YAĞMUR
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Olur dembedem nevha-ger, nağme-saz
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler...
Sokaklarda seylabeler ağlaşır,
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;
Bulutlar karardıkça zerrata bir
Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir;
Bürür bir soğuk, gölge etrafı hep,
Nümayan olur gündüzün nısf-ı şeb.
Söner şimdi manzur olurken demin
Heyulası karşımda bir âlemin
(Tevfik Fikret-Rübab-ı Şikeste)
Günümüz Türkçesiyle
Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar
Kafeslerde, camlarda titreşerek
Durmadan türkü söyler, ağıt yakar
Kafeslerde, camlarda titreşerek
Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar...
Sokaklarda seller ağlaşır
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;
Bulutlar karardıkça zerrelere bir
Ağır, ölgün dalgalanma gelir;
Bir soğuk gölge çevreyi bürür,
Gündüzden gece yarısı görünür.
Söner şimdi, görünürken demin
Maddesi karşımda bir âlemin
Servet-i Fünûn edebiyatında resim altına şiir yazma modası ortaya çıkmıştır. Tevfik Fikret de bu modaya uyarak yukarıdaki şiiri yazmıştır. Şair bu şiirde göze hitap eden doğa betimlemelerine yer vermiştir.
Bu metin, bir tabiat şiiri niteliği taşımaktadır. Tevfik Fikret bu şiirinde yağmurun yağışını tasvir etmektedir.
Şair, bu şiirde biçim güzelliğine önem vermiştir. Yağmur şiirinde sağlam bir vezin ve kafiye örgüsü vardır. Bu şiir aynı zamanda, Servet-i Fünûncuların konuya göre vezin seçme anlayışlarının da güzel bir örneğidir. Aruzun “feûlün feûlün feûlün fe’ûl” kalıbıyla yazılan bu şiirde yağmurun yağış ritmi ile dizelerin vezni arasında sıkı bir ilişki vardır. Tevfik Fikret, böylece eski şiir anlayışında egemen olan aruz kalıplarını da kırmıştır.
“Küçük, mut / tarid, muh / teriz dar / beler
Kafesler / de, camlar / da pür ih / tizaz
Olur dem / bedem nev / ha-ger, nağ / me-saz
Kafesler / de, camlar / da pür ih / tizaz
Küçük, mut / tarid, muh / teriz dar / beler...”
Yukarıdaki dizelerde şair, yağmurun yağışını, yağmur damlalarının camlara vurmasıyla çıkardığı ritmik sesleri vermeyi amaçlamıştır. Yağmur damlalarının camlarda ve kafeslerde çıkardığı sesleri okurlara hissettirmeye çalışmıştır. Bununla birlikte çevredeki değişiklikleri, görünüşleri, bunların kendi ruhunda oluşturduğu hisleri, hatıraları ve çağrışımları anlatmıştır. Böylece kelimelerle resim çizmeye çalışmıştır. Şiirde karamsar bir ruh hâli de kendini hissettirmektedir.
Bütün bunlar bize bu şiirin parnasizm akımının özelliklerini yansıttığını göstermektedir.
Parnasizm olabildiği kadar histen uzaklık, duygusuzluk, akılcılık, objektiflik, kuralcılık iddiasındadır. Bu nedenle parnasyen şairler bu yaklaşıma elverişli olan tabiat unsurlarını tasvire ve fikir temeline dayalı konulara yönelmişlerdir. Yağmur şiiri de bunun bir örneğidir. Parnasyenler şiirde şekil mükemmelliğine, açıklığa, dış ahenge, vezin ve kafiyeye büyük önem verirler.
“Sanat, sanat içindir.” anlayışını benimseyen ve aşırı derecede maddeci olan parnasçı sanatçılar ressam ve heykeltıraşın renk, çizgi ve şekillerle yaptığını, kelimelerle şiirde yapmaya çalışırlar. Fikrî ve felsefî temelini pozitivizmden alan parnasizm, her şeyi madde ile sınırlandırır. Karamsar bir dünya görüşüne sahiptir. Yağmur şiirinde bu niteliklerin hepsini görmekteyiz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
- << Önceki
- Sonraki