Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

KAYGUSUZ ABDAL - DEDİKLERİ 

Bu ben miyim ya mihman mı bilinmez

Hakikat âlemi yeksan oluptur.

Bu Adem dedikleri

El ayakla baş değil

Âdem mânaya derler

Suret ile kaş değil

 

Gerçi et ü deridir

Cümlenin serveridir

Hakk'ın kudret sırrıdır

Gayre bakmak hoş değil

 

Âdem mâna-yı mutlak

Âdemdedir nutk-ı Hak

Âdemden gafil olma

Nefsi de serkeş değil

 

Kendi özünü bilen

Maksûdun bulan kişi

Hakk'ı bilen doğrudur

Yalancı kallaş değil

 

Bu Kaygusuz Abdal'a

Âşık demen dünyada

Nakş u sûret gözetir

Maksûdu nakkaş değil

 

Metin İncelemesi

Biçim Yönünden:

Biçimi: Nazım.

Nazım biçimi: Nefes.

Nazım birimi: Kıta.

Ölçüsü: 4+3 = 7'li hece.

Türü: Didaktik şiir.

Konusu: İnsanın maddi varlığından çok daha fazla ruhsal yaşamının önemli olduğu anlatılmakta, insanın ne olduğu sorusu yanıtlanmaktadır.

Ana düşünce: İnsan, Tanrı'nın gizlerini özünde toplayan bir varlıktır.

Kafiye şeması: Şiirde belirli bir kafiye düzeni yoktur, özellikle üç, dört ve beşinci dörtlüklerde, koşma tipi kafiye düzeninin bozulduğu görülmektedir.

Kafiyeli olan "Baş değil/kaş değil/hoş değil/ser keş değil" sözcüklerinde ise, yinelenen "değil" sözcükleri aynı görevde olduğundan rediftir. Geriye kalan sözcüklerde ortak kafiye sesi "Ş" olup yarım kafiye­dir, öte yandan "Deri-dir/serveri-dir/sırrı-dır" sözcüklerindeki "-dir" ek fiil ekleri rediftir. Kalan bölüm­lerde ortak kafiye sesi "R" olup yarım kafiyedir.

Deyimler-Söz Grupları:

Manâ-yı mutlak: Tanrı'nın anlamı. Mutlak an­lam, tek anlam, salt söz; azalmaz, artmaz, değişmez, eskimez, ölümsüz anlam, kavram. Tanrı.

Nutk-ı Hak: Tanrı sözü. Tanrı'nın sözle bildir­me güç ve kudreti; insana verdiği söz söyleme ve ko­nuşma yetisi.

Hakk'ın kudret sırrı: Tanrı kudretindeki anla­mın çözümlenmemesi; Tanrı'nın gücünü gösteren sır.

Gaafil olma: Bilmezlik etme.

Nakş u suret: Dış görünüş.

 

Dil özellikleri:

Ozan, düşüncelerini anlatabilmek için Tasav­vuf ile ilgili terimleri kullanmıştır: Mânâ, suret, nak­kaş, maksûd, âdem, âşık.

Divan edebiyatının dili Osmanlıcadan etkilenmiştir: Mânâ-yı mutlak, Hakk, nutk-ı Hak, Nakş u suret, kallâş, gayre, gaafil.

Türkçe ve Türkçeleşmiş sözcükleri de kullan­mıştır: El, ayak, baş, kaş, ser.

 

İçerik Yönünden:

1.İnsan denilen varlık, yalnızca el, ayak, baş, kaştan ibaret değildir.  Gerçekte insan, Tanrı'nın tüm gizlerini özünde saklayan bir varlıktır. Bu, onun manevi yanıdır, değerli olan da budur.

Ozan, insanın gerçek özelliklerini maddi varlığın­da değil; öz varlığında arıyor. Bu öz varlığa, "mânâ" diyor, insanı diğer yaratıklardan ayrıcalıklı kılan "mânâ" oluyor. "Mânâ" ise insana Tanrı tarafından veri­len ruhudur. Bu nedenle insan, Tanrı'yı sevmeye ve gizlerini anlamaya çalışır; Tanrı'nın evreni yaratışındaki asıl amacın insan olduğunu kavramaya uğraşır.

2.Gerçi insan et ve deriden oluşan bir bedendir. Tüm yaratıkların en değerlisidir. İnsanda Tanrı gücü­nün çözümlenemeyen sırları vardır. İnsan, Tanrı'nın yaratıcılık sırrıdır. Tanrı'yı anlamak için diğer yara­tıklara değil; insana bakmak yeterlidir. İnsan dışındaki varlıklara bakmak gereksizdir.

Sanatçının güç ve yeteneği yaptığı eserinde gö­rülür. Tanrı'nın da sınırsız gücü en mükemmel eseri olan insanda bellidir. Yani insan, "Hakk'ın kudret sır­rıdır."

3.İnsan, değişmeyen, eskimeyen ölümsüz bir kav­ramdır. Konuşma yetisi olan tek yaratıktır. Tanrı, bu yetiyi yalnızca insana vermiştir. Bundan dolayı insan, yaratıkların içinde en değerlisidir. Bundan habersiz olma. İnsanı tanımaya, anlamaya, öğrenmeye çalış! Ama nefsini de serbest bırakma, ona egemen ol. İn­sanı tanımakla kendini tanımış olursun. Kendisini ta­nıyan kişi, eksikliklerini giderir, zayıf yanlarını güç­lendirir, kusurlarını tamamlar, bu yolla yücelir.

Dörtlükte Tanrı'nın gücüne değiniliyor, insanın Tanrı'ya ulaşmak için nefsini kontrol altında tutma­sının gerekliliği belirtiliyor. Bunun için insana kendi­sini tanıması öneriliyor.

4.Kendi özünü bilen kişi, "maksûdunu" bulan kişi­dir.  Yani kendisini tanıyan insan,  amacına ulaşmış kişidir. Varlığındaki inceliği kavrayan, Tanrı'yı bilir, doğru olanı bulur, Tanrı yolunda iyi bir kul olur. Böy­le bir kişi yalancı ve ikiyüzlü değildir.

Ozan, dörtlükte geçen : "Kendi özünü bilen/Mak­sûdun bulan kişi" dizeleriyle, insanın gerçeğe ulaşma­sı için kendisini tanıması gerektiği görüşünü savunu­yor. Çünkü: Tanrı, iyinin, güzelin, doğrunun kaynağı­dır. İnsan kendini bilmekle Tanrı'nın bu erdemlerine sahip olacağından yalana, hileye, eğriliğe sapmaya­cak, bencil duygularla hareket etmeyecektir. O hal­de, ozan dörtlükte; iyiliğin, güzelliğin, doğruluğun sa­vunmasını yapmış oluyor. Olgun insanın nasıl olması gerektiğini belirtiyor.

5. Bu Kaygusuz Abdal'a dünyada âşık demeyin. Çünkü O, varlıkların dış görünüşüne bakar. Gözü resime, nakısa takılır, onu görür; amacı resim yapan kişi ile nakış işleyeni tanımak değildir.

Ozan, burada henüz benliğini ortadan kaldırıp olgunlaşamadığını, Tanrı ile bütünleşip "maksûduna" eremediğini söylüyor. Gerçekte "mânâ" denilen öze değil de dış görünüşe, yani biçime önem vererek oya­lanan kişileri kınıyor.

 

Araştırmalar:

1. Ozan, iyi b:ı eğitim görmüştür. Gördüğü eğiti­min sonucu Divan edebiyatı ile Osmanlıcanın etki­sinde kalmıştır. Manzumede, bu nedenle yabancı söz­cüklere çokça yer vermiştir.

2. Ozan, "Âdem mânâya derler, suret ile kaş de­ğil" sözüyle insan hakkındaki düşüncesini dile getirir. Söze göre; insan, yüz ile kaştan ibaret değildir; asıl önemli olan mânâdır, yani özüdür. İnsan, özüyle de­ğerlendirilmelidir.

3. İkinci dörtlükte geçen "server" (sevgili) ve "Hak­k'ın kudret sırrı" (Tanrı'nın gücünü gösteren sır) sözleri insanlar için kullanılmıştır.  Çünkü ozana göre insan, tüm yaratıkların içinde en değerlisidir.

4. Ozana göre insanda bulunması gereken nitelikler şunlardır:  Ruhsal olgunluk,  mükemmellik, Tanrı'yı bilme ve ona gönül verme, doğruluktur.

5. Ozan, son dörtlükte henüz benliğini ortadan kal­dırıp olgunlaşamadığını, Tanrı ile bütünleşip "maksû­duna" erme aşamasına gelmediğini belirtiyor. Bunun nedeni olarak ta "nakş u suret gözetir" sözüyle in­sanları gözlemek ve tanımak isteğini gösteriyor.

N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990

 

İLGİLİ İÇERİK

KAYGUSUZ ABDAL HAYATI ve ŞİİRLERİ

KAYGUSUZ ABDAL HAYATI

KAYGUSUZ ABDAL - BİR KAZ ALDIM BEN KARIDAN

EKSİK AVRADIN KÖTÜSÜ - KAYGUSUZ ABDAL

BEYLERİMİZ ELVAN GÜLÜN ÜSTÜNE-KAYGUSUZ ABDAL

KAPLU KAPLU BAĞALAR - KAYGUSUZ ABDAL

 

 

 

N

SON EKLENENLER

Üye Girişi