Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

AVNİ - BİR GÜNEŞ YÜZLÜ MELEK GÖRDÜM Kİ ALEM MAHIDIR

GAZEL

"Bir güneş yüzlü melek gördüm ki âlem mâhıdır
Ol kara sümbülleri âşıkların âhıdır.

Kareler giymiş meh-i tâbân gibi ol serv-i nâz
Mülk-i Efrengin meğer kim hüsn içinde şâhıdır.

Ukde-i zünnârına her kimse kim dil bağlamaz
Ehl-i iman olmaz ol, âşıkların gümrâhıdır

Gamzesi öldürdüğüne, lebleri canlar verir
Var ise, ol ruh bahşın dini İsâ râhıdır.

Avniyâ kılma güman kim sana râm ola nigâr
Sen Sitanbul şâhısın, ol Galata'nın şâhıdır.
                           AVNİ

AVNİ'DEN VE DEVRİNDEN MISRALAR

"Fatih söyler" adlı şiirin şu mısralarını hatırlıyorum:

"ilim başımız tacıdır:
Hikmet ilen bilişiriz!
Şairler sofram başıdır:
Sohbet ilen halleşiriz!
Sevda padişah işidir:
Usul ilen sevişiriz!”

Gerçek bu. Otuz yıllık saltanalı hemen al sırtında, fetihler, savaşlar ile geçmiş.. Anadolu ve Rumeli’de Türk birliğini kurmakla dolmuş olan benzersiz hükümdar, etrafını dolduran bilginler ve şairlerle sohbet zamanı da bulmuş; İstanbul’u baştan uca imar da ettirmiş, medreseler de açmış; halta Avni mahlası (takma adı) ile bir de küçük Divan vücuda getirmiştir. Zaten şaşılacak şey: Osmanlı padişahları arasında, şâir veya musikişinas olmayan, hemen hemen yok gibidir.

Fatih’in kendisi şair, iki oğlu; Şehzade Cem ile Sultan Bayezid de şairdir. Fatih’in tasavvufta, hikmette mürşidi Akşemseddin de... Diğer bir hocası, Bursalı Veliyüddin oğlu Ahmet Paşa da şairdirler.

Fatih’in "Avni" mahlası ile bir divanı olduğunu söyledik Bu divanda vezne ve dile hâkim, ahenkle, anlamda usta bir şairdi gücünde görünen Sultan Mehmet, cihangirlik, fatihlik ve padişahlık şahsiyetim başarıyla gizleyebilmektedir.

Tam tersine, herhalde Divan şiiri havasına uyma meylinden, tasavvufa yatkınlığından ve alçak gönüllük şanından olsa gerek; kaygısız, rind, âşık, düşkün bir şair gibi konuşmaktadır. Yalnız birkaç beyit sunacağım:

"Bir güneş yüzlü melek gördüm ki âlem mâhıdır
Ol kara sümbülleri âşıkların ahidir.

Gamzesi öldürdüğüne, lebleri canlar verir
Var ise, ol ruh bahşın dini İsâ râhıdır.

Avniyâ kılma güman kim sana râm ola nigâr
Sen Sitanbul şâhısın, ol Galata'nın şâhıdır.

Bütünüyle âşıkane olan bu nükteli gazelde, Fâtih, şunları söylüyor:

Âlemi ay gibi aydınlatan, güneş yüzlü bir güzel gördüm. Onun sümbül gibi kara saçları, âşıklarının çektiği ah’ların dumanından meydana gelmiş... Gamzesi (yan bakışı) ile öldürdüğü âşıklarına dudağı ile can veren o güzelin, dini, eğer varsa, mutlaka Hıristiyandır... Ey Avni ( Fatih) o güzelin sana ram olacağını hiç ümit etme. Çünkü sen İstanbul’un padişahı isen, o da Galata’nın sultanıdır) Bir başka gazelinden aldığımız şu iki beyit ise, daha çok tasavvufa yatkındır. Cihangirliğine yakışan yüksek tevazu ile dünya saltanatı küçümsenmekte, Allah'a kul olmanın değeri ululanmaktadır:

" Benim sen şâh-ı mehruya kul olmak iledir fahrim
Geda-yı dilber olmak yey, cihanın padişahından

N'ola oldu ise Avni cihan sultanların hanı
Ki düştü üstüme saye, senin destin hümasından."

(Ben ancak, senin gibi nurdan (ay çehreli) bir ulu şah'a kul olmakla öğunürüm. Çünkü, senin gibi bir güzelin lütuf isteyicisi (dilencisi) olmak, cihan padişahlığından daha iyidir.. Avni (Sultan Mehmet) cihan sultanlarının hanı oldu ise ne var bunda! Olsa olsa, sen, Huma Kuşuna benzeyen elinin gölgesini üstüme düşürmüşsün de, başıma devlet kuşu ondan konmuş olabilir.

Bir cennet kuşu olan Huma’nın gölgesi, kimin başına düşse, o kişi hükümdar olurmuş. Bu son beyitte asıl Huma'nın Allah olduğunu belirterek, o efsaneye işaret ediyor.)
Fatih’in mürşidi ve İstanbul’un manevi fatihi bilinen Akşemseddin'in, elimizde fazlaca şiiri yoktur. Yalnız, onun da mürşidi olan Hacı Bayram-ı Veliye hasretli övgü mahiyetinde -halk tarzında- uzun bir şiirinin iki dörtlüğünü alıyorum.:

"Irak mıdır yollarınız
Taze midir gülleriniz
Hub söyler bülbülleriniz
Hacı Bayram, pirim sultan!
………
Sensin Allah'ın velisi
İki cihanın dolusu
Evliyaların ulusu .
Hacı Bayram, pirim sultan!"

Fatih’in diğer hocası Ahmet Paşa Divan şiirimizin, 15. asırda iki en büyüğünden birisdir. 53 günlük büyük kuşatmada bulunmuş ve İstanbul'a Topkapı'dan, Fatih'in ancak bir at başı arkasından girmiş olmasına rağmen, ne yazık ki, İstanbul fethi gibi tarihin en büyük bir hadisesini anlatan tek bir mısraı yoktur. Bunun sebebi de Divan şiiri yolunda, kaidelere sıkı sıkıya bağlı olmak mecburluğunu duyması olabilir.
Ahmet Paşa’nın gazelinden bir beyit:

İsterim hüsnün gibi çevrine pâyân olmasın
Tek seni sevmek cihan halkına âsân olmasın.”
(İsterim, güzelliğin gibi cefana da bitip tükenmek olmasın.. Tek, seni sevmek, bu cihanda yaşayanlara kolay olmasın.)

Sultan Mehmet’in iki oğlu, Sultan II. Bayezid ile Şehzade Cem de, çok usta şairlerdir. Fatih’in bu iki oğlu arasındaki talihsiz kavgalar, Cem’in Hıristiyanlar elindeki esirlik macerası ve bu münasebetle, kardeşi Sultan Bayezid’e yazdığı sitem şiirleri belki başka bir sohbetimize konu olacaktır. Burada sadece, Fatih’in en yakını olan bu iki şairden birkaç beyit sunacağım:

Sultan Bayezit'ten: (1447-1512)

"Hudâyâ, Huda’lık sana yaraşır
Nitekim gedalık bana yaraşır.

Çü sensin penahı cihan halkının
Kamudan sana iltica yaraşır.

Şeh oldur ki kulluğun ide sana
Kulun olmayan şah, geda yaraşır."

(Ey Tanrım, Allahlık ancak sana yaraşır, nitekim, ¿enin karşında yalvarmak (dilencilik) da bana yaraşır.. Çünkü sen, bu cihan halkının sığınağısın, herkesin sana sığınması yaraşır. Padişah odur ki, senin kulluğunu yerine getirsin. Kulun olmayan şah, ancak dilenci olmaya layıktır.)

Şehzade Cem'den: (1459-1494)
"Câm-ı cem nuşeyle ey Cem, bu Frengistan’dır
Her kulun başına yazılan gelir, devrandır.

Hükmedenler bu cihan mülküne şark u garb'da
Ger Süleyman, ger Skender cümlesi mihmandır.

Ver salatı Mustafa’ya, ta ki Hak azad ede
Şol yiğitler kim Frenk’te bend ile zindandır.”

Şehzade Cem, bu şiiri, Fransa’da Nis şehri yakınında, Sassenage şatosunda mahpus hayatı sürerken üzüntü ve kahırla yazmış olabilir. Şiirin diğer bölümlerinde kardeşi Bayezit’e sitemler vardır. Ben sadece hikmet söyleyen üç beyti aldım:

(Ey Cem, burası nasıl olsa Frengistan’dır... Onun için durma Cem'in kadehini (içkiyi) nuş et.. Her kulun başına ne yazıldı ise o gelir, devrandır bu. (Kahırlanma).. Bu dünya mülküne Doğu ve Batı’da hükmedenler, isler Hz. Süleyman olsun ister Büyük İskender, hepsi de nihayet misafirdirler.. Sen (Ey Cem) Muhammed Mustafa’nın, namazlı, dualı yolunu tut ki, Allah, Frengistan zindanında zincire vurulmuş yiğitleri azad eylesin...)

 

AHMET KABAKLI, Tercüman, 30 Mayıs 1976

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi