Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Biten bir günün, yitip giden bir ömrün ve başlayacak olan yeni bir günün sabahında açtım gözlerimi bir ezan duasıyla. Kalktım, doğruldum yavaş ve sessizce. Süzüldüm daha sonra seccademin beni O’na en yakın kıldığı mekânına. Yüreğimden kopup geldi birkaç mana varlığın aynasında ve dudaklarım şahit oldu dile gelem kelamlara. Son seslenişin son kelamıyla bitirdim yakarışımı: “Şahid ol Ya Rab!

               Öyle değil mi ki, bizi bizden daha iyi bilen, daha iyi anlayan “bir”i var. Biz en ufak şeylerle gaflete düşüp, O’nun bizi varlığından haberdar etmesini dahi unuturken, zira O’dur bizi unutmayan, bize rahmet kapılarını açan…

              

İnsan… Eşref-i mahlûkat… Ne de unutkan. Ta ki kal-u beladan beri ahdi olan fakat kendi varlığından dahi haberdar olmayan. Yusuf’un içine düşürüldüğü ıssız ve karanlık kuyuları kendi yüreğine düşüren, Yakup’un gözüne çekilen sis perdelerini kendi gözüne indiren. Ki onun gözü vardır görmez, kulağı vardır duymaz, kalbi vardır ki hacerül esved misali kararan, hissetmez, kabul etmez, özündeki “evet”e dönmez.(A’raf-179)Her halükarda ona açılan rahmet kapılarını o dünya kapılarıyla kapatır. Bir an bile hissetmek istemez. Lakin bir kere evet demiş ya gönül, rahatsız olur. Aldanmış beşer bir kere, dönüp bakmak istemez varlığına anlam verene, Rabbin kendinden bir parça üflediğine. Ruhunu sarmalayan, toprağa hasret çeken vücudunu açık bir çek gibi harcar durur zamanın zamana uymazlığında. Ve bir gün alıcı bir misafir gelir yanına. Alıcı çünkü verileni almaya gelmiştir. Verilenin emanet olduğunu unutandan emaneti teslim almaya. Oysa emanet kirletilmiş, amacından saptırılmış bir haldedir. Bedenini harcarken beşer, onu da harcayıvermiştir şuursuzca. Bunu o güne kadar anlayamamıştır fakat bütün anlamsızlıklar anlamlı hale gelivermiştir bir anda. Arkada tek bir hal-i durum vardır: Pişmanlık! Keşkeler dökülür dilden ki artık ne fayda… Artık dönüş yoktur o sahneye. Roller alınmış, oyun sonlandırılmıştır. Esas olan sahneye doğru yolculuk zamanı gelmiştir. Fani hayatta oynanan oyuna mukabil ödül ya da ceza olan gerçek bir oyun. Asıl roller buradadır. Burada unutulanlardan haberdar olunur. Ama artık dönüş yoktur. Ne buyurmuş Resul: “İnsanın bir vadi dolusu altını olsa ikincisini ister, iki vadi dolusu altını olsa üçüncüsünü ister, onun gözünü ancak toprak doyurur.” İşte! O çok değer verdiği fani dünyadan hissesine yalnız bir avuç toprak düşmüştür. Ve artık toprağa düşen her bir rahmet damlası hayat olur yeni canlara. Onun hayatı ise son bulmuştur unuttuğunu ve unutulduğunu anladığı yeni mekânının ilk sabahında.

S. Ö.            

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi