Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Zindan Destanı

Dinleyin ahbaplar şu destanımı,

Bakınız ne kadar hayret efzâdır,

Evvelâ öğrenin nam ve şanımı,

Şöhretim Filozof ismim Rızadır.

Milletin feryadı sarsarken Arşı,

Bana boru gelir hürriyet marşı.

Hükümet değil bu, aynalı çarşı

Orada sırıtan birkaç simadır.

Mahbese girdimse yoruldum sanma!

Mahkûm oldumsa da vuruldum sanma!

Çalkanır deryayım, duruldum sanma!

Gönlümü coşturan aynı havadır.

Yaş kemale erdi: Kırk üçü aştım,

Ecelle kol kola gezdim, dolaştım.

Alacaklılarla hep helallaştım.

Borcum Azraile bir (Merhaba) dır.

Kubbeler bezminin zevkinden bıktım,

Karga derneğinden sıyrıldım, çıktım;

Yaptığım hayatı tekmeyle yıktım,

Gördüm ki gidişin sonu tenadır.

Yirmi beş gün rahat yattımsa ne gam?!.

Ben bu gözdağını bir pula almam...

Başıma taş yağsa yolumdan kalmam,

Maksadım uğruna başım fedadır.

Gözümü korkutmaz şamata teli,

Kolumu bükemez nâmerdin eli,

Yolumu kesemez yağmurun seli,

Bu yoldu can vermek cana safadır.

Bir cuma günüydü; kükredim, azdım,

Oturdum şu uzun destanı yazdım.

Zindan duvarına namımı kazdım.

Bu nâma Şark ve Garb hep âşinâdır.

Hey Rıza merd olan ölür, yenilmez.

Meydana girince geri dönülmez.

Ben gibi şahinin eti yenilmez,

Bizim eğlencemiz telli belâdır.

(1911)

RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI


 

***

Destan

Nerden baksan görünen bir dağıydın vatanın,

Ne zaman seslensek sen bize çağlar gelirdin...

Ne destanlar söyledin, ne coşkun bir nehirdin,

Bir yalın kılıcıydın Türk denen kahramanın,

Yurdu kuşatan dağlar alnında çelengindir...

Altın bir küheylan gibi şahlanan dağlar,

Gölgesi ta göklere vuran askerlerindir;

Topların konuştuğu yalnız zaferlerindir;

Söyler gezer adını yankılar diyar diyar,

Adın tarihi döğen bir umman, bir engindir.

Serhatlerde açtığın bayraklar bizim için,

Öpüp kokladığım şen gaza gülleridir:

Savaş baba mirası, atalar hüneridir,

Bastığımız her toprak şan saklar bizim için,

Ruhumuzda her köşe hatıranla zengindir...

Atlar şahlanmalıdır, yaslar saklanmalıdır,

Sesime ses katmalı seller coşkunluğundan,

Gökler haber alsın bir kahraman vurulduğundan,

Ordular bir meçhule doğru ayaklanmalıdır,

Sancaklar düşsün öne! Bu senin son cengindir.

ORHAN ŞAİK GÖKYAY

KÖROĞLU DESTANI

Yiğitler silkinip ata binince

Derelerde boz kurtlara ün olur

Yiğit olan döne döne döğüşür

Kötüler kavgadan kaçar hûn olur.

Koçyiğit cıdasın almış atıyor

Ak elleri kızıl kana batıyor

Bir kötü kavgadan dönmüş kaçıyor

Kaçma kötü kaçma şimdi dün olur

Bir yiğit çıtlasın almış eline

Serimi koymuşum yiğit yoluna

Kalkan paralana zırhlar deline

Kanlı gömlek koçyiğide don olur.

Köroğlu çağırır figan ağıtlar

İman ehli birbirini öğütler

Boydan boya demir donlu yiğitler

Vurur adasın kahraman olur

II

Benden selâm olsun Bolu Beyine

Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır

ok gıcırtısından kalkan sesinden

Dağlar gümbür gümbür seslenmelidir

Düşman geldi tabur tabur dizildi

Ak alnıma kara yazı yazıldı

Delik demir çıktı mertlik bozuldu

Eğri kılıç kında paslanmalıdır

Köroğlu'm düşer mi yine şanından

Çoğunu ayırır er meydanından

Kır-at köpüğünden düşman kanından

Çevre dolup çerkes ıslanmalıdır.

Halk yazınında tür olarak destan koşma türüne girer. 8 ya da 11 hece ölçülüdür, halk şiirinin tüm özelliklerini taşır uyak, durak, konu, söyleyiş aynıdır. Dörtlük sayası sınır­sızdır: Bu, uzun bir olayı anlatma olanağı verir. Savaş, deprem, yangın, salgın gibi top­lumu derinden sarsan olaylarla, yiğitlerin başlarından geçenleri konu edinen destanları­mız çoktur. Güldürü, toplumsal yergi, taşlama, eleştirme niteliğinde, öğüt (atasözü) bi­çiminde destanlar da vardır. Şiir türü yönünden epik ve didaktik (yiğitlik ve öğretici) şiir biçimindedirler.

Serbest nazımla da çağdaş şiirimizin ölçülerine göre destanlar yazılmaktadır. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın "Çanakkale, Kubilay" gibi destanları böyledir.

Destan hakkında daha geniş bilgi için Türk Dili dergisinin "Türk Halk Edebiyatı Özel Sayısı"na bakılabilir.

 

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi