Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

“Kendini bil…”

Delphi’de Apollon tapınağının girişinde Latince olarak yazılı olan cümle…

Felsefede filozofların en saygıdeğer olanlarından Sokrates’in öğretisinin özü…

Efsanelerdeki Atlantis’te, kadim Mısır öğretilerinde, eski Şaman eğitimlerinde, Kızılderili kültüründe, Uzak doğuda, Anadolu Tasavvuf okullarında, Sufî dergahlarında…

Yunus’un diliyle :

                                    “ ilim ilim bilmektir;ilim kendin bilmektir,

                                    Sen kendini bilmezsen;ya nice okumaktır”

Hacı Bayram’ın söyleyişiyle:             “sen seni bil sen seni

                                                          Can içre ara cânı

                                                          Geç canından bul ânı

                                                          Sen seni bil sen seni”

Tasavvuf  kaynaklarının deyişiyle: “ Kendini bilen rabbini bilir."     

Hemen hemen her yolda, her yolcuyasöylenen belki de tek ortak nasihat. Bu sebeple de zamandan ve mekandan arınmış dolayısıyla da yaşı olmayan bir söylem.

Kendini bilmenin birinci evresi bir insan olarak kişinin varlık düzeninde kendi konumunu idrak etmesidir. Bunun için  kendisinin ve başkalarının farkında olan, bilinç sahibi tek varlık olarak insan hemen hemen bütün canlılar içinde en zayıfı olduğu halde tüm varlıkların insana hizmet yarışında olduğunu fark etmeli, bir maksat ve misyon sahibi olduğunu idrak etmelidir. Tek tek her insan kendisinin kainatın var ediliş gayesi olduğunu anlamalı ve “ Yerde ve gökte her şeyden ben faydalandırılıyorum, her şey benim için peki ya ben kimin içinim, benim varlığımın bir hayvan ya da bitkinin varlığından farkı nedir?” diye sormalı, araştırmalı ve düşünmelidir.

Hz.Ali’nin tesbitiyle: “ Sen kendini ufak bir nesne sanırsın, halbuki sende koca bir cihan dürülmüştür.”

Bir de Şeyh Galip’e kulak verelim:  

“hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen

 Merdüm-i dîde-i ekvan olan Âdem’sin sen”     

Yani “Kendine değerini bilen bir bakışla bak çünkü sen âlemin özü, yaratılmışların göz bebeği olan insansın”

 O halde  bil ki senin hayatın , duyguların, düşüncelerin , yeteneklerin, zamanın , emeğin  kısacası herşeyinle sen kendini yanlışa, anlamsıza,geçici olana, boş ve değersiz olana harcamaması gereken   bir varlıksın, nasıl olur da bu kadar sorumsuz, bu kadar umursamaz olabilirsin?

 Kendini bilmenin ikinci evresi kişinin kendi nefsini bilmesidir .Bunun yolu kişinin kendini gözlemesi, her yönüyle kendini ve yaşamı sorgulamasıdır. Yaşamı sorgulamaya , düşünmeye, kendimizi tanımaya, bilmeye başlayınca yeni bir anlayışa ulaşırız. Bu da sonuçta bizi içten dışa bir değişime götürür.

Kendini bilmek, davranışlarının farkında olmak, bilinçlenme, eline, beline, diline sahip olmayı da içeren çetin bir yoldur.

Kendini biliş, Nefs’in terbiye edilmesidir. Bedendeki ihtirasın, cehaletin,taassubun,nefretin,her türlü uç duygunun kontrol edilmesidir. Duygu, düşünce ve davranışta denge yolunda iyi,doğru ve güzele gidiştir.

Kendini bilmek insanın yaşamını daha çok sahip olmak, daha çok zevk almak, daha rahat yaşamak tutkusuyla yaşanan bir kısır döngü olmaktan daha erdemli olmak, daha insan olmak ve mutlu olmak yolunda yüceltişidir.

Gözünü eşyaya, rahata ve güce diken modern insan bilimi elde etmek peşinde koşarken bilgeliği kaybetti, zevk almakla mutlu olmayı karıştırdı, rahatı elde etme derdiyle huzuru unuttu ve sonuçta belki pek çok şeyin bilgisine ulaştı ama kendini bilme bilgisini hiç düşünmez oldu.

İnsanın kendisiyle ve diğer insanlarla barışık yaşamasının,hayatından zevk almasının ve hem yaşarken hem de ölümden sonraki hayatta mutluluğu elde etmesinin yolu bu kadîm nasihate kulak vermesinden yani kendisini bilmesinden geçiyor.

S.H.

SON EKLENENLER

Üye Girişi