Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 TAHİRÜLMEVLEVİ KİMDİR?

(1877-1951) Edebiyat tarihçisi, yazar ve şair.

5 Ramazan 1294 (13 Eylül 1877) tarihin­de İstanbul Taşkasap'ta (Fındıkzade) doğ­du. Asıl adı Mehmed Tâhir'dir. Babası hademe-i hâssa başçavuşlarından Mustafa Saffet Bey olup baba tarafından büyük de­desi Hattat Mehmed Tâhir Efendi Mevlevî dervişiydi. Annesi Emine Emsal Hanımdır. Tâhirülmevlevî tahsilini Gülhane As­kerî Rüştiyesi ve Menşe-i Küttâb-ı Askerî ‘de tamamladı. Bâb-ı Seraskerî'de mülâ­zım olarak göreve başladı (1892). Bu ara­da Filibeli Râsim Efendi ve Mehmed Esad Dede'nin derslerine devam ederek mesnevîhanlık icazetnamesi aldı (1893). Esad Dede'nin aracılığıyla Mehmed Celâleddin Dede'ye intisap etti. Esad Dede ile yaptı­ğı hac yolculuğu sırasında Kahire, Mekke ve Medine'de ilim ve tasavvuf ehlinin soh­betlerine katıldı. Mekke Şeyhülmeşâyihi Ahmed er-Rifâî kendisine Kâdirî ve Rifaî tarikatlarından icazetname verdi. Hac dö­nüşünde Yenikapı Semâzenbaşısı Karaman­lı Hâlid Dede'den semâ çıkardı ve dönemin en iyi semâzenleri arasında yer aldı. Me­muriyetten istifa ederek 1001 günlük çi­leye girdi (1896-1898). Ardından Tâhir De­de Kütüphanesi'ni kurup (1899) kitap ya­yımına başladı. Haftalık bir dergi çıkarma başvurusu geri çevrilince yayımına ara ve­rilen Resimli Gazeteyi yeniden çıkarmak üzere Karabet’le anlaştı. Ancak gazetenin ilk sayısının hemen ardından bir ittihâd-ı Mevlevî komitesi oluşturmak amacıyla ga­zete çıkardığına dair jurnal yüzünden ya­yımına yasak getirildi; kitap yayım izni de durduruldu. Dükkânını kapatarak Nâzıme Sultan'ın Ortaköy'deki yalısına vekilharç sı­fatıyla girdi. Dört yıl boyunca matbuatla alâkasını kestiği halde dostlarının ısrarıyla Dîvançe-i Tâhir'i neşretti. Şubat 1904' te Orman ve Ziraat Nezareti’nde tekrar memuriyete başladı. Burada Mehmed Akif'le tanışıp dost oldu. Burhân-ı Terakkî ve Rehnümâ-yı Füyûzât mekteplerin de Farsça ve İslâm tarihi dersleri okuttu 1909'da Dârüşşafaka'ya edebiyat ve usûl-i tahrîr muallimi tayin edildi. Başarısızlıkla, sonuçlanan bir gazete (Rehber-i Vatan) çıkarma teşebbüsünden sonra Nekregü’nun başmuharrirliğine getirildi. Tâhir Saffet imzasıyla istibdadı ve hafiye teşkilâtını hicveden yazılar yazdı. Henüz İstanbul'daki şubesi açılmadan girdiği İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nden 31 Mart olaylarından kısa bir süre önce ayrıldı. Beyânülhak, Sirât-ı Müstakim ve Sebîlürreşâd'da İslam tarihine ve günlük meselelere dair yazıları yayımlandı. Şeyh Galib hakkında Şehabeddin Süleyman'la giriştiği bir kalem tartışmasıyla dikkat çekti (1912).

Mehmed Esad Dede'nin ölümü üzerine (1911) kendisine Kasımpaşa Mevlevîhânesi mesnevîhanlığı teklif edildiyse de hocasına duyduğu saygı sebebiyle meşguliyetini öne sürerek onun makamına geçmek istemedi. 1914'te kurulan Dârü'l-hilâfeti'l-aliyye medreselerinde müderrisliğe getirildi ve İslâm tarihiyle İslâm medeniyeti dersleri okuttu. Ali Ekrem'in (Bolayır) başkanlığında kurulan Tedkikât-ı Lisâniyye Heyeti'ne üye oldu (30 Mart 1918). Büyük Fatih yangınında Taşkasap'taki eviyle birlikte kütüphanesi ve telifleri yandı. Altı ay kadar Maliye Nezareti’nde çalışıp tekrar 0rman ve Ziraat Nezareti’nde görev aldı (28 Nisan 1920). Medrese dersleri Medresetü'l-kudât'taki kitâbet-i resmiyye muallimliğiyle devam etti (1919-1924). İskilipli Mehmed Âtıf Efendi'nin kurduğu Cem'iyyet-i Müderrisîn'e (1918) adı Teâlî-i İslâm'a çev­rilip ilmî bir cemiyet haline geldikten son­ra girdi. Meşihat tarafından cemiyet adı­na bastırılan ve halkı Kuvâ-yi Milliye aley­hine çevirmeyi hedefleyen beyannameye karşı çıkınca memuriyetine son verildiyse de bir ay sonra geri döndü (26 Eylül 1920). İstanbul'daki dairelerin ilgası üzerine 28 Şubat 1923'te bir miktar maaşla memuri­yetten uzaklaştırıldı. Isparta’ya çıkan ye­ni bir tayini kabul etmeyince verilen azil maaşı da kesildi.

29 Temmuz 1920'den itibaren Teâlî-i İs­lâm Cemiyeti'nin Şehzadebaşı'ndaki mer­kezini adres göstererek Mahfil'i çıkarma­ya başladı. İşlerin tamamen kendi üstü­ne kalmasıyla idarehaneyi önce evine, ar­dından Babıâli'ye taşıdı. Teklif edilen Fâ­tih Camii mesnevîhanlığını kabul etti (17 Eylül 1923). Medreselerin lağvedilmesin­den (Mayıs 1924) sonra İstanbul İmam-Hatip Mektebi edebiyat, hitabet ve irşad muallimliğine getirildi. Bu mektebin lise seviyesine çıkarılması teklifi medreselerin yeniden ihyası şeklinde anlaşılınca on beş kadar muallimle birlikte görevine son ve­rildi. Şapka İktisâsı Hakkında Kanun çıkın­ca sarık sarma hakkından faydalanmak amacıyla gayri resmî sürdürdüğü Fâtih Camii mesnevîhanlığını resmen üzerine aldı (Eylül 1925). 7 Aralık 1925'te şapka­ya ve inkılâplara karşı olma suçlamasıyla İstanbul’da tutuklanan yirmi beş kişi ara­sında Tâhirülmevlevî de vardı. İstiklâl Mahkemesi'nde yargılanmak için Ankara'ya gö­türüldü. 26 Ocak 1926'daki duruşmada, İskilipli Âtıf Efendi'nin Frenk Mukallidliği ve Şapka adlı kitabının dağıtımına yar­dım etmek ve Teâlî-i İslâm Cemiyeti'ne üye olmak suçundan yargılandı. 3 Şubattaki duruşmada Teâlî-i İslâm'a ilmî bir cemi­yet mahiyeti taşıdığı için girdiğini, cemiyet adına hazırlanan beyannamenin kabulü­nü engellemeyi başardığını, adı geçen ki­tabı da satışı yasaklanmadan önce sattı­ğını belirterek kendini savundu ve beraat edip İstanbul'a döndü. Dârüşşafaka'daki derslerine devam etti. Defterhâne'deki tapu dairesinde başladığı memuriyetini (1926) Maltepe Askerî Lisesi'nde edebiyat muallimliğiyle sürdürdü (1929). 1931'de nakledildiği Kuleli Askerî Lisesi'nde on yıl muallimlik yaptı. Soyadı kanunu çıkınca Ol­gun soyadını aldı.

Çalışmalarını edebiyat tarihi sahasında yoğunlaştıran Tâhirülmevlevî Yücel der­gisindeki yazıları ile (1935) bazı kitaplarını neşretti. 1934'te Maarif Vekâleti'ne bağ­lı Edebiyat Lügati Komisyonu'nda Ali Ek­rem'le sürdürdükleri lügat çalışmaları yü­rümeyince Edebiyat Istılahları adlı ese­rini hazırladı. Sadettin Nüzhet Ergun’la Kurun ve Bilgi Yurdunda Bakî ve Şeyh Galib'e dair şiddetli tartışmaları oldu. 1940'ta yayımlanmaya başlanan İslâm-Türk Ansiklopedisinin yazarları arasında yer aldı. Mehmet Ali Ayni'nin teklifiyle İstan­bul kütüphanelerindeki yazmaları tasnif için kurulan komisyonda çalışmaya başla­dı (1943). 12 Şubat 1944'te, yaşının ilerle­mesi gerekçe gösterilerek Dârüşşafaka'da 1909 yılından beri yaptığı hocalık gö­revinden emekliye sevk edildi. 29 Mayıs 1948'de Süleymaniye Camii'nde Mesnevi okutmaya başladı. Bu yıllarda Mesnevi etrafında bir tartışmaya girişti. Ömrünün son yılları yazma divanlar kataloğu hazır­lığı ve İslâm Yolu dergisinde yazdığı yazı­larla geçti. Mesnevi takriri notlarını Mes­nevi Dersleri adıyla formalar halinde bas­tırdı. 21 Haziran 19S1'de vefat etti. Cena­zesi vasiyeti üzerine Yenikapı Mevlevîhânesi'nde annesi Emine Emsal Hanım'ın ya­nına defnedildi. Çelebi kişiliğinin yanında hicivleri ve kalem mücadeleleriyle tanınan, hürriyetçi bir karaktere sahip bulunan Tâ­hirülmevlevî, Yenikapı Mevlevîhânesi gibi İstanbul'un bir sanat ve edebiyat muhi­tinden feyiz alıp ilim ve irfan havası için­de ömür sürmüş, talebelerinin sayısı bin­leri aşmış, birçok öğrencisi yüksek mevki­lere çıkmıştır.

Eserleri.

A) Edebiyat,

a) Şiir.

1. Mir'ât-ı Hazret-i Mevlânâ. Mevlevîhânedeki çi­lesi esnasında kaleme aldığı "Hilye-i Haz­ret-i Mevlânâ" ile Mevlânâ Celâleddîn-i Rû­mî için yazdığı diğer manzumelerinden meydana gelen eser Tâhir Dede Kütüp­hanesinin birinci kitabı olarak yayımlan­mıştır (İstanbul 1315).

2. Dîvânçe-i Tâ­hir (İstanbul 1318). Daha sonraki şiirleri­nin ilâvesi ve Dîvân-ı Tâhirü'l-Mevlevî adıyla 1932'de düzenlenen fakat basıla-mayan eserin ilk şeklidir. Divân-ı Tâhirü'l-Mevlevî'nin son yedi varağı Dîvân­çe-i Fârsî-i Tâhir’e ayrılmıştır. 218 varak­lık divanda şairin biyografisi, eserlerinin listesi ve "İfade" başlığı altında şiir görü­şü de yer almaktadır. 1945'ten sonra yazdığı şiirleri yine Dîvân-ı Tâhirü'l-Mâvlevî adıyla bir araya getirmiş, ancak bu eser de basılamamıştır.

3. Farsça Divançe ve Tercümesi. Tâhirülmevlevi’nin Farsça yir­mi dokuz gazeli, az sayıda kıta, rubâî, tah­mis ve mesnevisiyle bunların Türkçesini ihtiva eden eseri Yusuf Öz ve Yakup Şa­fak yayımlamış (Konya 2003), daha geniş bir içerikle Mehmet Atalay tarafından Tahirül-Mevlevi'nin Farsça Divançesi ve Tercümesi adıyla ikinci bir neşri gerçek­leştirilmiştir(İstanbul 2007). Tâhirülmevlevî'nin kendi başından geçen başarısız bir gazete çıkarma girişiminden yola çıkarak yazdığı Teşebbüs-i Şahsî adlı bir roma­nı vardır (İstanbul 1330); bunun bir kısmı "Gazetecilik" başlığıyla Nekregû'da ya­yımlanmıştır,

b) Dil ve Edebiyat Bilgileri.

1. Dest-âvîz-i Fârsî-hânân. Rehnümâ-yı Füyûzât Mektebi külliyatının ilk kitabıdır (İstanbul 1325).

2. Âmuzgâr-ı Fârsî. 1906'da "kısm-ı evvel’inin Musavver Terakkî’de neşredildiği bilinmektedir.

3. Tedrîsât-ı Edebiyyeden Nazım ve Eşkâl-i Nazım. Dârüşşafaka'da okuttuğu edebiyat ders­lerinin notlarıdır. Şiirle ilgili teknik mese­leler, vezin ve kafiye gibi şekillerle bazı ede­biyatçıların kısa biyografisinden meydana gelir (İstanbul 1329).

4. Edebiyat Lüga­ti. Edebiyat Lügati Komisyonu'ndan ayrıl­dıktan sonra hazırladığı Edebiyat Istılah­ları kitabının muhtasarıdır (İstanbul 1936). Küçük bazı değişikliklerle Kemal Edip Kürkçüoğlu tarafından da yayımlanmıştır (İs­tanbul 1973). Müellifin ayrıca Edebiyat Kaideleri ve Edebiyat Sözlüğündeki Uydurma Tabirler adlı eserleri bulun­maktadır. İkinci eser, Türk Dil Kurumu'nun yayımladığı Edebiyat ve Söz Sanatı Te­rimleri Sözlüğünün (Ankara 1948) eleştirisidir. Divan Edebiyatı Istılahları baş­lıklı bir çalışmasının İslâm Yolu dergisi­nin ilâvesi şeklinde 1951'de basılmaya baş­landığı elde mevcut ilk formasından anla­şılmaktadır (İSAM Ktp., nr. 9153).

c) Ede­biyat Tarihi, Biyografi ve Şerhler.

1. Şeyh Sa'dî'nin Bir Sergüzeşti. Bostân'daki Somenât hikâyesine dair manzumenin şer­hidir (İstanbul 1327r).

2. Başlangıcından Tanzimat Devrine Kadar Edebiyat Ta­rihimize Dair Manzum Bir Muhtıra. Muhtasar bir eser olup Güftî tezkiresi ve Hârâbat mukaddimesine benzer şekilde hazırlanmıştır (İstanbul 1931). Müellifin bu eseri tamamlamak için kaleme aldığı XIX. Asrın Yarısına Kadar Garp Edebiyat Tarihine Dair Manzum Bir Muhtıra adlı basılmamış bir eseri bulunmaktadır.

3. Fuzûlî'ye Dair. "Edebiyat Tarihimizde Araştırmalar" serisinin ilk kitabıdır (İstan­bul 1936).

4. Şâir Nev'î ve Sûriyye Kasi­desi. Nevî’nin kısa hal tercümesiyle bir­likte Şehzade Mehmed'in 990 (1582) yı­lındaki sünnet düğününün anlatıldığı ün­lü kasidesinin şerhidir (İstanbul 1937).

5. Baki'ye Dair. Kitabın önce Yücel dergi­sinde çıkan iki bölümüyle ilgili Sadettin Nüzhet Ergun'un eleştirileri "Mecburi Bir­kaç Söz" başlığıyla değerlendirilmiştir (İs­tanbul 1938).

6. Mesnevi’nin Eski ve Ye­ni Muterizleri. Muhammed Şahin adlı bir kişinin Mesnevi’nin Tenkidi adıyla yaz­dığı eserin önsözüne 224 sayfalık cevap­tır (İstanbul 1946). Müellif, bir yıl sonra çıkan aynı kişinin Mesnevî'nin Tenkidi­ni Beyenmeyene Cevap adlı ikinci ese­rine de Mesnevi’nin Yeni Muterizine İkinci Cevap adıyla on altı sayfalık bir karşılık yazmıştır.

7. Germiyanlı Şeyhî ve Harnamesi (Giresun 1949).

8. Mesne­vi. 1923te Fâtih Camii'nde, 1948-1951 yıl­ları arasında Süleymaniye Camii'nde ver­diği Mesnevi derslerinin ürünüdür. Önce formalar halinde çıkmış (1949-1951), da­ha sonra Fethi Sezai Türkmen tarafından yayımlanmıştır (I-V, İstanbul 1963-1975). Eser Mesnevî'nin V. cildinin ortalarına kadar gelmektedir.

9. Tâhirü'l-Mevlevî (Olgun)'den Metin Şerhi Örnekleri. Mü­ellifin Bâkî'nin "sünbül" kasidesiyle Kanunî Sultan Süleyman'a kasideleri, Taşlıcalı Yah­ya'nın Şehzade Mustafa Mersiyesi, Nefî’nin Hotin Kasidesi, Sabrî'nin Ebûsaid Efen­di Kasidesi, Fuzûlî'nin Bağdat Kasidesi ve "Şikâyetnâme"sini içeren, Divan Edebiya­tından Birkaç Parça ve İzahı adlı basıl­mamış eserinin Şener Demirel tarafından gerçekleştirilen yayımıdır (Ankara 2005). Tâhirülmevlevî'nin ayrıca İbni Kemal'in Yavuz Hakkındaki Mersiyesi, Mantıkî ve Bir Hezeliyyesi, Nedim'in Köşk Ka­sidesi ve Namık Kemal ile Ziya Paşa'nın Naziresi, Vehbî'nin Tayyare Kasi­desi ve Şerhi, Tannâne Kasidesi gibi yayımlanmamış şerh çalışmalarıyla Veliyyüddinoğlu Ahmed Paşa Divanı'nın Nesre Çevrilişi adlı bir eseri vardır.

10. Şair Anıtları. Müellifin görüştüğü yahut tanıdığı otuz kadar şairin biyografisiyle ölümlerine düşürdüğü tarihleri içeren ese­ri Mehmet Atalay yayıma hazırlamıştır (Er­zurum 2005). Tâhirülmevlevî'nin basılma­mış eserleri içinde Âşık Çelebi Tezkiresi ve Şair Zatî, Bursalı Gazâlî, Kudemâ-yı Mevleviyye, Şükûfe-i Bahâristan, Şair Refî-i Kalayî, Şair Ali İffet gibi biyografi kitapları bulunmaktadır. Ayrıca Şeyh Galib’in Hüsn ü Aşk'ını nesre hazırlamıştır(İstanbul 1329).

d) Hâtıra, Mektup ve İz­lenimler.

1. Yenikapı Mevlevîhânesi Postnişini Şeyh Celâleddin Efendi Mer­hum. Eser müellifin kendi hayatına dair bazı bilgiler de içermektedir (İstanbul 1326).

2. Matbuat Alemindeki Haya­tım. Tâhirülmevlevî'nin 1926 yılına kadar matbuat hâtıraları, giriştiği kalem müca­deleleriyle İstiklâl Mahkemesi'ndeki yar­gılanma safhalarının anlatıldığı eser Sa­dık Albayrak tarafından bazı bölümleri çı­karılarak neşredilmiştir (bk. bibl.).

3. Çilehane Mektupları. Müellifin Mevlevi Çilesi, Hâtırat ve Tahassüsâtını Hâvî Olarak Ahmed Remzi Dede'ye Mek­tuplar ismiyle kayıtlı olan ve 13 Şubat 1896 - 19 Kasım 1899 tarihleri arasında yazılmış yirmi mektubu içeren defteri Ce­mal Kurnaz ve Gülgün Erişen bu adla ya­yımlamıştır (Ankara 1995).

4. Edebî Mek­tuplar. Tâhirülmevlevî'nin Ahmet Talat Onay'a yazdığı dokuz mektupla çeşitli ki­şilere yazdığı dokuz mektubu ihtiva eden eser Cemal Kurnaz tarafından önsöz, ek­ler, notlar, açıklamalar ve dizinle birlikte neşredilmiştir (Ankara 1995).

B) İslam Tarihi ve Medeniyeti.

1. Târîh-i İslâm Sahâifinden. Beyânülhak'ta çıkan seri yazılarından oluşmaktadır (İstanbul 1326).

2. Medâris-i İslâmiyye Talebesi­ne Tarih Hulâsaları. Dergilerde yayım­lanmış İslâm tarihiyle ilgili bazı yazılarını içermektedir (İstanbul 1331).

3. Cengiz ve Hülâgû Mezalimi. Eserde Cengiz ve Hülâgû gibi şahsiyetler eleştirilmektedir (İstanbul 1332).

4. Hazret-i Peygamber ve Zamanı. Teâlî-i İslâm Cemiyeti'nin hiz­metleri kapsamında hazırlanmış olup Dârüşşafaka'da ders kitabı olarak kabul edil­dikten sonra basılmıştır (İstanbul 1339; tıpkıbasımı, İstanbul 2009; s.nşr. Münif Alioğlu, İstanbul 2009).

5. İnsanlığın Bü­yük Önderi Resûl-i A'zam Hz. Muhammed'in (s.s.) Hal Tercümesi (İstanbul 1964). İslâm Yolu dergisinde tefrika edi­len eser bazı kısaltma ve sadeleştirmeler­le Hazret-i Peygamberin Hayatı ismiy­le de basılmıştır (İstanbul 1971).

6. Müs­lümanlıkta İbadet Tarihi. Namaz, oruç, zekât ve haccın tarihçesinden bahseder (1946-1947).

7. Müslümanlığın Medeni­yete Hizmetleri (İstanbul 1974). Asıl adı Asr-ı Saadette Müslümanlığın Medeni­yete Hizmetleri olan eser müellifin Dârü'l-hilâfeti'l-aliyye medreselerinde verdi­ği dersler için hazırlanmıştır. Eserde Câhiliye devri örf ve âdetleriyle İslâm'ın getirdi­ği medeniyet esaslarının karşılaştırması yapılmaktadır. Tâhirülmevlevî'nin yayım­lanmamış tarih eserleri arasında İslâm Askerine, Kaili Bilinen Fıkralar, Kame­rî Aylara Dair Malûmat, Siyer-i Enbiyâ(Tarih-i Enbiya), büyüklerimizden bazı zevat Hallac-ı Mansur’a adlı kitaplar bulunmaktadır.

C) Çeviriler:

1. Efgan emiri Abdurrahman Han, Abdurahman Han’ın Afgan diliyle kaleme aldığı eserin Farsça çeviri­sinden Türkçeye aktarılmış olup l. cildi Sırât-ı Müstakîm'de tefrika edilmiştir (nr. 163, 6 Teşrinievvel I327'den başlaya­rak).

2. Kafkas Mücahidi Şeyh Şâmil'in Gazavâtı. Muhammed Tâhir el-Karahî'den tercüme olan eser Sebîlürreşad Kütüphanesi'nin yirmi üçüncü kitabı olarak yayımlanmış (İstanbul 1333), yeni harfler­le de basılmıştır.

3. Hind Masalları (l-ll, İstanbul 1920; 1926). Şeyh İnâyetullah Kenbû'nun Bahâr-ı Dâniş adlı eserinin ter­cümesi olup bir kısmı Peyâm-ı Sabah'ta tefrika edilmiştir (1920).

4. Mir'âtü'l-Akaid. Molla Câmî'nin aynı adlı manzum eserinin çevirisidir (İstanbul 1964). Müel­lifin yayımlanmamış bazı tercümeleri şun­lardır: Kur'an ve Mağz-ı Kur'an, Menâkıbü'l-Ârifîn'de Münderic Makâlât-ı Şems-i Tebrîzî'den On Faslın Tercüme­si, Münâcât-ı Hazret-i Mevlânâ Tercü­mesi, Risâle-i Fütüviyye Tercümesi, Nisâb-ı Mevlevi, Sa'dî-i Şîrâzî'ye Dair, Tercüme-i Tefsîr-i Hüseyn, Hind İhti­lâli, Hind'in Moğol Hükümdarları ve Nâdir Şah. Tâhirülmevlevî'nin basılma­mış eserlerinin önemli bir kısmı Süleyma­niye Kütüphanesi F. S. Türkmen bölümün­de bulunmaktadır (eserleri için ayrıca bk. Şentürk, s. 61-115).

BİBLİYOGRAFYA :

İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, s. 1857-1862; Mehmet Behçet Yazar, Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, İstanbul 1938, s. 427-432; a.mlf., "Tahir Olgun", Yedigün, sy. 377, İstanbul 1940, s. 13; A. Atillâ Şentürk, Tahir'ül-Mevleui Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1991; Tâhirülmevlevî, Matbuat Alemindeki Hayatım ve İstiklal Mah­kemeleri (haz. Sadık Albayrak), İstanbul 1992; Or­han Okay, "Osmanlı'da Mesnevihanlık Geleneği ve Son Mesnevihanlardan Tahirülmevlevi", X. Millî Mevlânâ Kongresi (Tebliğler), Konya 2002, 1, 309-314; Şefik Can, "Yenikapı Mevlevihane-sinin En Son Mesnevihanı Tahirü'l-Mevlevî", KAM, XXIII/2 (1994), s. 33-40 (aynı makale için bk. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, II/2, Konya 1996, s. 97-101); Zülfikar Gün­gör, "Tahirü'l-Mevlevî'nin Hallâc-ı Mansûr'a Da­ir Risalesi", AÜİFD, XXXIX (1999), s. 581-597; Müzahir Kılıç, "Tahirü'l-Mevlevi'nin Mahfil Der­gisinin Birinci Cildinde Çıkan Şiirleri", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, sy. 24, Erzurum 2004, s. 85-97; H. Ah­met Özdemir, "Tâhirü'l-Mevlevî ve Cengiz ve Hülâgû Mezâlimi Adlı Eseri", Sakarya Üniversi­tesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 11, Adapaza­rı 2005, s. 135-169; "Olgun, Tâhir", TDEA. VII,118-119.

Alİm Kahraman, islam ans. cilt:39

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi