Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

ORTA OYUNU

Orta Oyunu, etrafı seyircilerle çevrilmiş bir alanda, belli bir konunun plânına uyularak fakat her­hangi yazılı bir metne bağlı kalınmadan, canlı oyuncularla oynanan doğmaca bir oyundur.

Orta Oyunu adının XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren kullanılmaya başlanması, bu oyunun XIX. yüzyılda ortaya çıktığı gibi görüşler ileri sürülmesine neden olmuşsa da kökeninin daha eski yüzyıllara dayandığı açıktır. Çünkü hiçbir sanat, birdenbire son biçimi ile ortaya çıkmaz. Belli bir gelişim sürecini izlemesi gerekir. Türklerin çok eski çağlardan beri canlı aktörlerle oynanan "söyleşmeli" oyunları oldu­ğu bilinmektedir. XII. yüz yılda yaşamış olan Bizanslı Prenses Anna Komnena kitabında imparator babasının hastalığını taklit eden sahnelerle Türklerin eğlendiklerini bildirir. Bunun taklitli-söyleşmeli bir oyun olma olasılığı yüksektir. Daha sonraki dönemlerde de yine bir Bizanslının eserinde verdiği bilgile­re göre I. Bayezid'in (1389 -1402) sarayında taklitli oyunlar varmış. XVI. yüz yıldan sonra ise yerli kaynaklarda Orta Oyununu anıştıran oyunlardan söz edilir.

Orta Oyunu, tarihsel süreçte Kol Oyunu, Meydan Oyunu, Zuhûrî Kolu gibi çeşitli adlar almıştır. Bu terimlerin en yaygını Kol Oyunudur. Evliya Çelebi kendi zamanındaki 12 kol'un adını sayar: Parpul Kolu, Ahmet Kolu, Kapucuoğlu Osman Kolu, Servi Kolu, Baba Nazlı Kolu, Zümrüd Kolu, Çelebi Kolu, Akide Kolu, Cevahir Kolu, Patak-oğlu Kolu, Haşona Kolu, Samurtaş Kolu.

Her kol 200-400 kişilik topluluklardır. Bir kol'da çalgıcı, şarkıcı, dansçı (çengi, köçek, rakkas...), cambaz, hokkabaz, sihirbaz, hayvan oynatıcılar, ateşbaz, kuklacılar, Karagözcüler, mukallidler gibi çeşitli sanatçılar bulunur. Bu kolların bir kısım sanatçılarının çıkarılarak "söyleşmeli" bölümlerinin temel alınmasıyla Orta Oyununun son biçimini aldığı düşünülebilir.

1834 yılında Saliha Sultan'ın düğününü anlatan Sûrnâme, Orta Oyunu adının kullanıldığını bildiren ilk belgedir. 1836'da Şehzade Abdülmecid ve Abdülâziz'in sünnet düğünlerini anlatan Sûrnâme'de de "klasik" Karagöz ve Orta Oyunu dağarcıklarında yer alan oyunların adları sayılmıştır. Orta Oyununun en parlak dönemi Tanzimat, özellikle Abdülâziz zamanıdır (Hük. 1861-1876). Ancak aynı dönem Batı yolundaki tiyatronun da yerleştiği dönem olması. Orta Oyununun önünü kesen bir etken olmuştur. II. Abdülhamit döneminin (Hük. 1876-1909) sonlarına doğru ise İstanbul'da Orta Oyu­nu yasaklanmıştır.

Orta Oyunu sanatçıları içlerinde az sayıda medreseden ve memurluktan yetişen kişiler olmakla birlikte genellikle halk içinden yetişmiş, halk adamlarıdır. Bunların çoğu birer meslek sahibi olup, oyun sırasında kola katılırlardı.

Orta Oyununun temel iki kişisini (Kavuklu-Pişekâr) her zaman Türkler oynamış, İmparatorluk için­deki azınlıklar ancak taklit ve Kavuklu arkası rollerine çıkmışlardır. Sanatçılar usta-çırak ilişkisi içinde yetişirlerdi. Küçük yaşta girdikleri kollarda yetişir, Kolbaşı'ndan "pazat" (icazet) aldıktan sonra kendi başlarına meydana çıkabilirlerdi. Ustalar pazat verdikleri çıraklarını bir süre denetler, uygun olmayan bir hareketlerini gördüklerinde cezalandırırlardı.

