Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş

Mehmed Âkif'in aziz dostlarından Hafız Asım Şakir, 1980'lerin sonunda hayattay­dı; hâlâ hayattaysa sağlık ve afiyet, vefat ettiyse rahmet diliyorum. Çok sevimli bir adamdı; 1988 yılında, İstiklâl Marşı'nın millî marş olarak kabulünün yıldönümü vesilesiyle röportaj yapmak üzere evine gitmiştim. Mustafa Kemal'in İstiklâl Marşı ve şairi hakkında ne düşündüğüne dair anlattıkları ilgi çekiciydi. Aynen aktarıyorum:

"Akif Bey hasta yatıyor, ben her gün ya­nındayım. Ne yapıyorum? Gelen giden zi­yaretçileri ağırlıyorum. Bakın size bir ha­dise anlatayım: Bir gün Hakkı Tarık Us, Ruşen Eşref ve adını hatırlayamadığım bir başka zat geldiler. Hakkı Tarık, 'Üstâd, dün akşam Gazi hazretleriyle beraberdik. Sizden sevgiyle, sitayişle bahsetti. Güzel sözler söyledi. Ve hatta —dikkat buyurun sözlerime— kendilerine hiss-i adavetim yoktur. Eğer olsaydı dedi, Türkiye'ye dönme­sine müsaade et­mezdim,   İstiklâl Marşı'nı da kaldırır­dım. Âkif Bey, 'De­mek öyle' diyerek doğruldu, 'Asım ba­na yardım et!' dedi, arkasına yastık koy­dum. Bir yandan da içimden   'Eyvah, şimdi olmadık bir söz söyleyecek!' diye geçiriyordum. Şöyle biraz eğildi, 'Hakkı beyefendi, dedi, hatır­lar mısınız, biz Gazi'yle harp sahasında ön saflarda beraber gezdik, beraber yürüdük. Kendisini Meclis'te sonuna kadar destekle­dik. Bu böyleyken Gazi hazretlerinin ada­vet kelimesini telaffuz etmesine hayret et­tim. Beni memlekete sokmayabilirdi, lüt­fettiler, kendilerine minnettarım. İstiklâl Marşı'na gelince, dedi, işte onu kaldıra­mazdı. Nasıl kaldırırdı ki, Meclis'te ilk okunduğu gün, Tunalı Hilmi hariç, herkes ayakta dinledi, kendileri de dâhil'. Yorul­muştu, yavaşça geriye yaslanırken, 'İstik­lâl Marşı bir daha yazılamaz' dedi, 'Kimse bir daha İstiklâl Marşı yazamaz, ben de yazamam!' dedi. Sonra sözlerini derinden gelen bir sesle, 'Allah bu millete bir daha istiklâl Marşı yazdırmasın' dedi, sustu."

Asım Şâkir bunları anlattıktan sonra şöyle demişti: "Kitaplarda, bu hadisenin sonunu anlatıyorlar da, nedense başını an­latmıyorlar. Sebebini anlayamıyorum!"

"Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın" duasının anlamı, bu marşın hangi şartlarda yazıldığı düşünülecek olur­sa daha iyi anlaşılır. "Şartlar" sözüyle sade­ce Millî Mücadele şartlarını değil, Balkan harbiyle başlayan büyük çözülüşü ve impa­ratorluğun küllerinden —pheniks gibi— genç bir devletin doğuşunu kastediyorum.

Akif, İstiklâl Marşı'nın benzersiz sesini, haysiyet kinci bir yenilgiyle çıktığımız Bal­kan Harbi sırasında yazdığı Hakkın Sesleri'nde yakalamıştı; Çanakkale zaferinden duyduğu heyecanla beslenen ve Millî Mü­cadele sırasında kıvamını bulan bu ümit dolu ses, Birinci Dünya Harbi sırasında yazdığı Berlin Hâtıraları'nda bile duyulu­yordu: "Korkma! /Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz;/Bu yol ki hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz!"

Akif milletinden ümidini hiç kesmemişti; nitekim Çanakkale'de kazanılan zafer herkes gibi onun da geleceğe dair ümitle­rini alevlendirdi. Dünyanın en güçlü do­nanmasına ve ordularına karşı mucizeler yaratarak şehit olan Mehmetçik için ateş­ten mısralarla ördüğü görkemli türbenin harcıyla İstiklâl Marşı'nın harcında aynı maya vardı. Zaman zaman karamsarlığa kapılsa da, "atîyi karanlık görerek azmi bı­rakmanın "alçak bir ölüm" olduğuna ina­nan Akif, Sebilürreşad'ın 21 Ağustos 1919 tarihli sayısında çıkan "Manda meselesi" başlıklı yazısında şöyle diyordu: "Türklerin yirmi beş asırdan beri istiklâllerini muha­faza etmiş bir millet oldukları târihen müsbet bir hakikattir. Hâlbuki Avrupa'da bile mebde-i istiklâli bu kadar eski zamandan başlayan bir millet yoktur [...] Tarih de gösteriyor ki Türk istiklâlsiz yaşayamamıştır."

Bu fikir bir yıl kadar sonra "Ben ezel­den beridir hür yaşadım hür yaşa­rım/Hangi çılgın bana zincir vuracak­mış şaşarım!" mısralarında en güçlü ifa­desini bulacaktı.

İstiklâl Marşı, ancak ülkemizin geçen as­rın başlarında içinde bulunduğu korkunç şartlan kanında, iliğinde hissederek büyük acılar çeken bir şair tarafından yazılabilir­di, yazıldı. Gelin, şimdi millî marş olarak kabulünün 80. yıldönümünde Âkif’in duası­nı hep birlikte tekrarlayalım:

"Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın!"

Beşir AYVAZOĞLU

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi