şair büsbütün yok olup gitmez yaşamdan. Faruk Nafiz'in de en kalıcı dizeleri bir araya getirilir, yeniden basılır, şiirseverlerin kitaplığında yerini alır.

«Evvelâ köylülerden doğmalıdır inkilâp» diyordu «Canavar» oyunun kahramanı Ahmet. Faruk Nafiz «Kuvvetle hak. Bu iki büyük düşman yakında çarpışacak» diye bağırıyordu. Atatürk devriminin en coşkulu yıllarıydı. Sonra herşey değişti. Çamlıbel bıraktı devrimci coşkusunu, hatta şairliğini. Boşa mı gitti bunca yıl, bunca zaman?... Kimbilir belki de gizliden gizliye, yayımlamadan yazdı yazdı, bir takım yeni şiirler, oyunlar, romanlar... Belki de anılarını bıraktı gelecek kuşaklara... Bilmiyoruz bunları...

«Tarihe karıştı eski sevdalar» demişti ünlü bir şiirinde. Faruk Nafiz de tarihe karıştı şimdi. Güzel dizelerini okurlarına bırakarak...

OKTAY AKBAL
Cumhuriyet Gazetesi, 14 Kasım 1973

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL ŞİİRLERİ

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL KİMDİR?

HAN DUVARLARI İNCELEMESİ

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL HAYATI VE ESERLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi