Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

ÇOK BİLEN ÇOK YANILIRçok bilen çok yanılır ile ilgili görsel sonucu

Oyunun özeti

Maraş hâkimi Azmi Efendi, kurnaz, düzenbaz, kıskanç adamın biridir. Kaymakam Edip Efendi’yi kıskanmaktadır. Halep valisinin oğlu İhsan Bey’in, kaymakamın kızı Lütfiye Hanımı istemesi üzerine bu evliliği bozmaya kalkışır. Alacağı kızı görmek için Maraş’a gelen İhsan Bey’in valinin oğlu olduğunu bilmediği için, onu türlü hilelerle Lütfiye Hanımla evlendirir. Lütfiye, evlendiği gencin istediği kimse olduğunu öğrenince sevinir; fakat hâkimin tuzağını anlamıştır. Hâkim Azmi Efendi’nin dairesine gider. Kendini kahveci Hasan’ın kızı Kokmuş Ayşe olarak tanıtır. Azmi Efendi, bu dünya güzeli kızı karşısında görünce, karısını boşayıp bu kızla evlenmek ister. Kızla nikâhlanır. Düğün günü gelir çatar; duvağı açtığında kahvecinin kızı gerçek Kokmuş Ayşe’yi görünce şaşırır kalır. Lütfiye Hanım intikamını hâkimden çok acı bir biçimde alır.

Oyundan bir bölüm

Kadın: — Tamam! İşte ben kahveci Hasan’ın kızıyım.

Azmi Efendi: — Nasıl kahveci Hasan?

Kadın: — Canım efendim! Çeşme sokağındaki hani meşhur Tiryaki Hasan...

Azmi Efendi: — Ha! Ey, bildim. Tiryaki Hasan... Sonra?

Kadın: — Cariyenizin adı Ayşe’dir. Babam olacak herif cariyenizi “Sümüklü Ayşe, sümüklü kız” diye çağırır. Ev içindeki-ne de kanmaz da meselâ kahvede bir sırası gelse "Bizim sümüklü kız, bizim sümüklü Ayşe”; hep böyle dermiş... Allah için olsun hâkim efendi (başını kaldırıp) bakın şu benim burnumda bir şey var mı?

Azmi Efendi: — Vallahi iftira! Alimallah yalan! Haltetmiş! O tiryaki herif ne bilir? Elmasın kadrini kuyumcu bilir. Haltetmiş... Haltetmiş... Sen aldırma öyle şeye.

Kadın: — Ah hangi birini söyliyeyim? İşte bu bunak herif dünyada ne kadar ayıp, kusur varsa hepsini benim hakkımda söylemiş: Dermiş ki: “Bu kız da başıma belâ oldu. Sümüklü kız, mundar kız, kör kız, sağır kız, topal kız, kambur kız...” dermiş, bütün de âleme yaymış. Herkes beni öyle biliyormuş.

Azmi Efendi (Dizi üzerine kalkarak): — Hepsi yalan! Cümlesi bühtan (iftira)! Kim söylemişse haltetmiş...

Kadın: — Bana kör diyorlarmış... Körlük neremde benim? Hamdolsun, işte sizi hâlâ yüreğinizi bile görüp seyrediyorum. Sağır diyorlarmış... Deminden beri ne dedin izse işitmedim mi?

Azmi Efendi: — Canım! Yalan... Elâlem der öyle şeyler... Aldırma sen.

Kadın: — Şimdi efendim! Bana söyledikleri şeylerin birinin aslı var mı? Varsa söyleyin... Gücenmem.

Azmi Efendi: — Estağfurullah!... Asla ve kat’a!... İstersen sana bir ilâm çıkartayım ki bu dedikleri şeylerin sende birisi olmadıktan başka dünyanın en güzelisin diye. Halt etmiş söyleyen!

Kadın: — Pek âlâ! Lâkin ne çare ki elâlem beni fena bellemiş, uğursuz mendeburun birisi zannediyorlar... Hâlbuki ben yetiştim. (Yalandan ağlayarak) Evlerde kaldım. Kimseler beni istemiyor, kimseler görücü gelmiyor. Gelecek olsalar babam o saat karşılayıp türlü türlü hilelerle gelenleri geri yolluyor. Bana yazık değil mi? Benim gençliğime yazık değil mi? Benim ömrüm kümes kadar karanlık evlerde mi geçsin?

Azmi Efendi (kendi kendine): — Koca istiyor besbelli!... Hakkı da var ya!... Hem genç, hem güzel... (Kadına hitaben) Kızım! Sen merak etme... Ne münasebet? Sende bu güzellik varken evlerde kalmazsın, âlem sana bayılır. Ah ben bile bayılacağım... Bitsen ne kadar güzelsin... Dünya güzelisin.

 (Recaizâde Mahmut Ekrem)

 

Recaizâde Mahmut Ekrem, birkaç tiyatro denemesi yapmış olmasına rağmen tiyatroda üst düzeyde bir başarı yakalayamamıştır. Yukarıdaki metin, Recaizâde Mahmut Ekrem’in konusunu Binbir Gündüz Hikâyeleri’nden alan Çok Bilen Çok Yanılır adlı töre komedisinden alınmıştır.

Hem konusu hem de töre komedisi olmasıyla bu eser daha çok Doğulu özellikler taşır. Bu yönleriyle Çok Bilen Çok Yanılır, batılı anlamda bir tiyatro sayılmamaktadır.

Karakterleri, olay kurgusu ve olayın sonucunda ortaya çıkan komik durum bakımından geleneksel Türk tiyatrosundan izler taşır Çok Bilen Çok Yanılır. Şöyle de diyebiliriz: Renkleri yerli bir oyun.

Eserde, kendisine kötülük yapmak isteyen ve birtakım olayları kurgulasa da düşündüğü kötülüğü yapamayan bir şehir hâkiminden, kurnaz bir kadının intikam alması işlenir. “Kadının fendi, erkeği yendi.” cümlesiyle özetlenebilir eserin teması. Eserde ortaya çıkan komik durumun, gerek izleyiciye gerekse de okura verdiği bir mesaj vardır: Kötülük eken kötülük biçer. Bu yönüyle eser, eğitici özelliklere sahiptir.

Düz olay örgüsünün kullanıldığı eserde işlenen olayın gerçeklikle ilişkisi söz konusudur. Olayın geçtiği yer (mekân) bir kamu kurumudur. Azmi Efendi tiplemesiyle ortaya konan insan tipinin toplumdan soyut bir kişi olduğunu söylemek zordur. Akıllı ve mantıklı hareket etmek yerine, duygularının (nefsinin) ardından giden, ayrıca başkaları hakkında kötü düşünüp bunun için bazı çalışmalar yapan kişinin başına neler geleceği ortaya konuyor Çok Bilen Çok Yanılır’da. Bu yönüyle eserdeki olayın gerçek yaşamla ilgisi vardır ve burada anlatılan olaylar toplumda karşılaşılabilecek olaylardır.

Bununla birlikte gerek oyundaki çalışma mekânı gerekse kadının toplum içinde giydiği kıyafet yönüyle eserde geçen olayların bugünün toplumunda birebir geçebileceğini söyleyemeyiz.

Azmi Efendi’den intikam almak isteyen Lütfiye, kendisi yerine Kokar Ayşe ile Azmi Efendi’nin evlenmesini sağlar. Günümüzde artık bu şekilde bir erkeğin kadını görmeden evlilik yaptığı görülmemektedir. Dolayısıyla eserdeki olayların geçtiği zamanla, yaşanılan zaman aynı değildir. Metindeki olayın günümüzde de geçmesi söz konusu değildir.

Eserdeki kişilerin işlevine gelince Azmi Efendi, kıskanç, kurnaz ve düzenbaz birisidir. Kıskandığı kaymakamın kızına kötülük yapmak ister, ama olayların sonunda kötülüğünün karşılığını bulur. Yazar Azmi Efendi’yle iyi-kötü çatışmasında kötü rolünü biçmiştir. Kaymakamın kızı Lütfiye ise iyi rolündedir. Lütfiye, Azmi Efendi’nin kendisine yapmayı düşündüğü kötülüğü öğrenince ustaca bir hareketle Azmi Efendi’den intikamını alır. Bu yönüyle Lütfiye mazlum ve uyanık, bilgili bir tip olarak çıkar seyircinin karşısına.

ZAMBAK YAYINLARI

SON EKLENENLER

Üye Girişi