BABA NASİHATI
O gün, üzüntü içinde evimize varıp babam ve annemin mübarek ellerinden öptüm. Huzurlarında el bağlayıp durduğumda aziz babam:
-Sefa geldin, Bursa seyyahı, sefa geldin! dedi.
Hâlbuki ne tarafa gittiğimden kimsenin haberi yoktu.
Babama:
-Sultanım, hakirin Bursa’da olduğunu nereden bildiniz? Dedim.
Buyurdular ki:
-Sen,16040 Mayısı aşuresinde kaybolduğun mübarek gecede dua ettim. O gece rüyamda seni gördüm: Bursa’da Emir Sultan hazretlerini ziyaretinde, seyahat rica edip ağlıyordun. O gece, benden nice evliyalar rica edip seyahate gitmen için izin istediler. Ben de o gece herkesin rızası ile sana izin verdim.
Gel şimdi oğul! Bundan sonra sana seyahat göründü. Allah mübarek eyleye! Âmâ sana bir nasihatim var, diye elimden yapışıp huzurumda diz çöktü. Sağ eliyle sol kulağıma sıkıca yapışıp şu nasihatte bulundu:” Oğul! İyi adını kötüye çıkarma ve kötüyle arkadaş olma zararını çekersin. İleri yürü, geri kalma, birliği bozma, tarla basma. Dost malına göz dikme. Koymadığın yere el uzatma. İki kişi söyleşirken dinleme. Davet edilmediğin yere varma. Sır sakla. Bir mecliste dinlediğin sözleri sakla. Evden eve söz taşıma. Kimseyi kınama, çekiştirme. İyi huylu ol. Herkesle iyi geçin. Kimseye dil uzatma. Senden uluların önünden gitme. İhtiyarlara hürmet et. Daima temiz ol. Haram ve yasak olan şeylere ilgi gösterme.
Arkadaşlık ettiğin büyüklere, bir yerin ileri gelenlerine varıp her an, dünya için bir şey ricasında bulunma. Eline geçen malı israf etme. Kanaatle geçin. Sağlık ve hastalıkta lazım olur. Dünyalık parayı yiyecek, içecek için muhafaza et, kimseye muhtaç olma. Çünkü : “Düşmana kalırsa kalsın, dosta muhtaç olma tek!” demişler.
Bütün ziyaretgâhları, ağaçları ve acayip kayaları, kasabaları anlatıp “Seyahatname” adıyla bir eser yaz. Akıbetin hayrola. Öğütlerimi kulağına küpe yap! Deyip enseme pehlivanca bir sille vurdu. Kulağımı burup: ”Yürü ve akıbetin hayrola!” dedi.
