Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

PARAGRAF

TEST 4

 

1. Yapılacak çok şey vardı. Daha yirmisindeyken şiirin, sanatın, edebiyatın tadını, önemini anlamak, duymak... Sonra da yirmisinden yetmiş beşine kadar yazmak, yaşatmak... Başta şiir, her zaman en başta şiir! Şuna dolu öyküler, romanlar, oyunlar, denemeler... Bir rüzgar gibi geçip gitmiş 1 940lardan bugüne dopdolu bir yaşam... Bir şiirinde “Ben boşuna yaşamadım.” demiş. Sayısı altmışı bulan yapıtlar kitaplıklarda boy boy dururken nasıl olur da boşa geçmiş sayılır bunca yıl? 
Bu parçada sözü edilen kişiyle ilgili anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? 
A) Hayatını oldukça verimli bir şekilde değerlendirdiği 
B) Hak ettiği ölçüde değerinin bilinmediği 
C) Yapmak istediklerini tam anlamıyla yapamadığı 
D) Şiiri diğer türlerden daha çok sevdiği 
E) Genç yaşta sanat hayatına atıldığı 

2. Tiyatrosuz bir toplum, yeni doğmuş bir çocuk sayılır; daha dile gelmemiş, henüz ilk sözcüğünü öğrenmemiş bir çocuk; ne istediğini çarpuk çurpuk el sallamalarıyla anlatmaya çalışan bir bebek! Bir toplumun ilk piyesi, bir çocuğun ilk sözcüğü demektir. Ömrü boyunca tiyatrosuz kalan bir toplum, önce dilini yitirir, geleneğini unutur, sonra bireyleri birbirine bağlayan bütün bağları çözülür, sokağa düşer. En büyük kötülük birbirimizden ayrıldığımız gün başlar. 
Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden söz edilmektedir? 
A) Tiyatronun toplum için ne derece önemli olduğundan 
B) İnsanların konuşmayı en iyi, tiyatroda öğrendiklerinden 
C) Tiyatronun çok önemli bir eğitim kurumu olduğundan 
D) Çocuk için anne ne ise, toplum için de tiyatronun o olduğundan 
E) Tiyatronun toplumun kişileri arasındaki ilişkileri geliştirdiğinden

 

3. Sık sık acımasızlıkla suçladığımız tarih, yine sık sık karşımıza şaşılası bilgece tutumlarla çıkar. Bu bilgeliklerden biri de, ne zaman düşüncenin yargılanması söz konusu olsa, tarihin, sayfalarında yargılayanları değil, ama yargılananları ölümsüzleştirmesidir. Üstelik bu yargıçları, “yalnızca yürürlükteki yasaları uyguladıkları” savunması da hiçbir zaman aklayamamıştır; tarih, bu savunma karşısında her zaman: “Ya yazılı olmayan yasaların üzerindeki yasalar? Ya insanoğlunu insan kılan, hiçbir yazılı yasanın kalıbına dökülmeksizin uyulması gereken evrensel erdemler?” gibi amansız bir sorgulamayla, düşüncenin yargıçlarını hep insanlık suçuyla yargılayagelmiştir. 
Bu paçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? 
A) Tarih, düşünceyi yargılayanları onu savunanlardan daha çok suçlamış ve unutturmuştur. 
B) Düşünce suçu tarihin her devrinde karşımıza çıkar. 
C) Yeni düşünceleri savunanlar, gününde daima yargılanmışlardır. 
D) Kraldan çok kralcı geçinen yargıçlar her devirde yeni düşünceleri yasaklamışlardır. 
E) Tarih, kişileri yazılı kanunlara göre değil erdemlere göre yargılar. 

4. “Ben bugün seksen beşime bastım, daha doğrusu bastırıldım. Hala neyim, ne değilim biliyorsam gözüm çıksın. Güzel günlerim oldu, kötü günlerim oldu. Sevdim sevildim. Yetmedi. Kapkaranlık gelecek beklentisi içinde durdum dolaştım. Yine de bir sonuca varamadım. Neyim ben? Hiçbir şey. Kim biliyor ne olduğunu, ne olacağını? Ben ne olacağımı biliyorum: Kara toprak.” 
Bu parçada sözü edilen kişi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir? 
A) Vurdumduymaz B) Tembel C) Mirasyedi D) Doyumsu E) Gündelikçi

 

5. Şair, şiir yazmaya oturunca kelimeleri, anlamları süzüp inceltir. Diğer bir deyişle, kelimelerini demlendirip birçok işlemden geçirir. Öyle ki, şiir için biraz koyu kıvamlı bir hüzün tortusu diyebiliriz. Bu kadar emek sarf edilen şiirler, kolaycı bir okur kitlesiyle karşılaşıyor ne yazık ki. Kolaycı okur, akşam evine yorgun gelince televizyonunun düğmesini çeviriyor. Karşısında kolay algıladığı bir renk cümbüşü... Demek istediğim, şair, sanatından ödün vermeden, daha geniş kitlelere ulaşmanın yollarını bulmalı.. 
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir
A) Şairin kelimeler üzerinde titizlikle durduğuna 
B) Şiirde hüznün önemli bir yerinin olduğuna 
C) Okurun, televizyon izlemeyi şiir okumaya tercih ettiğine 
D) Şairin kelime seçiminde olduğu kadar, biçimsel alanda da titiz olması gerektiğine 
E) Şairin, toplumun büyük kesimine ulaşmak için çareler üretmesi gerektiğine

6. Evet, bu çok tartışılan bir konu aslında. Buradan hareketle “şiir çevrilemez” gibi eski bir iddia da var. Yeni çıkan çok sayıda şiir çeviri kitapları, antolojilere bakacak olursak, aslında Türkiye’nin bu konuda bir patlama yaşadığından bile söz edebiliriz. Öte yandan, “şiir ne kadar iyi çevrilebilir” sorununu tartışabiliriz tabii. Zor bir şey şiir çevirmek. Şiir, özel bir dildir. Ben, her şiirin çevrilebileceğine inanmıyorum. Bazı şiirleri çevirmek neredeyse imkânsız. Aslında kültürlerarası yakınlık da çok etkiliyor çevirmenin serüvenini. Şiir, bizde karşılığı olmayan bir dünyayı anlatıyorsa, sözcüklerin yalnız sözlük anlamlarının kullanılması yeterli olmaz. Sözgelimi, sanayileşmiş bir ülkenin şiiri, tarım ekonomisiyle geçinen bir toplumda karşılık bulmayabilir. 
Bu parçadan aşağıdaki sorulardan hangisine cevap alınamaz
A) Türkiye’de şiir çevirisi sizce nasıl durumda? 
B) Sizce her şiirin çevirisi mümkün müdür? 
C) Şiirin başka bir dile çevrilebileceğine inanıyor musunuz? 
D) Şiirin çevrildiği dilde karşılık bulmasında ekonomik ya da kültürel farklılıklar etkili midir? 
E) Şiirin başarılı bir çevirisinin yapılabilmesi için nelere dikkat edilmelidir?

7. Kendi kendini idare edebilmek olgun insanların belli başlı niteliklerinden biridir. Başkalarına dayanmadan yürümek, kendine ait işlerde karar verebilmek, bazen kendi kendine kalmak ve bu durumdan hoşlanmak olgunluğun ilk belirtilerinden biridir. Yetişkinler arasına katıldığınız zaman birçok işi kendi kendinize göreceksiniz. Birçok zaman kendi başınıza kalacaksınız. Arkadaşlarınızın hoşlanmadığı bir yere, konferansa, maça ya da konsere kendi kendinize gidebilmelisiniz. Eğer kendi kendinizi idare etmeye hazırsanız bu gibi durumları yadırgamazsınız. 
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz
A) Yalnız kalmaktan hoşlanmanın olgunluğun ilk göstergelerinden olduğu 
B) Kendi kendini idare etmeye hazır olanların yalnızlığı yadırgamamaları gerektiği 
C) Olgunluğun belli başlı niteliklerinden birinin kendi kendini idare edebilmek olduğu 
D) Kişinin, çevresindekilerin zararına da olsa kendi zevklerinden ödün vermemesi gerektiği 
E) Kendine ait işlerde kendi kendine karar verebilmenin olgunluğun belirtilerinden olduğu

8. Dil, yazarın düpedüz aracı değil, her şeyidir. Hiçbir zaman birbirinden ayrılmayan amaç da araç da bir bakıma dildir. Dil yönünden etkinse yazar, amaç yönünden de soyludur. Dili ne denli ustaysa amacına o denli yandaş kazandırır yazar. Kof, sığ, düzmece amaçları benimsetmeye kalkışanların dili de koftur, sığdır, düzmecedir. Dili çelimsiz yazar hangi amacın savunucusu olursa olsun yine de başarısız kalmaz mı? 
Bu parçada aşağıdakilerin hangilerine değinilmemiştir? 
A) Dili ustaca kullanan yazarların, düşüncelerini daha çok kişiye benimsetebildiğine 
B) Amaçları iyi olmayan kişilerin dillerinin de iyi olmayacağına 
C) Dili iyi kullanamayan yazarların amaçları ne olursa olsun başarılı olamayacağına 
D) Amaçlarını sade bir dille anlatanların, düşüncelerinin daha kolay anlaşıldığına 
E) Dili kullanmakla amaç arasında doğrudan bir ilginin bulunduğuna

 

CEVAP ANAHTARI:

 

1.A       2.A      3.A       4.D      5.D       6.E       7.D       8.D

SON EKLENENLER

Üye Girişi