Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

ÖTELERİN ÇOCUĞU - ÖZET HALİKARNAS BALIKÇISI 

Asıl adı Cevat Şakir olan Halikarnas Balıkçısı. 1886 yılında İstanbul’da doğdu. Robert Kolej’de okuduktan sonra öğrenimini İngiltere'de Oksfort Üniversitesi'nde tamamladı. Yurda döndükten sonra resim ve karikatür işleriyle meşgul oldu. Sonra yazı hayatına atıldı. Cumhuriyetin ilk yıllarında siyasi bir sebeple Bodrum hapishanesine gönderildi. Mahkûmluk süresi dolduktan sonra da çok uzun yıllar Bodrum'da yaşadı ve buranın eski adı olan Halikarnas’ı, yazıları için ad olarak, takındı. Son yıllarda İzmir'e yerleşti. Burada ilim, sanat, yazarlık ve turist rehberliğiyle meşgul oldu. 1973 yılında İzmir'de öldü.

Kuvvetli tarih kültürü ve incelemeleri ile antik çağlardan günümüze kadar süregelen Anadolu’yu, Ege ve Güney Akdeniz bölgelerini çok iyi etüd eden Halikarnas Balıkçısı; bu çalışma ve incelemelerinin sonunda değerli eserler ortaya koymuştur. Bunlardan bir kısmı roman ve hikâye, bir kısmı tarih ve mitoloji araştırmalarıdır.

Halikarnas Balıkçısı’nın, romanları dışında kalan eserleri, bu çeşit araştırmalarının sonucu olan: Anadolu Efsaneleri, Anadolu Tanrıları, Hikâyelerini içine alan Merhaba Akdeniz, Ege Kıyılarından, Gülen Ada, Yaşasın Deniz ve anılarından meydana gelen Mavi Sürgün dür.

(Kitaba alman Ötelerin Çocuğu romanında, Güney Batı Akdeniz insanlarının, tabiattan ve mütegallibeden çektikleri - duygulu bir gerçekçilik içinde - hikâye edilmiştir.)

 

ÖTELERİN ÇOCUĞU

- Romanın Özeti -

Bodrum ve daha güneydeki kıyılarda bir çeşit korsanlık yapan Kerimoğlu, o çevre halkının, hele genç kızlarının dilinde efsaneli bir şarkı halindedir. Kerimoğlu, korsandır ama Hacı Resul gibi kötülere karşı halkı daima korumaktadır.

Çatalkaya köyünde Ayşe, Zehra, Fatma adlı, yaşlan geçmiş üçkardeşler vardır. Bunlara "Ötegillerin Ayşesi, Zehrası, Fatması" denmektedir. Bir de en küçükleri Elif bulunmaktadır. Elifin sanları ise pek çoktur:

Karakız, Karabiber, Yedi Canlı, Kedi Canlı, Tiycan...

Kerimoğlu'nun kendisine "amca" diye seslenen bu on üç yaşındaki kıza karşı - önüne geçemediği - bir eğilimi vardır. Kerimoğlu, bir gün yine onu görmek için, demirlediği sırada delik deşik edilerek öldürülür. Kendisini ihbar eden Hacı Resul'dür.

Ama ne zarar, ölüm, Bodrum denizleri ve sünger avcıları için, zaten en yakın alınyazısıdır.

İt pisliği toplamaktan işe başlayarak zengin olan Ula'lı Haşmet Bey; herkese, hele çocuklara karşı pek yufka yürekli olan "Hoş geldiniz – Hoş bulduk" Selim Kaptan; onun, hayatı başlı başına bir roman olan beslemesi Emine; Ötegillerin kardeşi ve Tiycan’ın ağabeyi-si Aliş... hepsi hepsi alınyazısının içindedirler. Aliş'in kaderi bir tuhaftır. Küçük yaşta evinden ayrılmış, yıllar sonra dönüşünde ablalarına birkaç altın getirmiştir. Etem Reis'in evinde yatıp kalkar, Megafon Şaban Reis’in motorunda çalışır. Dalga da almaktadır. Bir ara Tahsin Ağa’nın kızı Çakırkız Raziye ile evlenir ama aradan çok geçmeden elli beş metre derinlikte vurgun yiyip felç olur.

Çakırkız Raziye, bu felaket yetmezmiş gibi, elindeki altınları Hacı Resul'a kaptırınca çıldırır; Manisa Akıl Hastanesine gönderilmek üzere bindiği gemi Küllük açıklarında batar; gemideki ayı dışında bütün yolcular boğulur. Gemide Ula'lı Haşmet Beyin elli bin lirası bulunmaktadır.

Haşmet bey, nefes nefese Küllük'e koşar. Olay sırasında yakınlarda bulunan Megafon Şaban Reis’le - Paranın çıkarılması için - 800 liraya anlaşır. Denize ilk defa Badi Badi Nuri dalar. Kötü talihe bakın ki, Nuri’nin burada ilk karşılaştığı - aylardır mektup alamadığı - karısı Zeynep olur. Bu manzara karşısında kendini yitirdiği için zavallı dalgıç da orada su basıncı sonunda ölür. Onu, bir süredir biraz iyileşmiş bulunan Aliş izler; fakat ne de olsa eski Aliş değildir. Onun için seher tam denizin dibinde kalır.

Megafon Şaban yaşlıdır, yirmi yıl bu kadar zamandır dalış yapmamaktadır ama bütün bu olanlardan sonra yüreği kaail olmaz; ne olursa olsun deyip aşağı iner. Badi Badi Nuri'nin, Aliş'in ve Zeynep'in cesetlerini yukarı yollar. Bu sırada Haşmet Bey durmadan paralarının acısıyla dövünmektedir.

Tiycan, serpilmiş, güzel bir genç kız olmuştur. Ne olur, nasıl olursa Reşidiye bucak müdürü Şefik Beyin ağına düşer; ondan gebe kalır. Şefik Bey işin içinden sıyrılmış, Tiycan küçük bebeği ile - ablaları da kendisini kabul etmezler artık - ortalarda kalmıştır. Bereket versin Değirmenci Âdem Dayı ile karısı Nefise ona kucak açarlar.

Bütün bu kader ağlan, birbirine kâh dolanıp kâh açılarak örülüp giderken, daima mütegallibe Hacı Resul ile onun adamları, bir gün değirmene de baskın yaparlar; Adem Dayı'yı da, karısı Nefiseyi de, Tiycan'ı da bebeği de doğrarlar.

Bodrum dolayları, güney kıyılan, Çatalkaya köyü bütün bu birbirini izleyen olaylar içinde acı tatlı çoğu acı ömür sürdüre dursun; dünyanın başka bir köşesinde, Saray - Bosna'da bir delikanlı Avusturya - Macaristan veliahdı Fransuva Ferdinand adlı bir adamı vurmuştur ve bu yüzden bütün dünyayı saran bir savaş başlamıştır. Herkes ummaktadır ki bu savaş sonunda büyük haksızlıklar da, küçük haksızlıklar da artık ortadan kalkacaktır, işler düzelecektir.

Birincisinde düzeltilemezse İkincisinde, İkincisinde düzeltilemezse üçüncüsünde, olmazsa dördüncüsünde, beşincisinde, akıncısında... elbette düzelecektir.

ŞEMSETTİN KUTLU, TÜRK ROMANLARI

SON EKLENENLER

Üye Girişi