Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Dünyanın ilk kitapsız kütüphanesi  BiblioTech’in Amerika’da açılması, geleneksel kütüphanelerin yerini daha ışıltılı, dijital mekânların alacağının habercisi oldu. Pek çok ülkedeki halk kütüphanelerinin ödünç e-kitap hizmeti gittikçe yaygınlaşırken, okurların da buralara ilgisini artırıyor. Bu yenilikler kütüphanenin tanımı değişiyor mu sorusunu gündeme getirirken, Türkiye’de ise 2012’de duyurulan kütüphanelerden ödünç e-kitap alma projesinden ise hâlâ ses soluk yok.

Cenneti bir tür kütüphane olarak düşleyen Jorge Luis Borges’i hafiften biraz huzursuz edebilecek gelişmeler yaşanıyor. Dijital bilgi çağında okuma alışkanlıklarımız değişirken, teknolojinin bize armağan ettiği bu yeni alanlara kitapsız kütüphaneler eklendi. ABD’nin Teksas eyaletindeki San Antonio kentinde geçtiğimiz eylülde açılan bu dünyanın ilk kitapsız kütüphanesinin koleksiyonu tamamen dijital eserlerden oluşuyor. Geleneksel kütüphanelerin yerini daha ışıltılı, dijital mekanların alacağının habercisi olan BiblioTech adlı kütüphaneden sonra diğer ülkeler de yavaş yavaş bu gelişmeye ayak uyduruyor. Bu yenilikler ‘Kütüphanenin tanımı değişiyor mu?’ sorusunu gündeme getiriyor.

İngiliz Yayımcılar Birliği de geçtiğimiz hafta ülkedeki dört büyük halk kütüphanesinde e-kitap ödünç verme imkanı veren pilot bir uygulamayı başlattı. Uygulamanın önümüzdeki günlerde tüm ülkeye yayılması beklenirken, ülkemiz ise bu alanda oldukça yavaş. Halbuki Kültür ve Turizm Bakanlığı, Aralık 2012’de Türkiye’deki kütüphanelerde de e-kitap ödünç alınabilmesi için çalışmaların bitmek üzere olduğunu duyurmuştu. Hatta dönemin Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Prof. Dr. Onur Bilge Kula projenin altyapısını tamamlamak için 1 ay gibi bir süreye ihtiyaçları olduğunu belirtmiş “Kâğıt kitap gibi ödünç verebileceğiz. Bu ilk olarak 11 ilde gerçekleşecek.” açıklamasında bulunmuştu, fakat bu konuda herhangi bir gelişme görünürde yok.

Kütüphanelere duyulan aşk

E-kitabın yaygınlaşmasıyla birlikte, dünyadaki pek çok üniversite basılı kitapla birlikte bünyesindeki dijital yayınları da barındırarak okurlarına ödünç veriyor. Üniversitelerden taşıp yavaş yavaş halk kütüphanelerine uzanan bu ilgi, gün geçtikçe artıyor. Amerika’nın dünyadaki ilk kitapsız halk kütüphanesi BiblioTech’ten sonra pek çok ülke bu alanda kafa yoruyor. BiblioTech, kendisini kitapsız kütüphane yerine dijital kütüphane olarak tanımlıyor. Dokunmatik ekranlar, tabletler ve e-kitap okuma cihazlarıyla donanmış bu mekanda, tek bir basılı kağıda rastlamak mümkün değil. Kendi e-kitap cihazınızla da kütüphanenin koleksiyonuna erişebilirken kütüphane 7 gün 24 saat hizmet veriyor. BiblioTech’in fikir babası Bexar County Yargıcı Nelson Wolff, Apple’ın kurucusu Steve Jobs’tan ilham alarak bu dijital kütüphane işine giriştiklerini söylüyor.

Kütüphaneyi açıldığı ilk gün 1.100 kişi ziyaret etmiş. Koleksiyonunda 10 bin e-kitap olan BiblioTech’in ziyaretçi sayısı daha ilk yıl dolmadan 100 bini aşmış. BiblioTech’in okurlar dışında bu örnek kütüphaneye gelip bu uygulamayı ülkelerine taşımak isteyen birçok ziyaretçisi var. 1,7 milyon nüfuslu kentin bu kütüphanesi 2,2 milyon dolara mal olmuş. Amerika’da pek çok kütüphane ödünç e-kitap hizmeti sunarken bu kitapsız kütüphane ülkenin diğer şehirlerine de örnek olmuş durumda, zira BiblioTech bir kütüphaneden çok daha fazlasını ziyaretçilerine sunuyor.

Kitapsız kütüphanelerin sayısı şimdilik çok fazla olmasa da kütüphanelerin e-kitap ödünç verme hizmeti dünyanın pek çok yerinde gittikçe daha da yaygınlaşacağa benziyor. Fakat yayıncılar kütüphanelerin e-kitap ödünç vermesine biraz mesafeli duruyor, zira yayınevleri satışlarının azalmasından korkuyor. Bu alana meraklı yayıncılar ise e-kitabı, basılı kitaptan daha yüksek bir fiyata kütüphanelere satıyor.

Dijital bilgi çağında bu tür yenilikler ilk anda ürkütücü gelse de tamamen dijital kitapların ve bunları ödünç veren kütüphanelerin varlığının artacağı kaçınılmaz. Bu gelişmeler, “Çoğu aşklar gibi kütüphanelere duyulan aşkın da öğrenilmesi gerekir.” diyen ve Geceleyin Kütüphane gibi benzersiz bir kitabı bize armağan eden Alberto Manguel’in biraz da şu sözlerindeki haklılığı gösteriyor: “Ben kütüphanenin tanımının değiştiğini düşünmüyorum. Kütüphaneler hiçbir zaman yalnızca kitapların saklandığı yerler olmamıştır. Örneğin muhtemelen ideal kütüphane modeli olan İskenderiye’de dünyadaki bütün kitapları toplama azmi vardı ama aynı zamanda haritaları ve nesneleri de vardı ve bunun bir inceleme ve iletişim dünyası olduğuna dair bir his vardı. Teknoloji değişir ve böylece elektronik medyanın kütüphanelere girmesi gerekir, yeter ki onun yanında kitapların da olduğunu unutmayalım.”


 




SON EKLENENLER

Üye Girişi