Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

PARAGRAF

TEST 10

 

1.Her iyi eser kendinden önceki eserlerin de eleştirisini ihtiva eder. Nasıl ki, Don Kişot kendinden önce yazılmış şövalye romanlarını eleştirerek kendini ortaya koyarsa, ben de, benim romanımdan önce yazılmış aşkla ilgili kitapları kendime mesele edindim. Çünkü bu, aydınların da meselesi. Nasıl bir aşk? Ben kitapta aşkın metafiziğini ortaya koymaya çalıştım. Aşkı mesele edinmiş insan, tutarlı, ayakları yere basan insandır ve

 Doğu —Batı kültürleri içerisinde beşeri olanı, gerçek olanı arıyor. 
Bu parçada yazar kendi yönteminin doğruluğunu belirtmek için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?

A) Örneklendirmeye B) Tanımlamaya C) Tanık Göstermeye D) Karşılaştırmaya  E)Somutlamaya

 

2. (I) Batı hayranlığı bizde yeniden doğuşun ilk şartı olmakla beraber sanat bakımından en kötü devremizdir (II) Batı hayranlığında kalmış, yani Batı şuuruyla kendi dünyasına dönmemiş olan Türk sanatçısı iyi eser verememiştir. (III) Sanat eseri bir şahsiyeti ifadesidir. (IV) Dünyayı gezip gördükten 
sonra kendine dönmeyen sanatçıdan hayır gelmez. (V) İyi eser verenlerimiz Batı hayranlığını aşmış Batı kıymetlerini hazmetmiş olanlarımızdır. 
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? 
A)I.                 B)II.          C)III.                 D)IV.             E)V.


3. (I) Endüstri ülkeleri bir yandan dünya nüfusunu azaltmak için büyük çaba gösterirken, bir yandan da nüfus artışında en büyük pay onlara ait. (II) Bu ülkeler üçüncü Dünya’ya penisilin ve çiçek aşısını götürdüler. (III) Bu yüzden oralarda ölüm oranları düştü ve nüfus daha da arttı. (IV) Halen uzmanlar dünya nüfus artışındaki şaşırtıcı gelişmenin nedenlerini arıyor. (V) Bu yeni gelişmenin en önemli nedeni, yoksul ülkelerde kırsal kesimden kentlere yönelik göç hareketleridir. 
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar? 
A)I.                 B)II.          C)III.                 D)IV.             E)V.

 

4. (I) Size çok okunan bir romandan dem vurayım: Albert Camus’nun “Vebası. (II) Roman dünya edebiyatında her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. (III) Yazar, sözde bir veba salgınını anlatıyor. (IV) Ama asıl maksadı harp, işgal, direniş, kurtuluş sırasında insanların ne hallere girdiklerini yahut girebileceklerini anlatmak. (V) Tezini bu kadar ustalıkla gizleyen roman az bulunur. 
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? 
A)I.       B)II.          C)III.                 D)IV.             E)V.

 

5. “Nasılsın?” diyerek hatırını sorduğunuz bir kimse size “İyidir!” diye karşılık verince bu karşılığı benimseyebiliyor musunuz? Sanki üçüncü bir kişiyi sormuşsunuz da ondan haber veriliyormuş gibi, alay mı değil mi anlaşılamayan bir tutum. Ne yazık ki Türkçeyi arıtma önerilerinde de olumsuzluklar, yerine oturmamış öneriler yok değil ve bunlar dilimizin sivilcileri gibi ister istemez bizimle birlikte yaşamayı sürdürüyor. Kendi hesabıma, “kere” yerine “kez” sözcüğünü kullanamıyorum. “Kez”in sonundaki o “zzz” sesi kulağımı tırmalıyor, kulağımın dibinde şu iri, yeşil sinek vızıldıyor sanki. “Demin aklıma geldi.” yerine “Demin usuma geldi.” de diyemiyorum. Bir denge bozukluğu beni engelliyor. 
Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin üzerinde durulmaktadır? 
A) Dili sadeleştirme çabalarının, dilin dengesini bozduğu 
B) Fiil çekimlerinde yanlışlık yapılması 
C) Uydurma sözlerin dili ne kadar çirkinleştirdiği 
D) Günümüzdeki yanlış söyleyişlerin ve dile hoş gelmeyen sözcükler 
E) Günümüzde dilin bir alay havasına büründürüldüğü

 

 

6. Bugünün mizahı artık Akbaba dergisinin mizahından çok başkadır. Şimdi artık yepyeni, pırıl pırıl bir mizahçı kuşak yetişti. Mizahçılık, iyiden iyiye bir meslek halini aldı. Mizah dergilerinin bugün milyonu bulan okuyucusu var. Eskiden çokluk ikililerin çektiği mizah dergiciliği, yerini ekip dergilerine bıraktı. 
Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir? 
A) Mizah, artık bir meslek halini aldı. 
B) Mizah anlayışı ve mizah şekli eskiye göre çok değişti. 
C) Mizah dergileri bugün en çok satan dergilerdir. 
D) Mizah, artık ekipler tarafından yapılan bir uğraş haline geldi. 
E) Bugünkü şartlar mizahı çok güç bir uğraş haline getirmiştir. 

7. Romantiklere göre bir eserin beğeniyle hiçbir alakası yoktur. Eserin gayesi kendindedir. Beğeni bize eserin kıymeti hakkında hiçbir şey öğretemez. Kendini beğendiren eser başkaları için yazılmış bir eserdir. Çünkü o, zamana, mekâna ve harici birtakım şartlara bağlıdır. 
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz
A) Romantizmde beğeninin, bir sanat eseriyle ilgisi olmadığına 
B) Bir eserin değerinin onun ne kadar beğenilip beğenilmediğiyle ölçülemeyeceğine 
C) Bir sanat eserinin başkalarına kendini beğendirebiliyorsa onun başkaları için yazılmış bir eser olacağına 
D) Bir sanat eserinin gayesinin her yönüyle ancak kendisinde bululacağına 
E) Bir sanat eserinin kalıcılığını sağlayan önemli bir etkenin çok geniş bir okur kesimince beğenilmesi olduğuna

 

8. Türkiye’de konservatuar eğitimi veren kişiler profesyonel tiyatroculardan oluşmakta. Bu, bir bakıma kaçınılmaz, ama pratikte şöyle bir sonuca getiriyor bizi: Bu kişiler çoğunlukla eğitim dışı uğraşlarına öncelik verdiklerinden, turneleri, provaları, giderek çekimleri nedeniyle derslerinin boş geçtiği sıkça görülen bir olgudur. Eksik yapılan bir işte de “güncel” ne denli yakalanabilir... Övünerek söyleyebilirim ki 25 yıl boyunca ben önceliği hep eğitimden yana kullanmayı hiç aksatmadım. 
Bu parçaya göre profesyonel tiyatrocuların konservatuar eğitimi vermesinin sonucunda aşağıdakilerin hangisi görülmektedir? 
A) Tiyatroculuğun kendine özgü sorunlarının profesyonel tiyatrocuların zamanını alması 
B) Tiyatrocuların konservatuar alanında yeterince bilgi sahibi olmaması dolayısıyla gerçek bir eğitimin sağlanamaması 
C) Özel uğraşları dolayısıyla derslerin boş geçmesi ve güncelin yakalanamaması 
D) Gençlerin güncel sorunlarını profesyonel tiyatrocuların yeterince bilememesi 
E) Profesyonel tiyatrocuların tecrübelerinin gençlere yeterince aktarılamaması 

9. Türkiye’de tiyatroculuk çok özveriye dayalı bir uğraş. Bu nedenle gençler kolayca, daha ucuz diyebileceğimiz yollara sapabiliyorlar. Televizyon komikliği, sunuculuk gibi medya hizmetinde işlere götürebiliyorlar kendilerini. Bu da konservatuar çıkışlı potansiyelin asıl kullanılması gereken tiyatro alanına değil başka ve yoz alanlara kayması gibi bir durum ortaya koyuyor. Son derece sakıncalı bir durum. 
Bu parçada yazarın “Son derece sakıncalı bir durum” dediği, aşağıdakilerin hangisidir? 
A) Tiyatrocuların çok para kazanmak amacı taşıması 
B)Tiyatronun özveri gerektiren bir uğraş olması

C) Tiyatrocuların konservatuar çıkışlı olması 
D) Tiyatrocu gençlerin, tiyatro alanına değil daha ucuz denebilecek alanlara sapması 
E) Sunucuların tiyatrocular arasından seçilmesi

 

 

CEVAP ANAHTARI:

 

1.A       2.C      3.D       4.B      5.D       6.B       7.E       8.C       9.D

SON EKLENENLER

Üye Girişi