YUNUS EMRE: İLAHİ:2.
Acep şu yerde varm'ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin
Gezdim Urum ile Şam’ı
Yukarı illeri kamu
Çok istedim bulamadım
Şöyle garip bencileyin
Kimseler garip olmasın
Hasret oduna yanmasın
Hocam kimseler duymasın
Şöyle garip bencileyin
Söyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göynür özüm
Meğerki gökte yıldızım
Şöyle garip bencileyin
Nice bu dert ile vanam
Ecel ere bir gün ölem
Meğerki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyin
Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra, duyalar
Soğuk su ile yuvalar
Şöyle garip bencileyin
Hey Emre'm Yunus biçâre
Bulunmaz derdine çare
Var imdi gez şardan şara
Şöyle garip bencileyin
Metin İncelemesi
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nazım.
Nazım biçimi: İlahi.
Nazım birimi: Kıta.
Ölçüsü: 4+4 = 8 li hece.
Türü: Lirik şiir.
Konusu: Ozanın, tinsel yalnızlık duygusu içinde Tanrı'yı arama çabası anlatılıyor.
Teması: Yalnızlık ve kimsesizlik duygusu.
Kâfiye şeması: abcb/dddb/eeeb...
Kafiyeli olan "Şam'ı/kamu" sözcüklerinde ortak kafiye sesi "M" olup yarım kafiyedir. "Göz-üm/ öz-üm/yıldız-ım,” sözcüklerindeki "-üm/-ım'' iyelik ekleri rediftir. Kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "Z" olup yarım kafiyedir.
Deyimler-Söz Grupları:
Yukarı iller: Azerbaycan, Horasan, İran.
Bağrı başlı: Bağrı yaralı.
Urum: Anadolu. Anadolu, Türklerden önce Romalılarla (Bizanslılarla) meskûn olduğu için, Osmanlıların eline geçtikten sonra da uzun süre "Rum, diyar-ı Rum" olarak anılmıştır.
Hasret odı: Ayrılık acısı, özlem.
Şardan şara: Şehirden şehire.
Bağrı başlı, gözü yaşlı: Bağrı yaralı, gözü yaşlı.
Hasret odına yanmak: Tanrı'dan ayrı kalmanın acısıyla yanmak.
Gariplere göynür özüm: Kimsesizlere içtenlikle acırım.
Dil Özellikleri;
a) Ozan, yaşadığı dönemin Anadolu Türkçesine özgü sözcükler kullanmıştır: Bencileyin (benim gibi), yuyalar (yıkasınlar), kamu (tüm), sin (mezar).
b) Kimi fiiller bugünkünden değişik kullanılmıştır: Bulam (bulayım), yanam (yanayım), duyalar (duysunlar), yuyalar (yıkasınlar), ere (ersin), ölem (öleyim), diyeler (desinler).
c) Kimi sözcüklerde ölçü gereği hece düşmesi" yapılmıştır: Varm'ola (var mı ola).
d) İslâm’i motiflere yer verilmiştir: Gökteki yıldızım. Bu söz, İslâm inanışına göre, tüm insanların gökte birer yıldızı vardır inanışıyla ilgilidir. Yazgı, kader anlamına gelir.
e) Bugün bile Anadolu'da kullanılan halk deyişleri görülmektedir: Ecel ere bir gün ölem. Soğuk su ile yuyalar. Üç günden sonra duyalar.
İçerik Yönünden:
1. Acaba şu yerde, böyle benim gibi gönlü yaralı, gözü yaşlı bir başka kişi var mıdır? Ozan, gurbetin, yalnızlığın, Tanrı'dan uzak kalmanın acısını anlatıyor.
2. Tüm Urum (Anadolu) ve Şam (Suriye) ile yukarı illerini (Azerbeycan-İran) gezdim. Çok istedim, ama derdime ortak olacak benim gibi bir garip kişi bulam adım. Ozan, kendine eşlik edecek dertli birini arıyor, ama bulamıyor.
3. Kimseler garip olmasın. Ayrılık acısıyla yanmasın, özlem acısı çekmesin Hocam, şöyle benim gibi bir garip kişiyi hiç kimse duymasın. Ozan, "Hocam" sözüyle, kendisini yetiştiren Taptuk Emre'ye sesleniyor. Kendisinin çektiği acıları bir başkasının çekmemesini diliyor.
4. Dilim söyler, gözüm ağlar. Garip içim içtenlikle yanar. Gariplik yazgımmış. Sanırım gökteki yıldızım da benim gibi gariptir. İslam inanışına göre, tüm varlıkların gökte birer yıldızı vardır. Hayat, talih; yıldıza, yani yazgıya göre yürür. Dörtlükte Yunus, durumunu buna bağlıyor.
5. Uzun bir süre bu dert ile yanayım. Günün birinde ecelim geldiğinde öleyim. Belki o zaman benim gibi garip birini mezarımda bulurum. Ozan, mezarında, garip olarak kendisine yine kendisinin eş olacağını söylüyor. Bir bakıma gariplikte kendisine eş olarak ölmüş varlığını bulacaktır.
6. Benim gibi kimsesiz, yalnız, garip biri öldüğünde, insanlar, ölümünü üç günden sonra duyarlar. "Bir garip ölmüş" diyerek su ısıtmaya bile gerek görmezler, soğuk su ile yıkarlar. Şöyle benim (ve benim gibiler) misali. Ozan, bu duygunun yanısıra, maddi varlıktan kurtulma sevincini de dile getirmektedir. Çünkü varlığın temeli manevi yöndür, ruhtur. Ruh, bedenden çekildikten sonra geriye kalan ceset ve onunla ilgili yapılacak işlemler Yunus'a göre önemli değildir. Beden ruhun kafesidir, konuğun konuklandığı yerdir. O çekildikten sonra geriye kalan topraktır, toprağa kavuşacak olan değersiz bir varlıktır. Ruh, vasi (vuslat)'a yani Tanrı'ya kavuştuktan sonra gerideki cesedin ne olacağı pek önemli değildir.
7. Hey Emre'm, çaresiz Yunus'um, bu evrende derdine çare bulunmaz. Sen şimdi git, şehirden şehire dolaş, dur. Bakalım şöyle benim gibi bir garip bulabilecek misin? Ozan, bir derviştir; tüm dervişler gibi dünyayı bir misafirhane kabul etmektedir. O'nun tüm amacı Tanrı'ya kavuşmaktır. Bunun için Tanrı sevgisiyle kentten kente gezerek her türlü sıkıntıya katlanmaktadır. Dervişliğinin gereği "şardan şara" (kentten kente) gitmektedir. Böylece ozan, şiirin bütününde büyük yalnızlığını anlatmaktadır.
Araştırmalar
1. Yanam, ölem, bulam, diyeler, duyalar, yuvalar, bencileyin" sözcüklerinin bugünkü söylenişleri "yanayım, öleyim, bulayım, desinler, duysunlar yusunlar, benim gibi" biçimindedir. "Bencileyin" sözcüğündeki "-leyin" eki, bugün zaman bildiren sözcüklere getirilmektedir: Sabahleyin, akşam leyi a
2. "Hasret odına yanmak" : Tanrı'dan ayrı kalmanın acısını duymak, özlem ateşine yanmak. "Gökteki yıldızım: Talihim, kaderim, yazgım. "Sinde bulmak" : ölüm yoluyla Tanrı'ya kavuşmak.
3. Yunus Emre, "hasret odına" Tanrı için yanmaktadır.
Yunus Emre, aynı zamanda bir derviş olduğunu şiirindeki "Gezdim Urum ile Şam'ı/Yukarı illeri kamu", "Var imdi gez şardan şara" dizeleriyle anlatmaktadır.
4. Altıncı dörtlükte çevresi, gücü, maddi varlığı olmayan kimsesiz garip kişilerin önemsenmediği belirtilmektedir. Ozan, gariplerden yana tavır koyarak çevresi, gücü ve maddi varlığı olanlara değer verilmesini eleştirmiş olmaktadır.
5. Dörtlüklerin sonunda yinelenen "Şöyle garip bencileyin" dizesi, ozandaki yalnızlık duygusunu daha güçlü ve etkili biçimde dile getiriyor, şiire bütünlük kazandırıyor. Ozan, bu dize ile kendisini a) Yüreği yaralı, gözü yaşlı insanlara, b) Gökteki yıldıza, c) Kimsesiz gariplere benzetiyor.
6. Şiirdeki "yalnızlık" duygusunu en güzel biçimde altıncı dörtlük anlatmaktadır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
YUNUS EMRE'NİN HAYATI VE ESERLERİ
YUNUS EMRE TÜM ŞİİRLERİ
TASAVVUF HALK ŞİİRİ
KLASİK DÖNEM SUFİ ŞAİRLER
TASAVVUF ŞİİRLERİ YUNUS EMRE
YUNUS EMRE -SORDUM ÇİÇEĞE AÇIKLAMASI
YUNUS EMRE - ŞATHİYE ÖRNEĞİ-ÇIKTIM ERİK DALINA