Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

AKTIL İLE İNCECİK

"Arzuhal eylesem deftere sığmaz

Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim."

                                  Serdarî

Seher deli esiyordu otomobilin yanına vardığımda Elbistan uyanıyordu toz duman. Toz duman ki düşman başına bile değil. Kavakların dibine çöktüm. Araba hazır değildi de. Gıcır gıcır kağnılar geliyor pazara Kağnıları ardında sıska, kara kuru, kuyrukları arka ayaklarının arasına Sıkışmış köpekler. Ürkek, çekimser.

Sonra köylüler elleri değnekli, Kimisi kör, kimisi topal, tümü yorgun, argın, Eşeklerin üzerinde uyuyan bebekler Analarının sırtında, kucağında uyuyan bebeler... Kimi hasta, kimi cayırtılı.

Bir insan akını pazaryerine. Mal mülk heybeler, tehlizler kağnılar dolusu. Saman kağnıları, sap kağnıları, buğday kağnıları gıcır gıcır, yakarışlı, Ardlarında, yanlarında yüzlerce ayak, toprağa değdiği zaman puf diye toz kaldıran çarıklı, lastikli çıplak ama hepiciği yorgun sürünen ayaklar toz duman.

Bölüm bölük insan akını, Arkaları naylonlu traktörler, kamyonlar on beş kişi bindirince öbek olmuş insan yığılı jeep’ler... Ve bu kadar araçtan korna sesinden tedirgin elindeki değnekle eşekleri sağa sola kovalayan, kağnıların ipine asılan, güya canını, malını kurtarma savaşında o insan seli. Toz duman içinde. Sonra kavakların arasından süzüm süzüm süzülen seherin ilk ışınları... Boru gibi, boru gibi tozdan

Hazırız Beg

"Hazırız beg" dedi muavin sandığım, arabayı iki Saattir ırgalayan adam. "Atla beg" dedi. Atladım. Ehliyeti yokmuş amma, alacakmış yakında. İşte böyle köy yollarında belliyormuş sürmesini! Bu arabayı nice güçlükle almış? Yazmaya ne kalem, ne kâğıt yetermiş efendi!... İşler iyi değilmiş bir süredir. Para çekilmiş ortadan, ama uydurup borç harç almış arabayı... Dururken de giderken de sağ ön teker öteki üçtekere uymamak için elinden geleni yapıyordu.

Şoförümsü genç, benzinciye yaklaşınca oradaki çocuğa:

"Kop lan" dedi. "Şoooordan yimbeş kuruşluk kırmızı biber al haydi...."

Çocuk yirmi beşliği alınca savuştu. Geldi. Şoförümsü genç o bir paket kırmızıbiberi radyatöre boşalttı! Radyatör delikmiş de iyi gelirmiş kırmızıbiber, pekleştirirmiş! Radyatör değil besbelli lahmacun!

Ne demiş Hazreti Ali? "Bana bir kelime öğretenin kulu olurum..." Delik radyatöre yirmi beş kuruşluk kırmızıbiber... Kelime ne demek? Hem iş, hem cümle öğretti, ben de sizlere... Ödeştik.

(...)

Fikret Otyam (Topraksızlar)

Sakin Öner, Örneklerle Kompozisyon Düzenli Yazma ve Konuşma Sanatı, Yuva yay.

 İLGİLİ İÇERİK

MÜLAKAT - RÖPORTAJ FARKI

RÖPORTAJ

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi