Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

AŞKİ, KADİM HAYATI ve ESERLERİ
XV. yüzyıl divan şairi.
Tezkirelerde ve diğer kaynaklarda ha­yatı hakkında fazla bilgi bulunmayan Aş­kî, aynı mahlası taşıyan daha sonraki birkaç divan şairinden ayırt edilmek için "Kadîm" sıfatıyla anılmaktadır. Sehî Bey, tezkiresinde onun Fâtih Sultan Mehmed devri şair ve musahiplerinden, şiiri iyi bilen ve döneminde rağbet gören bir sa­natkâr olduğunu belirtmektedir. Latîfî ise Aşkî'nin şiirlerinin sade ve "vezne uy­durulmuş sözlerden ibaret" olduğunu, padişahtan gördüğü ilginin bu sebeple zamanın şairlerince kıskanıldığını kay­deder. Ayrıca Fenâî adlı bir şairin, Aşkî'­nin günde 100 akçe almasını kıskandığı için, yazdığı bir beyiti naklederek yete­neksiz ve hünersiz kişilerin talihleri sa­yesinde itibar gördüklerinden şikâyetle sözlerini bitirir. Âşık Çelebi de Sehî ve Latîfî'ye uyarak tezkiresinde Aşkî'ye yer verdiğini, ancak onun anılmaya değer bir beytinin bile bulunmadığını söyler.

Tezkirelerin bu değerlendirmesine kıs­men katılan S. Nüzhet Ergun, Silkü'l-leâl'üe (bk. Ahmet Hasîb efendi) aynı görüşlerin tekrarlandığı bir manzumeyi nakletmekte, gazellerinde II. Murad ile bilhassa Fâtih'i metheden şairin kudret­li bir sanatkâr olarak gösterilemeyece­ğini; Fâtih'in Aşkî'ye olan teveccühünü onun sahip olduğu başka meziyetlerde aramanın daha uygun olacağını belirt­mektedir.

Ancak Aşkî'nin Mecmûatü'n-nezâirve Câmiü'n-nezâir'de bulunan gazelleri sa­nat bakımından mecmuadaki diğer şiir­lerden daha az değerli değildir. Gerek Mecmûafü'n-nezâir'deki on gazel ge­rekse Fâtih gibi şiir ve edebiyattan an­layan bir padişahın Aşkî'ye verdiği de­ğer, Sehî Bey'den sonraki tezkirecilerin yanıldığını göstermektedir. Nitekim Aşkî'nin şiirleri üzerinde kısa bir değerlen­dirme yapan V. Mahir Kocatürk, onun dile, duyguya ve mazmunlara hâkimiyet bakımından devrinin iyi bir şairi oldu­ğunu, divan şiirini maddî duygu ve kla­sik sanat endişesiyle işlediğini, an'anevî mefhum ve mazmunları Türk şiirine mal etmeye çalıştığını, bunda başarı göster­mekle birlikte bariz bir şahsiyet kaza­namadığını ifade etmektedir.

S. Nüzhet Ergun, şiirlerinin divan ha­linde toplandığı bilinen Aşkî'nin divanı­nın doksan sayfa hacminde ve 1000 be­yit kadar olan bir nüshasının Ankara Es­ki Eserler Kütüphanesinde bulunduğu­nu bildirmektedir.
Hadîkatül-cevûmi'de, Balat civarın­da bugün de aynı adla anılan Molla Aşkî Mescidi'nin şair Aşkî tarafından yap­tırıldığı ve mezarının da orada olduğu kayıtlıdır.

Bibliyografya:
Ömer b. Mezîd, Mecmüatü'nnezâir (nşr. Mus­tafa Canpolat), Ankara 1982; Sehî, Tezkire (G Kut), s. 67; Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-şuarâ, s. 246; Latifi", Tezkire, s. 243; Kınalızâde, Tezkire, II, 635; Ayvansarâyî, Hadtkatü'i-cevâmi', 1, 196; Nail Tuman, Tuhfe-i Nailî, "Aşkî Kadîm" md., sıra nr. 2874, İÜ Şarkiyat Araştırma Merkezi Ktp.; Ergun, Türk Şairleri, 11, 512; Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, s. 225.  
İsmail Ünver, DİA

SON EKLENENLER

Üye Girişi