Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

Harry Potter ve Felsefe Taşı 

(Harry Potter and the Sor cer er's Stone) YAW NAAPTINIZ?

İngiltere’nin küçük civar cafeleri, salt soğuktan başlarını sokacak yer aramanın hevesinde olan, çünkü parasızlıktan evlerini ışılamayan bir anne ve kızma ev sahipliği yapıyorlardı o zamanlar. Hem kendini hem de küçük kızını eğlendirmek için kalemini ilk kez eline aldığında acaba J.K.Rowling’in aklına yazacağı hikâyelerin birer başyapıt olacağı, tüm dünyada 47 dile çevrileceği ve 100 milyondan fazla satış yapacağı gelmiş miydi? İsteyerek ya da istemeyerek, J.K.Rowling o kahverengi masalarda yeni kuşağa bir idol yaratmıştı: “Harıy Potter”.

1997 yılında 7 ciltlik "Harry Potter’’ serisinin ilk kitabı olan "Harry Potter ve Felsefe Taşı”nı beyaz perdeye taşımak isteyen Warner Bros, kitabın bütün haklarını satın alır. Senaryo, oldukça takdir edilen yazar "Steve Kloves”a verilir. Kloves 1999’da senaryoyu tamamlarken, "Harry Potter Fan Clubs” üyeleri milyonları bulmaktadır, üstelik üyeler yalnızca çocuklardan oluşmamaktadır. Senaryo sonrası yönetmen arayışlarına giren YVarner Bros ’un tabiki aklına hemen "Steven Spielberg” gelmiştir. Ne var ki, filmi Amerikanlaştırmayı düşünen Spielberg benim de anlamadığım bir şekilde film ekibini korkutmuştur. Böylece filmi almadığı mı yoksa filmin verilmediği mi şaibeli olan Spielberg in tahtına "Stepmom”, "Home Alone”, “Mrs. Doubtfıre” gibi filmlerle ismini duyurmuş olan İtalyan yönetmen Chris Colombus oturmuştur. 43 yaşındaki Colombus’un Harry Potter’la tanışması ise kızının kitabı eline tutuşturması ve asla geri alamamasıyla başlamıştır. Colombus ’a göre filmin yönetmenliğinin ona verilmiş olmasının sebebi adaylar arasında kitaba en sadık kalacak yönetmen izlenimi yaratmasıdır. Böylece Rowling, Colombus, Kloves ve yapımcı David Heyman 2000yazında süper dörtlüyü oluştururlar. Sıra oyunculara gelmiştir: Başkarakter "Harry Potter” ı bulmak 9 aylık çetin bir mücadele alır. İngiltere 'den ve hiç şansları olmasa da ABD ’den yaklaşık 16.000 aday çocuk katılır, ne var ki 16.001'inci olan ve daha önce de "David Copperfıeld”ın TV versiyonunda yer almış olan Daniei Radcliffe seçilir. "Harry”nin en yakın arkadaşları "Ron”ı Rubert Grini, "Hermione”yi ise Emma JVatson canlandırır. Sette yaklaşık 2000 çocuk ve her birinin 2-3 yedeği rol almıştır (ders zorunluluğu). Öğrencilere "Ben İngiliz'im ” diye bağıran formalar hazırlanmış ve gerek öğrencilerin gerekse diğer karakterlerin makyajları saatler almış. Filmde “Hogvvarts Cadılık ve Büyücülük Okulu” olarak hizmet verecek olan okul mimarisinde ise; Cambridge ve Oxford Üniversiteleri’nden akademik açıdan, Gloucester ve Durham Katedralleri ’nden ise kutsallık ve büyü açısından ilham alınmış. Bunca titiz çalışmalardan sonra ise "Titanic”den sonra hâsılat rekorları kırmaya hazırlanan "Harry Potter ve Felsefe Taşı ” ortaya çıkmış.

Film 1 Şubat’ta ülkemiz sinemalarında gösterime girdi ve “Yüzüklerin Efendisi” hayranlarının hayal kırıklığını paylaşacak birçok “Harry Potter” hayranı ortaya çıktı. Ben de sinemadan “Yaw naaptınız?” sorusuyla ve en korkunç yüz edasıyla çıkan hayranlardan bir tanesiydim. Artık nasıl olur demiyorum, çünkü bu soruya cevap vermiş olan birçok sinema yorumcumuz var. Başta kitabın çevirmeni olan Sevin Okyay’ın gelmesi de oldukça şaşırtıcı, ilk olarak Okyay gibi ben de “Harıy "mizin bir adet “Harry Potter Abi” olmaması gerektiğinden yanayım. Kitap genel algılandığından farklı olarak bir çocuk kitabı değildir, bunun farkını serinin 4. kitabını tamamlamış ve gece uyku sıkıntısı çekmiş olanlar da fark etmişlerdir kanımca. Kitap kahramanları çok daha olgun karakterdedirler ve kötü güçler çok daha korkunç tanımlanmışlardır metinlerde. Ne var ki film, “.Aman çocuklarımız korkmasın, aman Harıy Ahi’lerini sevsinler!” formatında öykülendiği için başarısız olması tabi ki kaçınılmaz. Sebep bulduğum ikinci başarısızlık ise ekibin “iflah olmaz İngiliz obsesifliği”dir. Bu takıntının nerden başladığı bilinmiyor; ama esrarengiz bir şekilde setteki 3000’e yakın kişinin yüzde doksan dokuzunun İngiliz olmasıyla olay son noktayı bulmuş. Söylentilere göre tüm bu saplantı, her şeyin İngiliz olmasını buyuran ve setten hiç ayrılmayan yazar J.K.Rowling’in başının altından çıkmış (Hollywoodda ne (!). Ülkemize dönmek gerekirse, dublajdan gerçekten bahsetmek istemiyorum, yine de şöyle desem anlarsınız sanırım:

“Hagrid”, “Hermayni”, “Damblidor ”... Tüm bunların yanı sıra oyuncuların performansını, görüntü yönetmenliğini, kostüm tasarımını, makyajı ve özellikle de soundtrack’i takdir etmemek ayıp olur. Gerçekten başarılı olduklarına inanıyorum. Yine de insanın aklına şöyle bir soru takılıyor: Acaba kitaba kutsal kitap muamelesi yapan Colombus yerine yüzyılın yönetmeni Spielberg ya da sinema sektörünün delisi Terıy Gilliam filmi alsalardı yazdığım bu metin daha mı değişik olacaktı? O zaman başlık “Ne iyi yaptınız!” mı olacaktı? Kim bilir...

SELİN GÜNER

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi