ZELZELE
Zelzele, dün gece, İstanbul'u uykusunun en derin yerinde oynattı. Garip şey! Haftalardan beri komşu toprakları sarsan ve şimdi gizli adımlarla bize yaklaşır gibi olan bu âfetin, faaliyete geçmek için insan gafletini kollayışta gösterdiği şeytani dikkate bakılırsa, bunun, cana kastetmiş bir müthiş zekânın işi olduğuna hükmetmek lâzım geliyor.
Öyle ya! Muharebelerde düşmanı, dalgın karargâhları topa tutmak ve hırsızın soyacağı evin duvarına tırmanmak İçin intihap ettiği (seçtiği) saat, hemen daima zelzelenin de harekete geçmek için beklediği saattir: gecenin ilerlemiş bir saati!
Gerek düşman, gerek hırsız, gerek zelzele, gafil İnsanın soyunup entarisini ([1]) giymesini ve atağa uzanıp, rahat horlamasını gözlerler.
Anlaşılan, ikide bir toprağın temellerini sarsan gizli ve korkunç kollar, gecenin karanlıkları içinde, insanları, don ve gömlekle, yalınayak, başıkabak, sokaklara perişan dökülmüş görmekten zevk alan tuhaflık merakında bir zalim kuvvetin hesabına, yeraltı âleminde, şu garip faciaları hazırlayıp duruyor!
AHMET HAŞİM
[1].Eskiden erkekler de yatarken gecelik denen bir çeşit entari giyerlerdi. Pijamaya sonradan alışıldı.
Fıkra örneği
Türk çocukları ve gençleri için okunması gerekli olan kitapların bir listesini çıkarmak üzere son aylarda MEB'in, ilgililer arasında bir ön soruşturma yahut araştırma yaptırdığını duyduk. Mahiyetini tam bilmemekle beraber böyle bir listenin ilk ve ortaöğretim öğrencileri dikkate alınarak hazırlattırıldığını tahmin ediyorum. Güzel ve yerinde bir teşebbüs. Bunun daha da genişletilerek yükseköğretim yapmakta olan gençlere teşmil edilmesi gerekir. Hatta eğitim çağı dışında genel olarak Türk aydınının okuması gerekli eserlerin de bir listesi üzerinde çalışmalar yapılmalıdır (...)
Edebi fıkra örneği
Bir toplumda ahlak ve âdetlerin ne şekilde değiştiğini, kelimelerin başkalaşmasında görmeli, "üstat" kelimesinin son senelerde aldığı mana bu bu bakımdan küçük bir incelemeye değer. Eskiden "üstat", herkesçe onaylanan yetkinliklere verilen büyük bir derecenin ismiydi. Üstat, dahiden bir rütbe aşağıda idi. Üstat Ekrem, edebi derecelendirmede Dahi-yi Azam'ın arkasından gelirdi. Üstat, ehliyetin son olgunluk aşamasını ifade ettiğinden yaş, baş, saç ve sakal kavramlarını da içerirdi. İhtiyarın hürriyet gördüğü devirlerde üstat kelimesinin de utanılacak bir manası olamazdı. Son senelerde maddi hayat zevkinin istila edici bir şekil almasıyla "üstat" kelimesinin de yavaş yavaş gözden düştüğü görülür.
Gazete fıkrasına örnek
Hemen her akşam eve içim sıkkın dönüyorum. Niçin? Bu niçinin yanıtı yok. Bir işim mi sapa sardı? Bir yerim mi ağrıyor? Birisiyle miç çatıştım? Hayır... Sadece içim sıkkın. Belki siz de benim gibisiniz. Belki herkes, bütün vatandaşlar böyle, nedensiz bir bunaltı içindeler... Hayır, hayır, bu üzüntülerin nedeni mi yok dedim? Evet, nedeni yok, ama nedenleri var. Dikkat ediyorum, bizim bütün şikayetlerimiz, küçük şikayetler toplamıdır...
İLGİLİ İÇERİK
NASRETTİN HOCA FIKRA ÖRNEKLERİ