NEFİ - GAMZEN NE DEM Kİ TİĞ ÇEKÜP HUN-FEŞAN OLUR
KASİDE
(Vezir Murat Paşa'ya)
Gamzen ne dem ki Tîg çeküp hun-feşan olur
Uşşak-ı dil figâra ecel mîhrbân olur
Çeşmin o Kahramûn-ı gazabnâktir senin
Kim hışmı zail olsa dahî bî-amân olur
Gamzen suale başlasa uşşaka her müjen
Gûyâ lisân-ı hâl ile bir tercemân olur
Bu nâz ü bü nigâh-ı tegafül ki sende var
Hızr olsa âşıkın sebeb-i terk-i cân olur
Gâhî ki halka halka durur piç ü tâb ile
Tuğra-yı hükm-i pâdişeh-i hüsn ü ân olur
Gâhî kî desle deste yatur yerde gûyiyâ
Çârûb-i âstân-ı memâlik-sitân olur
…
Ol sâfder-i yegâne ki tâb'ı mehabeti
Cevşen-güdâz-ı Tehmeten ü Kahraman olur
Diller doyar mı görmeye cenk içre nîzesin
Ol dem ki hûn-i düşmen ucundan revân olur
Düştükçe hâke gûy-sıfat kelle-i adû
Pây-ı semendi tut ki ana savlecân olur.
Saflar düzüp hücum edicek hayl-i düşmene
Dehşetle âsmân fi zemin pür-figân olur
Sarsıldıgınca zelzele-i hamleden zemin
Âşûb-ı rüste-hiz U kıyamet iyân olur
Oklar sihâm-ı kavs-i kazadan nişân verir
Peykân-ı tir ise ecel-i nâgehân olur
Evc-i hevâda sîl-i çekâçâk-ı tiğden
Âvâz-ı ra'd ü saika reh-güm-künân olur
Gâhî miyân-ı safla durur kendi tîğ-veş
Gâhî miyân-şikâf-ı sâf-ı düşmenân olur
…
Hakkaa benim o nâdire-perver ki her sözüm
Bir tuhfe gibi elden ele armağan olur
Tuttu cihanı debdebe-i kûs-i şöhretim
İşitmez anı gûşu hasudun girin olur
Anda liyâkat olsa ki ben lâf urup desem
Gelsün benimle var ise bir imtihan olur
…
Nef'î duâyâ başla ko da'vâyı (da'vîyi) kim duâ
Nazm âhirinde âdet-i nazm-âverân olur
…
Dönsün felekte sâgar-ı ikbâli gün gibi
Tâ anadek kl âhir-i bezm-i cihan olur
Mefûlü fâilâtü mefâîlü fâilün
Metin İncelemesi:
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi: Kaside.
Nazım birimi: Beyit.
Ölçüsü: Aruz.
Mef û lü / fâ i lâ tü / me fâ î lü / fâ i lün
Türü: Epik (hamasi) şiir.
Konusu: Dönemin ileri gelenlerinden Vezir Murat Paşa'ya yapılan övgüler anlatılıyor.
Temi: övgü.
Kafiye şeması: aa/ba/ca/da/ea...
Dizelerin sonlarında yinelenen "olur" sözcükleri rediftir. Bunlardan önce gelen sözcüklerde ortak kafiye sesi "ân" olup tam kafiyedir.
Dil özellikleri:
a) Süslü, ağdalı, ağır, anlaşılması çok zor bir dil kullanılmıştır.
b) Yabancı söz ve tamlamalara gereğinden çok yer vermiştir.
c) "Ü", "ve" bağlacı anlamında kullanılmıştır.
d) Kimi fiiller Türkçedir: Olur, durur, başlar, yatur (yatar), doyar, görmeğe.
e) Kimi sözcükler günümüz kültür dilinde değişmiştir: Yatur (yatar), ol (o), edilecek (ederek), anı (onu), gelsün (gelsin), çeküp (çekip).
f) "Urup" (söylemek), ko (bırak) sözcükleri o dönemin konuşma özelliğini gösteren sözlerdir. ,
Söz Sanatları:
Kasidede kirpikler ok'a, sevgilinin saçı süpürgeye, okun ucu ecele, şöhret davulun sesine, düşman kalesi topa, talih ve ikbal kadehe, tuğra saç kıvrımına benzetilerek teşbih (benzetine) sanatı yapılıyor. "Kahraman" sözcüğü, yiğit, cesur anlamlarında kullanılarak "tevriye" sanatı yapılmış oluyor.
Sekizinci beyitte "doymak" sözcüğü de dayanmak, katlanmak anlamlarında tevriyeli kullanılıyor.
On ikinci beyitte ise "ok, siham, kavs, nişan, peykân" sözcükleri anlamca ilgili kullanılarak "tenasüp" sanatı yapılmış oluyor. İlk beyitteki oklara karşılık ikinci beyitte "peykân-ı tir"; "sihâm, kavs, nişan, peykân," sözcükleri anlamca ilgili kullanılarak "tenasüp" sanatı yapılmış oluyor. İlk beyitteki oklara karşılık ikinci beyitte "peykân-ı tîr"; "sihâm-ı kazâ"ya karşılık "ecel-i nâ-gehân" anılarak "leff ü neşir" sanatı yapılmış oluyor. Onüçüncü beyitte "reh, güm, künân ile yıldırımın" yolunu şaşırdığı belirtilerek "mübalağa" (abartma) sanatına yer veriliyor.
