Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ÜSKÜDARLI AŞKİ HAYATI ve ESERLERİ
(ö. 984/1576) Divan şairi.  
 
İstanbul'da Rumelihisarı'nda doğdu. Asıl adı İlyas Çelebi'dir. Doğum tarihi bi­linmemektedir. Gençliğinde babası gibi yeniçeri oldu. Âşık Çelebi'nin bildirdiği­ne göre askerlik mesleğine bir türlü ısınamamakla birlikte çeşitli seferlere ka­tılmış. Alman seferinde öldüğü söylenti­lerinin çıkması üzerine ulufesi kesilince Müeyyedzâde Hacı Halife'nin tekkesine kapılanarak derviş olmuştur. Bir müd­det sonra Ebü'l-Fazl Çelebi'nin aracılı­ğıyla bir kâtipliğe tayin edilmişse de has­talanarak görevine devam etmediği için yine maaşı kesilmiştir.

Kanûni'ye sunduğu bir şiirinde yıllar­ca padişah kapısında kulluk ettiğini, pi­yade olarak seferlere katıldığını ve çe­şitli fedakârlıklarda bulunduğunu anlat­maktadır. Şiiri beğenen padişah isteğini sorunca Aşkî o sıralarda ölen şair Basîrî'nin 10 akçelik ödeneğinin kendisine verilmesini talep eden bir kıta nazmetmiş, padişah bu arzusunu yerine getir­diği gibi ayrıca ihsanda da bulunmuş­tur. Böylece maddî sıkıntılardan kurtu­lan şair Üsküdar'da bir yalı satın alarak bilgin, sanatkâr ve şeyhlerin toplandığı bir mahfil haline getirdiği bu yalıda ya­şamaya başlamıştır. Latîfî Tezkiresi'nden itibaren birçok kaynakta Üsküdar­lı nisbesiyle anılması bundandır. Şairle 1535 yılı baharında tanıştığını bildiren Âşık Çelebi eserinde Aşkî'nin bu yalıda geçirdiği debdebeli hayatı uzun uzun an­latmaktadır. Ancak aşırı harcamaları yü­zünden bir müddet sonra borçlanan Aş­kî, II. Selim'e sunduğu "kerem" redifli bir kaside ile evinin rehin düştüğünü be­lirterek yardım istemiştir. Padişahtan ilgi görüp görmediği bilinmeyen şair tek­rar Rumelihisarı’na taşınmış ve bir süre sonra vefat ederek Rumelihisarı Mezarlığı'na defnedilmiştir.

Bazı tezkirelerde, yeniçerilikten ayrıl­dıktan sonra Bektaşîlikten Bayramîliğe geçtiği söylendiği gibi Sadettin Nüzhet de divanındaki bir murabbaa dayanarak Mevlevî olduğunu öne sürmektedir. Dev­rinin güçlü şairlerinden biri olan Aşkî'­nin tasavvufî şiirleri de vardır. Sade ve samimi bir dille söylediği şiirleri arasın­da, günümüzde de tanınan ve bir mu­hammesinin nakarat beytinde geçen "Görelüm âyine-i devrân ne suret gösterür" mısraı gibi güzel parçalara rastlanmak­tadır.

Şiirleri bir divan halinde toplanmıştır. Divanının İstanbul kütüphanelerinde bi­linen iki nüshası vardır (Millet Ktp., Ali Emîrî, Manzum, nr. 297; Nuruosmaniye Ktp., nr. 3858). Çeşitli nazire mecmua­larında eserlerinden örneklere rastlan­maktadır.

Bibliyografya:
Sehî, Tezkire (G. Kut), s. 136; Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-şuarâ, s. 176-177; Latîfî, Tezkire, s. 244; Ahdî, Gülşen-i Şuarâ, iü Ktp., TY, nr. 2604, vr. 246"; Beyânî, Tezkire, İÜ Ktp., TY, nr 2568, vr. 57"; Âlî, Künhul-ahbâr, İstanbul 1277, s. 202; Kafzâde Fâizî, Zübdetul-eşar, iü Ktp., TY, nr. 1646, vr. 78"; Kınalızâde, Tezkire, II, 636; Riyazi, Tezkire, iü Ktp., TY, nr. 761, vr. 53»; Keşfuz-zunün, 1, 801; Evliya Celebi. Seyahatname, I, 335; Müstakimzâde, Mecelletü'n-Nisâb, Süleymaniye Ktp., Halet Efendi, nr. 628, vr. 319; Ergun. Türk Şairleri, II, 515; Nail Tuman, Tuhfe-i Nailî, "Aşkî İlyas" md., sıra nr. 2869, İÜ Şarkiyat Araştırma Merkezi Ktp.; TYDK,I 163.    
   ismail ünver, DİA

SON EKLENENLER

Üye Girişi