Orta Oyunu, Batı yolundaki tiyatro ile rekabet edebilmek için meydanlardan, belli bir yapı içinde perdeli bir sahnede oyunlar gösterme yoluna da girmiştir. Buna "perdeli Orta Oyunu", "perdeli Zuhûrî Kolu" gibi adlar verilmiştir, bu arada, oyunun yapısında da birtakım değişiklikler yapılarak, kimi oyunlar piyes durumuna getirilmiş fakat yine "tuluat" olarak oynanmıştır. Böylece tiyatro tarihimizde "tuluat tiyatrosu" diye anılan tiyatro türü doğmuştur.

Osmanlı-İslâm uygarlığının ürünü olan Orta Oyunu, tarihsel görevini yaptıktan sonra Cumhuriyet döneminde yerini tiyatro ve sinemaya bırakmıştır.

Orta Oyununun Oyun Yeri

Orta Oyunu etrafı seyircilerle çevrilmiş, üstü açık bir alanda oynanır. Bu alan çoklukla elips ya da yuvarlak olur. Kunos'un çizdiği plâna göre, bir Orta Oyunu meydanı şöyle düzenlenir:

A. Sandık oda­sı (Pusat odası): Oyuncuların giysilerinin bulunduğu bir çadır ya da perdeyle kapatılmış bir yer. Oyun­cular burada giyinip kuşanarak hazırlanırlar.

B. Kapı: Oyuncuların meydana girip çıktıkları bölümdür.

C. Çalgıcıların yeri: Orta Oyununda genellikle zurna ve çifte-nârâ kullanılır.

D Dükkân: Yaklaşık 68 cm. yüksekliğinde, iki kanatlı bir kafes, bir paravanı Burası hemen her oyunda Pişekâr'ın aracılığıyla bir iş tutan (gözlemeci, kunduracı' fotoğrafçı vb.) Kavuklu'nun iş yeridir.

E. Meydan: Uzunluğu 30 arşın (yaklaşık 20, 4 m; genişliği 20 arşın (yaklaşık 13,6 m)’dir.

F. Yenidünya: Aşağı yukarı 1,5 metre yük­sekliğinde; iki, üç, ya da dört kanatlı bir kafes, bir paravana. Çoğu zaman ev bazen de hamam vb. olarak kullanılır. İçine giren oyuncuların her yandan görülebilmesi için, yenidünyanın her tarafı açıktır. Ancak kimi oyunlarda oyuncuların görülmemesi gerekirse bez ya da kâğıtla kaplanır, içinde iki-üç is­kemle bulunur.

G. Mevki: Erkek seyircilerin oturduğu bölüm.

H. Kafes: Kadın seyircilerin oturduğu bölüm. Bu bölümün önünün kafesle çevrildiği de olurdu.

I. Parmaklık: Çoklukla 1,5 metre yüksekliğin­deki kazıklar arasına ip gerilerek yapılan seyircilerle oyun yerini ayıran bölmedir. Orta oyununun önemli araçlarından biri Pişekâr'ın elinde tuttuğu iki dimili, birbirine çarpıp ses çıkaran şakşaktır. Oyunda birini dövmek, bir evin ya la dükkânın kapısını açmak vb. gibi eylemlerde ses-çıkarıcı âlet olarak kullanıldığı gibi, oyuna yön vermek için de kullanılır. Önceleri, oyun gece oynandığı takdirde, palanga sırıklar üzerine konulan meşaleler, daha sonraları cam fenerler ve lüks lambaları ile aydınlatılırdı.

 

ORTA OYUNUNUN BÖLÜMLERİ

Orta Oyunu başlıca dört bölüme ayrılır: Giriş, Muhavere (a. Arzbâr, b. Tekerleme), Fasıl, Bitiş.

1. Giriş (Prolog/Öndeyiş): Zurna Pişekâr havası çalar, Pişekâr meydana gelir, iki eliyle dört ya­nı selamladıktan sonra zurnacıyla şöyle konuşur:

2. Muhavere (Diyalog/Söyleşme): Zurna Kavuklu havası çalar. Meydana Kavuklu ile Kavuklu- arkası (Cüce, Kambur ya da Denyo) girer, oyunun "Muhavere bölümü başlar. Bu bölümün iki kesimi vardır:

a. Arzbâr: Meydana giren Kavuklu ile Kavuklu-arkası'nın çekişmeli konuşmasından sonra Ka­vuklu ile Pişekâr'ın birbirleriyle tanıdık çıkması, birbirlerinin sözlerini ters anlaması gibi güldürücü bir söyleşmedir.

b. Tekerleme: Kavuklu ile Pişekâr tanıdık çıktıktan sonra, Kavuklu başından geçmiş gibi, olma­yacak bir olayı anlatır. Pişekâr de bunu gerçekmiş gibi dinler, arada sorular sorar, sonunda bunun düş olduğu anlaşılır. Karagöz oyununda bu tür tekerlemelere "Rüya muhaveresi" adı verilir.

Muhavere oyunun en önemli bölümüdür. Pişekâr ile Kavuklu söz ustalıklarını en çok bu bölümde gösterirler. Tekerlemelerin oyunların konuları ile bir ilgisi yoktur, bunlar söz ustalığı göstermeye yara­yan bağımsız parçalardır.

3. Fasıl: Tekerleme sona erip, bunun bir düş olduğu anlaşıldıktan sonra "fasıl" denilen asıl oyu­na geçilir. Çoğu kez, Kavuklu iş aramaktadır, tekerleme sonunda Pişekâr bu işi ona bulur. Bu bölümde belli bir olay gösterilir. Oyunlar "Fasıl" bölümünde gösterilen olaylara göre ad alırlar. Bu bölümde oyu­na kendi kılık, ağız ve karakterleriyle Çelebi, Zenne, Hırbo, Kayserili, Rumelili, Acem, Arap, Laz, Kürt gibi kişiler de katılır.

4. Bitiş (Epilog): "Fasıl'dan sonra kısa bir bitiş bölümü gelir. Oyunu bitirmek Pişekâr'a düşer. Se­yirciden özür diler, gelecek oyunun adını ve yerini duyurur, iki eliyle temenna ederek seyircileri selâmlar ve öbür oyuncularla birlikte meydandan çıkar; zurna bitiş havası (Ey gaziler, İzmir Marşı vb.) çalar.

Orta Oyununun Oyun Dağarcığı

Orta Oyunu oyunlarının sayısı için kesin bir sayı söylenemiyor. Cevdet Kudret tüm kaynaklar taran­dığı zaman 83 oyun adı ortaya çıktığını belirtir. Orta Oyunu fasıllarının bir bölüğü Karagöz Fasıllarının aynıdır, bir bölüğü yalnız Orta Oyununa özgüdür. Orta Oyunları da Karagöz oyunları gibi, iki ana bölüme ayrılır:

1. Kâr-i kadîm (eski zaman işi: Klasik) oyunlar: Lebîb Sûr-nâmesinde anılan oyunlarla, öteki kaynaklarda adı geçen oyunlardan birkaçı ve Karagöz dağarcığından aktarılan oyunlardır.

2. Nev-îcâd (Yeni uydurulmuş: Modern) oyunlar: Orta Oyunu günlük olaylara açık bir sanat türü olduğu için, za­manın eğilimi ve ilgisi göz önünde buldurularak sonradan oyun dağarcığına eklenen oyunlardır.

Suat BATUR, Açıklamalı-Örnekli Türk Halk Edebiyatı

 İLGİLİ İÇERİK

ORTA OYUNUNUN BÖLÜMLERİ

ORTAOYUNUNDAKİ TİPLERİN ÖZELLİKLERİ

ORTA OYUNU HAKKINDA BİLGİ

ORTA OYUNU ÖRNEĞİ

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi