Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

AZMİ HAYATI ve ŞİİRLERİ

Yalnız 16. yüzyılda yaşadığı ve yalnız "sathiye" muhtevalı bir tek şiiri biliniyor. Yüce Tanrı'ya, biraz laubali tarzda serzenişler olan ve biraz da mizah edalı şiirleri vardır. Azmî'nin bu manzumesi Said Emre ve Kaygusuz Abdal "şathiye"lerinin, biraz fazla açılmış ve daha basit idraklere hitap eden bir türü sayılabilir.

Ne var ki, her düşünce, zekâ parlaklığı ve mantık oyunları görülen bu sathiye'de küfür ve isyan söz konusu değildir. Ayrıca bu manzumenin ve benzerlerinin Bektaşî dergâhlarında bir "sır" gibi saklandığını, medrese zümrelerine karşı bir "polemik" niteliği taşıdığını da belirtmeliyiz.

20. yüzyıl şairi Rıza Tevfik, Azmî'nin bu şiirini nefis ve emsalsiz bulmaktadır, hatta Ömer Hayyam'ı hatırlattığım ileri sürmektedir. Rıza Tevfik'in bu şathiyeye hayranlığı şundan da belli ki:

Feylosof Rıza'yım dinsiz anlama Dini ben öğrettim kendi babama Her ipte oynadım canbazım ama Sırat köprüsünü geçemem hocam! gibi kıt'alarında tamamıyle bu Şathiye'nin havası mevcuttur.

Ancak, şöyle bir görüş ileri sürülebilir; Azmî'nin 16. yüzyılda değil de çok daha sonraları, mesalâ 19. asırda, Türkçenin daha da işlek hâle geldiği ve Bektaşî nüktelerinin, daha örtüsüz söylenebildiği bir çağda yaşadığı düşünülebilir. Yeni yapılacak araştırmalar dil, şive, edâ ve zihniyet bakımından, bu şathiye'nin 16. asırda yapılamayacağı sonucunu getirebilir,

ŞATHİYE

Yivi, goği, ins ü cinni yaratdun;
Sen, ey mimarbaşı, eyvana mısın?
Ayı, günü, çarhı, bura varetdün;
Ey mekân sahibi, rahşancı mısın?

Denizleri yaratdun sen kapaksuz,
Suları yürütdün elsüz ayaksuz.
Yerleri temelsiz, göğü dayaksız
Durdurursm, acap iskâna mısın?

Kullanursın kanatsızca rüzgârı,
Kürekle mi yapdun sen bu dağlan?
Ne yapup da öldürürsin sağlan,
Can virip alursın, sen cancı mısın?

Sekiz cennet yapdun sen Âdem için,
Adun büyük, bağışla anun suçm.
Âdem’i cennet'den çıkârdun niçin,
Buğday nene lâzım, harmancı mısın?

Biriken bin itdün kendü adum,
Görmedim sen gibi iş üstadını.
Yeşerttirsin, kurutursın odum;
Sen bahçıvan mısın, ormancı mısın?

Cebrail'e perd' altından söylersin
İnip Beytullah'a kendün dinlersin
Bu ateş-i cehennemi n 'eylersin
Hamamın mı var ya külhancı mısın?

Bu kışlara bedel bu yazı yapdun
O bahara karşı bu güzi yaptın
Mizân'ı iki göz terazi yapdun
Bakkal mısın yoksa dükkâncı mısın?

Kazanlarda katranlanın kaynarmış
Yir altında balıklarun oynarmış
On dünyalar kadar ejderhan varmış
Şerbet mi satarsın, plancı mısın?

Esirci misin, koydun cahîme Arap
Hoca mısın, okur yazarsın kitap
Aslun kâtip midir, gorürsin hesap
İhtisâbun mı var, yok hancı mısın?

Yüz bin cehennemün korkmam birinden
Rahman ismün nazil değül mi senden
"Gaffârü zünûbum" dimedün mi sen
Affet günahumı yalancı mısın?

Şânuna düşer mi noksan gorürsin
Her gönülde oturursın yürürsin
Bunca canı alup yine virürsin
Götürüp getiren kervancı mısın?

Bilürsin ben kulum sen sultânumsın
Kalbde zikrüm dilde tercümânımsın
Sen benüm canumda can mihmânumsın
Gönlümün yârısın yabancı mısın?

Beni delil eder kendün söylersin
İçerden Azmi'ye pazar eylersin
Yücelerden yüce seyran eylersin
İşün seyrân kendün seyrana mısın?

TÜRK EDEBİYATI TARİHİ, AHMET KABAKLI, 2.CİLT