Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ÖKSÜRMEK GEREK

     Bir kadıncağızın kocası vefat etmiş. Kalbi kırık kadın, çok sevdiği eşine manevî hediyeler göndermek isteyince aklına evlerinin hemen yakınındaki Kur’an kursu gelivermiş. 

Orada ders gören talebelere hatimler okutturmuş, dualar ettirmiş. Daha sonra da, hatimleri ve duaları mukabilinde kat’iyen ücret almayan, okuduğu hatimden dolayı bir bedel almanın “Allah’ın dinini değersiz bir menfaat karşılığında satmak” olduğuna inanan bu talebelere vermek istediği parayı bir türlü kabul ettiremeyince, güzel bir helva yapmış. Talebe odalarını tek tek geziyor, kapıyı vuruyor, içeriden ses gelir ise bir tabak helva bırakıp gidiyor imiş. 

Bir gün önce de kursun hocası, “hayatı devam ettirmeye yetecek miktarda yiyecek, içecek ve Cenâb-ı Allah’ın nasip ettiği her çeşit nimet” manasına gelen rızık konusunu anlatmış. “Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkını vermek Allah'a ait olmasın.” (Hûd Sûresi, 11/6) ve “Asıl bütün mahlukların rızıklarını veren, kâmil kuvvet ve tam iktidar sahibi Allah Tealadır.” (Zâriyat Sûresi, 51/58) meallerindeki ayet-i kerimeleri açıklamış. 

Rızık temini için, zillete, mânen dilenciliğe ve sefalete düşmenin yanlış olduğunu; ancak, israfa alışmış kanaatsiz insanların rızık korkusuyla din, namus ve izzetlerini feda edebileceklerini; üç kuruş için başkalarının ayaklarını öpmek kadar mânen bir dilencilik vaziyetine düşebileceklerini beyan etmiş. Dersin sonunda da, israf ve kanaatsizlik etmeyen, verilen imkanları kötüye kullanmayan herkesin zarurî rızkı mutlaka bulacağını, bu konuda Allah’ın taahhüdü olduğunu söylemiş ve “Rızık Allah’tandır, O sizin rızkınızı da verecektir.” demiş. 

Talebelerden bir tanesi hocanın sözlerini yan gelip yatmak ve yiyecek-içecek beklemek şeklinde anlamaz mı!.. “Nasıl olsa rızık Allah’tan, o gelip beni bulur. Onu elde etmek için hiç bir şey yapmayacak; hiç gayret göstermeyeceğim.” demiş. İki cümlelik düşüncesinde belki on tane yanlış bulunan talebe başlamış rızık beklemeye. 

   Birinci gün.. ikinci gün.. derken üç gün aç-susuz beklemiş, ama gelen giden yok. İşte o gün, ücret kabul ettiremediği iffetli talebelere helva yapan kadının, onu dağıttığı gün imiş. Bizim muzip talebe dışarıdaki sesi duyunca kapı aralığından ne olup bittiğini anlamaya çalışmış. Bakmış ki, tabak tabak helva onun odasına doğru geliyor.. kadın kapıyı çalıyor; içeriden ses gelirse bir tabak helva bırakıp yan odaya geçiyor. 

     Az sonra bizimkinin kapısı da çalınmış. Ama o söz vermiş bir kere, “Hiç bir gayretim, müdahalem olmayacak, bakalım rızık geliyor mu?” demiş ve bundan dolayı da hiç sesini çıkarmamış. Kadın bir iki defa daha kapıyı vurup içeriden ses gelmeyince helva bırakmadan gidecek olmuş ki, o sırada talebe can havliyle bir kaç kere öksürmüş. Öksürük duyulunca bir tabak helva da onun için bırakılmış. 

   Daha kadın gider gitmez, üç gündür aç-susuz rızık bekleyen talebe hemen koşmuş, helva tabağını kapmış ve yemeye başlamış. Hem yiyor hem de kendi üslubuyla; “Ya Rabbi, bildim ki rızık Senden. Veriyon veriyon ama öksürtmeden de vermiyorsun.” demiş. 

SON EKLENENLER

Üye Girişi