Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

NEDİM –ESDİKÇE BAD-I SUBH PERİŞANSIN EY GÖNÜL 

GAZEL
1. Esdikçe bâd-ı subh perîşânsın ey gönül   ân: z.kafiye  
    Benzer esîr-i turra-i cânânsın ey gönü      -sın ey gönül: redif


2. Gül mevsiminde tevbe-i meyden benim gibi  
    Zannım budur ki sen de peşîmânsın ey gönül


3. Eşkimde böyle şu’le nedendir meğerki sen
    Çün sûz u tâb giryede pinhânsın ey gönül


4. Ben sana bâde içme güzel sevme mi dedim
    Benden niçün bu gûne girîzânsın ey gönül


5. Bigânedir mu’âmeleniz akl u hûş ile
    Gûyâ derûn-ı sînede mihmânsın ey gönül


6. Ayîne oldu bir nigeh-i hayretinle âb
    Bi’llâh ne saht âteş-i sûzânsın ey gönül


7. Hac yollarında meş’ale-i kârbân gibi
   Erbâb-ı ‘aşk içinde nümâyânsın ey gönül


8. Peymâne-i mahabbeti sundun Nedîme çün
    Lutf eyle câmı bâri biraz kansın ey gönül


Vezni: Mef’ûlü Fâilâtü Mefâilü Fâilün


Günümüz Türkçesi
1. Ey gönül! Sabah rüzgârı estikçe perişan oluyorsun; öyle görünüyor ki sevgilinin perçeminin esirisin.
2. Gül mevsiminde şaraba tövbe etmekten, zannediyorum ki, benim gibi sen de pişmansın.
3. Gözyaşımda böyle alev parıltısı nedendir? Yoksa sen hararet ve ışık gibi, ağıdıma, gözyaşlarıma mı gizlendin?
4. Ben sana şarap içme, güzel sevme mi dedim? Benden niçin böyle kaçıyorsun?
5. (Bana karşı) davranışın mâkul ve mantikî değil: Gûya göğsümün içinde bir misafirsin ha?..
6. Ayna, senin bir hayret ve hayranlık bakışınla eriyip su oldu; Aman Allah’ım sen ne sert ve yakıcı bir ateşmişsin!
7. Hac yollarındaki bir kervan meşalesi (nasıl uzaktan bile görünürse), sen de âşıkların içinde öyle görünüyorsun.
8. Sen feyiz yuvası ve hüner güneşinin doğuş ufkunun; şevk baharı sabahının yakanısın; o sabah, senden doğmaktadır.
9. Mademki Nedîm'e aşk kadehini sundun, lûtfen de o kadehi alma, biraz kansın.

İzahlar
1.Bâd-i subh : (f. is.t.) Sabah rüzgârı. Subh kelimesini vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak surette okumak lâzımdır.
Turra-i cânân : (f. is. t.) Sevgilinin perçemi.
Esîrsi turra-i cânân : (Zincirleme f. is. t.) Sevgilinin perçeminin esiri.
Bu beytiyle şair, sevgilisinin perçemlerine kendi gönlümü bağlı olduğunu anlatmak için gönlüne hitaben: "Sabah rüzgarı estikçe perişan oluyorsun." diyor; çünkü o sabah rüzgârı, şair sevgilisinin kâkülünün kokusunu getirmektedir.

2. Tevbe-i mey : (f. is. t.) Şarap tövbesi, şarap içmemek için edilen tövbe.
Bahar gelince, insanın neşe ve coşkunluk duymasının tabii olduğunu, gülün de renk ve şekil itibariyle kadehi ve onun içindeki şarabı hatırlattığını ve bu yüzden insanı şarap içmeğe teşvik ettiğini düşünmek icap eder.

3. Sûz ü tâb-i girye : (f. is. t.) Ağlamanın ateşi ve harareti.
Ağlarken gözyaşlarının pırıl pırıl dökülmesi ve sıcaklıgı, şairin gönlünün yanmasından ve gözyaşlarının da oradan kopup gelmesinden dolayıdır.

4. Kaçan manasına gelen Farsça kelimenin aslı gürîzân ise de bizde daima girîzân suretinde kullanılmıştır.

5. Derûn-i sine : (f. is. t.) Göğsün içi.

6. Nigeh-i hayret : (f. is. t.) Hayret bakışı.
Bu beyitte billâh kelimesinin lâh hecesi zifaflıdır; “a”nın üzerindeki işaret yanızca “l”yi ince okutmak vazifesini görmektedir.
Saht kelimesini ise vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak tarzda okumak lâzımdır.
Âteş-i sûzân : (f. s. t.) Yakıcı ateş.

7. Meş'ale-i kârbân : (f. is. t Kervan meşalesi.
Kârbân kelimesinin kâr hecesini, vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak surette uzatarak okumak lâzımdır.
Erbâb-ı aşk: (f. is. t) Aşk sahipleri; âşıklar.
Bu güzel beyitte, şair, muvaffakiyetli bir imajla aşkın değerini ve kutsiliğini anlatıyor. Nedîm, aşkın zevk ve şevkiyle gönülleri dolmuş olanları, Allah’ın emirlerinden birini yerine getirmek için yola düşmüş bir kafileye benzetiyor. Issız, karanlık çölleri aşan o kervanın yolunu nasıl en önde yanan bir meşale aydınlatırsa, âşıklar kafilesinin başında da şairin aşk ateşiyle olan gönlü parlamaktadır.

8. Mihr-i hüner : (f. is. t.) Hüner güneşi.
Bahâr-i şevk : (f. is t.) Neşe ve arzu baharı.
Subh-i bahâr-i şevk : (Zincirleme f. is. t.)Neşe baharının sabahı
Bu beyitte nesirle ifade edilirken girîban kelimesinin karşılığı doğrudan doğruya, o cümle içine konamamıştır. Beyti şöyle anlamalıdır: şair gönlüne; "Sen şevk baharının sabahının yakasısın.” Çünkü sabahın aydınlanan ufku gibi parlak olan bir güzelin göğsü nasıl yakadan görünürse, şevk baharının sabahı da şairin gönlünde tecelli ediyor ve bu sebeptendir ki, gönül, şevk baharının sabahına yaka oluyor.

9. Peymâne-i muhabbet : (f. is. t.) Aşk kadehi.

İZAHLI DİVAN ŞİİR ANT - N.H.ONAN

SON EKLENENLER

Üye Girişi