YUNUS EMRE: İLAHİ 3
Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni
Sahralarda âhu ile
Abdal olup yâ hû ile
Su dibinde mâhi ile
Çağırayım Mevlâm seni
Gözyüzünde İsa ile
Tür dağında Mûsa ile
Elindeki asâ ile
Çağırayım Mevlâm seni
Derdi öküş Eyyüp ile
Gözü yaşlı Yâkub ile
Şol Muhammed mahbûb ile
Çağırayım Mevlâm seni
Bilmişim dünyâ halini
Terk ettim kîl ü kalini
Baş açık ayak yalını
Çağırayım Mevlam seni
Yunus okur diller ile
Ol kumru bülbüller ile
Hakkı seven kullar ile
Çağırayım Mevlâm seni
Metin İncelemesi
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi: İlâhi.
Konusu: Tasavvuf inanışına uygun olarak, canlı cansız tüm varlıkların Tanrı'nın birliğini dile getirdiği ve ona gönülden bağlı bulunduğu inancı anlatılıyor.
Teması: Tanrı sevgisi.
Kafiye şeması: abab/cccb/dddb/eeeb...
Kafiyeli olan "taş-lar/Kuş-lar" sözcüklerindeki "-lar" çoğul ekleri aynı görevde olduğundan rediftir. "Taş/kuş" sözcüklerinde ortak kafiye sesi "Ş" olup yarım kafiyedir. "Dil-ler ile/bülbül-ler ile/ kul-lar ile" sözcüklerindeki "-ler" çoğul ekleriyle "ile" bağlaçları rediftir. Kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "L" olup yarım kafiyedir.
Sözcükler-Tamlamalar:
Seher: Salahın erken vakti.
Mâhi: Balık. Ahu Ceylan.
Sahra: Ova, çöl.
Öküş: Çok.
Kıyl ü kaal: Dedikodu, yersiz sözler, çekiştirmeler.
Mahbup: Dost, sevgili. İslâm inanışında Haz. Muhammed'e "Habibullah", yani Tanrı'nın sevgilisi denilmiştir.
Abdal: Gönlünü Tanrı'ya vermiş, dünya ile ilişkisini kesmiş derviş. Geçmiş yüzyıllarda sürekli olarak "Yâ hû!" (Ey Tanrı'm) diyerek dolaşırlardı. Sözcük, aynı zamanda ermiş, çok zeki anlamına gelmektedir.
İsa: Peygamber. Hıristiyanlığın kurucusu. Kitap sahibi beş büyük peygamberden biri. Doğumu mucizelidir. Cebrail'in üflemesiyle babasız olarak dünyaya gelmiştir. Annesi Meryem'dir, ölüleri diriltmek, iskelet halindeki kuşlara can vermek, duasıyla gökten sofra indirmek, körlerin gözünü açmak gibi mucizeleri olduğu söylenir. İncil'de; yumuşak huylu, alçakgönüllü, atılgan, Tanrı'nın oğlu, büyük tasarımları olan, kibirden tiksinen, çocukları seven biri olarak tanıtılır.
Musa: Museviliğin kurucusudur. İsrailoğullarının peygamberidir. I.Ö. XIII. yüzyılda yaşadığına inanılmaktadır. Kitabı Tevrat'tır. Mısır'da Firavun'a tutsak olan İsrailoğullarının kurtarılması için çalışmıştır. Mucizeli asası (değneği) çok ünlüdür. Yed-i Beyzâ (elinin ayasının parlayışı) mucizeler'ndendür. Musa Peygamber, kavmim Mısır'dan çıkarırken asası ile Kızıldeniz'e vurmuş, deniz ikiye yarılarak onlara yol olmuştur. Kutsal Tür (Tûr-ı Sinâ) dağında Tanrı ile konuşmuş ve "Rabbim, bana görün, sana bakayım" demiş. Tanrı da Musa Peygamber’e: "Beni sen hiç göremezsin, fakat dağa bak, yerinde durabilirse görürsün" buyurmuş. Tanrı'nın gücü dağda tecelli edince, dağ parça parça olmuş, Hz. Musa düşüp bayılmış. Kendisine geldiğinde tövbe edip Tanrı'dan bağışlanmasını dileyerek O'nu görme arzusundan vazgeçmiş.
Eyyüb: İsrailoğullarının peygamberlerinden biridir. İ.Ö. 1800'de yaşadığı sanılmaktadır. Her tür acıya katlandığından edebiyatta sabrın simgesi haline gelmiştir. Eyyub Peygamber, çok varlıklıydı. Tanrı, kendisini denemek için tüm malını, on çocuğunu elinden aldı. Ona korkunç bir hastalık verdi, tüm bedeni kurtlandı. Buna karşın O, yine şikâyet etmedi, yakınmadı, sabırlı olmasını bildi. Tanrı ona tüm malını, sağlığını, çocuklarını geri verdi. Bu nedenle Eyyûb Peygamber, eski edebiyatta sabrın sembolü olarak anılır.
Yakub: İsrailoğullarının ilk peygamberidir. İbrahim Peygamber'in torunu, İshak Peygamber'in oğludur. İsrailliler onun soyundan gelmedir. On iki oğlu vardır. En küçükleri Yusuf'un başına gelen felaketler yüzünden ağlamaktan gözleri kör olmuştur. Yusuf'u ağabeyleri kıskandığından, öldürmek amacıyla bir kuyuya atmışlardı. Atıldığı kuyudan kurtulan Yusuf, Mısır'a gitmiş, orada ün yapmış, bir ara gömleğinden kopardığı bir parçayı babasına göndererek yaşadığını kanıtlanıştı. Gömleğin parçasından oğlunun kokusunu alan ve yaşadığını anlayan Hz. Yakub'un gözleri bu olayla açıl nişti. Yakub, doğu edebiyatında oğul özleminin simgesi haline gelmiştir.
İçerik Yönünden:
1. Tanrı'm! Sana olan içten sevgimi dağlar, taşlar ile sabahları öten kuşlar ile söyleyeyim. Aşkımın içtenliğini onlarla birlikte dile getireyim.
2. Tanrı'm! Suların dibindeki balıklarla, çöllerde sana gönül verenlerle seni anayım. Gönlüm deki sevginle derviş olayım, "Yâ hû!" diyerek diyar diyar dolaşayım.
3. Gökyüzüne uçan İsa ile özlemine dayanamayıp Tur Dağında Tanrı ile konuşan ve elindeki asasıyla denizlerde yol açan Musa ile senin adını çağırayım.
4. Derdi, sabrı, aşkı büyük Eyyüb ile gözü Yusuf için ağlamaktan yaşla dolan Yakub ile Tanrı'nın sevgilisi Muhammed ile birlikte sana olan aşkımı söyleyeyim.
5. Dünyanın halini, iyiliğini, kötülüğünü, Varlık ile yokluğunu, geçiciliğini bildim. Dedikoduyu terk ettim, tüm varlığımla sana yöneldim, sana bağlandım. Bu aşkla başım açık, ayaklarım yalın kendimden geçerek senin adını çağırayım Tanrı'm.
6. Yunus, senin aşkını terennüm eder, durur. Kumrular, bülbüller ile içtenlikle seni seven kullar ile birlikte senin adını çağırayım Tanrı'm.
N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
YUNUS EMRE'NİN HAYATI VE ESERLERİ
YUNUS EMRE TÜM ŞİİRLERİ
TASAVVUF HALK ŞİİRİ
KLASİK DÖNEM SUFİ ŞAİRLER
TASAVVUF ŞİİRLERİ YUNUS EMRE
YUNUS EMRE -SORDUM ÇİÇEĞE AÇIKLAMASI
YUNUS EMRE - ŞATHİYE ÖRNEĞİ-ÇIKTIM ERİK DALINA
- << Önceki
- Sonraki