İçerik Yönünden:
a) Nesib:
Yan bakışın kılıç çekerek kan saçar olur,
Gönlü yaralı âşıklara bile ecel güler yüzlü olur.
Senin bakışın o öfkeli kahramandır ki,
Öfkesi geçse bile acımasız olur.
Yan bakışın âşıklara soru sormaya başlasa,
Her kirpiğin durumu anlatırcasına bir tercüman olur.
Sende var olan bu naz ve anlamazdan gelen bakış,
Aşığın Hızır da olsa, canını verme nedeni olur.
Saçların, bazan kıvrılarak büklüm büklüm olunca,
Güzellik padişahının fermanının tuğrası olur.
b) Girizgâh:
Yerde tutam tutam yatan kimi saçların da,
Sanki ülkeler fetheden (vezirin) eşiğinde süpürge olur.
c) Medhiye:
Düşman hatlarını yaran o eşsiz yiğidin yücelik ateşi,
Kahraman ve Tehmeten'in zırhlarını bile eritir.
Savaş sırasında, düşmanın kanı ucundan aktığı sırada,
Onun mızrağını seyretmeğe gönüller doymaz.
Düşmanın kelleleri toprağa top gibi düştükçe,
Sanki atının ayağı ona cirit oyunu sopası olur.
Askerleri sıra sıra dizilip düşmana saldırınca,
Yer ve gökler dehşet çığlıklarıyla dolar.
Saldırının zelzelesinden yer sarsılmaya başlayınca,
Ortalığı kıyamet ve mahşer kargaşası kaplar.
Oklar, Tanrısal kaza yayının oklarına benzer,
Okların ucu ise ansızın gelen ecel olur.
Kılıç seslerinin gürültüsünden göklerde.
Gök gürültüsü ve yıldırım yolunu kaybeder.
Bazan kendisi ordusunun ortasında kılıç gibi durur,
Bazan da düşman saflarını ortasından yarıp parçalar.
d) Fahriye:
Doğrusu ben, en güzel söz söyleyen biriyim.
Benim her sözüm (şiirim) en değerli armağan olarak elden ele dolaşır.
Şöhret davulunun görkemli sesi dünyayı sardı.
Fakat beni çekemeyenlerin kulağı sağırdır, onu işitmez olur.
Çekemeyenlerde biraz yetenek olsa, ben de söz atıp:
Varsa gelsin, benimle yarışsın desem, iyi bir sınav olur.
e) Tâc:
Nef'i artık iddiayı bırak, duaya başla.
Şiirin sonunda dua etmek, şairler arasında adet olmuştur.
f) Dua:
Onun talih kadehi, dünya meclisi son buluncaya kadar,
Gökyüzünde güneş gibi dönsün dursun.
Araştırmalar:
a) Şiirin nesib (teşbih) bölümünde güzelin şu nitelikleri anlatılıyor: Yan bakışları süzgündür. O, bakışlarıyla aman vermez birisidir. Âşıkların içinde bulunduğu durumu anlamazlıktan gelmekte, fazlaca naz etmektedir. Bukleli olan kıvrım kıvrım saçları, padişahın tuğrasına benzemektedir.
Güzel, bu nitelikleriyle âşıklarına karşı olan davranışlarında anlayışsız, hoşgörünüz ve acımasızdır. O, âşıklarına eziyet eden birisidir. Bu yüzden âşıklar, ölümü göze alacak bir duruma düşmektedirler.
b) Şiirde geçen "gamze'nin tiğ çekmesi" sözü, güzelin yan bakışlarıyla aşığının gönlünü yaralaması anlamında kullanılıyor. "Güzelin suale başlaması" sözü ise, âşıkları zor duruma sokan bir sınavdan geçirme anlamındadır. "Müjenin terceman olması" sözü de âşıkların gönüllerini ok gibi delip yaralaması anlamına geliyor.
c) Girizgâh beytinde, şairin, nesib boyunca övdüğü güzele ait saçları, Murat Paşa'nın eşiğinde süpürge yapması övgüsünde içtenlik yoktur. Şair, Murat Paşa ile övdüğü güzel arasında bir ilişki olup olamayacağını hiç düşünmemiş, sadece Murat Paşa'yı övebilmek için, güzelin saçlarını bir araç olarak kullanmıştır, övgüsü, abartmalı olup içtenliksizdir.
d) Murat Paşa'nın övüldüğü beyitlerle savaş tasviri yapılan beyitlerde gerçekçi bir övgü ve tasvir görülmüyor. Çünkü beyitlerde Murat Paşa'nın yaptığı işler, tarihsel olaylar anlatılmıyor, abartmalı savaş tasvirleri yapılıyor; Murat Paşa'nın bu savaş alanlarında neler yaptığı belirtilmeye çalışılıyor. Ayrıca Murat Paşa'nın mitoloji kahramanı olan Kahraman ve Tehmeten ile karşılaştırılması, gerçekçi ve inandırıcı olmaktan uzak kalıyor. Savaş tasvirleri de gerçek görüntüleri yansıtmıyor. Bu nedenlerle anlatım gerçekçi sayılmaz.
e) Nef'i, şiirin fahriye bölümünde yer alan 15-18. beyitlerde kendi şiirlerini övmektedir. Şair, bu beyitlerde sırasıyla kendisini en güzel söz söyleyen (şiir yazan) şair olarak övüyor. Çekemeyenlerin kendisini anlamazlıktan ve duymazlıktan geleceğini söylüyor. Şiiri yazmakta usta olduğunu söyleyerek bu alanda herkesle yarışmaya hazır olduğunu belirtiyor.
N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990