Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

KÖROĞLU ŞİİRİ İNCELEMESİ

Benden selâm olsun Bolu Beyine

Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır

Ok gıcırtısından kalkan sesinden

Dağlar seda verip seslenmelidir.

 

Yürün aslanlarım savaş edelim

Buna kavga derler bey ne paşa ne

Haykırıp haykırıp kelle keselim

Seyreyleyin el'ayağı şaşana

 

Yürün beyler cenge harbi çalınır

Eyi kötü bu meydanda bilinir

Kılıç değer adam iki bölünür

Nusret bizim, beyler neci, paşa ne

 

Gürzün kösteğini kola takmalı

Arap atı sağa sola yıkmalı

Kargılar mızraklar birden kalkmalı

Fırsat vermen Arap atlar kaşana

 

Köroğlu der durman edek çengimiz

Bunda belli olsun yiğit hangimiz

Üç saat sürmeli bunda bengimiz

Tarih yazın şu dağlara nişane

 

Metin İncelemesi:

Biçim Yönünden:

Biçimi : Nazım.

Nazım biçimi : Koşma.

Nazım birimi : Kıta.

ölçüsü : 6 + 5 = 11'li ve 4 + 4+ 3 = 11'li hece.

Türü: Koçaklama.

Konusu: Savaşta yiğitlerin nasıl inançla ve kor­kusuzca vuruşacağı anlatılıyor.

Temi: Yiğitlik.

Kafiye şeması: abab/cccb/dddb/eeeb.

Kafiyeli olan, "ed-elim/kes-elim" sözcüklerindeki "-elim" ekleri rediftir. Geriye kalan fiil köklerin­de kafiye yoktur. "Çal-ınır/bil-inir/böl-ünür" sözcük-lerindeki   "-ınır/-inir/-ünür"  ekleri  rediftir.  Geriye kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "L" olup yarım kafiyedir.

Dil Özellikleri:

a) Dil sade, anlatım yalındır.

b)Halk diline yerleşmiş yabancı kökenli söz­cüklere yer verilmiştir: Cenk, harbi, gürz, mızrak, Nusret, heng, nişane, fırsat.

c) Bazı sözcükler konuşma dilindeki özellikleriy­le kullanılmıştır: Yürün (yürün), vermen (vermeyin), durman (durmayın), edek (edelim), el'ayağı (eli aya­ğı). Sözcüklerin bu biçimde kullanılmasının bir nedeni de hece ölçüsüne uygunluğu sağlamak içindir.

d)Kimi sözcükler yöresel deyiş özelliklerini ta­şımaktadır: Edek (edelim), eyi (iyi), bunda (burada).

Deyimler-Söz Grupları:

Tarih yazmak: Unutulmayacak bir savaş yap­mak; iz bırakmak.

Harbi çalmak: Savaş davulu çalmak,  savaşın başlayacağını davul çalarak haber vermek.

Aslı har­be: Bir tür kısa mızrak, süngü. Bu anlamında, savaş­ta düşmana mızrak (süngü) ile saldırılır demek de oluyor.

Haykıra haykıra kelle kesmek: Savaş naralarıyla düşmanların başlarını kesmek.

El’ayağı şaşmak: Eli ayağına dolaşmak, savaş alanından korkuyla kaçmak.

Beyler neci, paşa ne: Beyler, paşalar da kim­miş, neymiş, bize ne karışır?

Söz Sanatları:

İlk dörtlükte, "yürün aslanlarım" sözünde, yiğit­ler aslana benzetilerek istiare sanatı yapılıyor. Ben­zetilen (yiğitler) söylenmiyor. Benzetme, kendisine benzetilen aslan ile yapılıyor. Açık istiare.

İçerik Yönünden:

Araştırmalar:

1. Köroğlu'nun kendine güvenini ve meydan okuyu­şunu en güzel belirttiği dizeler şunlardır:

"Buna kavga derler, bey ne, paşa ne?"

"Nusret bizim, beyler neci, paşa ne?"

"Bunda belli olsun, yiğit hangimiz."

2. Şiirin üçüncü dörtlüğünde savaşın yapıldığı alan ile savaşan insanlar tasvir ediliyor.

3. Ozan, "Tarih yazın şu dağlara nişane" sözcüğüyle yiğitlerini kavgaya isteklendirmek amacını güdüyor. Sözle savaşan insanların, gösterdikleri yiğitlikleriyle tarihe geçeceğini belirtiyor. Bu nedenle tümceyi, ta­rihe geçecek nitelikte bir savaşın yapılması anlamın­da kullanıyor.

4. Bu manzumeye nazım şekli bakımından koşma, konu bakımından koçaklama adları verilebilir. "Eli ayağı " sözcüğü, hece ölçüsüne uygunluğu sağlamak için "el'ayağı" biçiminde kullanılmıştır. Sözcükteki "-İ" hecesi düşülerek hece ölçüsüne uygunluk sağlamıştır. Düşen hece, kesme işaretiyle gösterilmiştir.

N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi