Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Söyleşmek, “karşılıklı konuşmak, hasbihâl etmek, sohbet etmek” demektir. Söyleşmeye bağlı anlatım ise diyaloga, yani karşılıklı konuşmaya dayalı anlatım demektir. Diyalog da “oyun, roman, hikâye vb.” eserlerde iki veya daha çok kimsenin karşılıklı konuşması anlamına gelir. Ayrıca konuşmaya dayalı metinlere diyalog dendiği de olur. Bu da gösteriyor ki iki ya da daha çok kişinin karşılıklı konuşmasına, diyaloğuna dayalı anlatım, söyleşmeye bağlı anlatımdır.

İnsan hayatının özünü iletişim meydana getirir. Bir insan, içinde yaşadığı sosyal çevrede başkalarıyla iletişim kurmadan edemez. Fırından ekmek alacak biri, fırıncıyla iletişim kurmak durumundadır. İşe gitmek için dolmuşa binen biri, para ödemek için şoförle diyaloğa geçmek durumundadır. Belediyeye -şikâyetini iletmek isteyen bir mahalle sakini de görevlilerle iletişim kurar. İletişim, sosyal bir varlık olan insanın duygu ve düşüncelerini karşıdaki kişiye aktarmasıdır. Bunu aktarırken de  söyleşmeye bağlı anlatımı seçer. Demek ki insanlar günlük ha-f yatta her an söyleşmekte, yani söyleşmeye bağlı anlatımı kullanmaktadır.

Oyun, roman, hikâye gibi yazı türlerinde söyleşmeye bağlı anlatımdan yararlanılır. Oyun, yani tiyatro metni doğal olarak karşılıklı konuşmalardan oluşur. Dolayısıyla tiyatro metninin omurgasını söyleşmeye bağlı anlatım oluşturur. Olayın akışı bu anlatımın içinde verilir. Ancak bu anlatım, olayın doğal akışıyla birlikte ilerlemelidir. Oyunun sahneye konduğu sırada karşılıklı konuşmayla oyuncuların hareketleri bütünleşeceği için söyleşmeye bağlı anlatımın doğal olması gerekir. Aksi takdirde diyaloglar yapmacık kalır ve oyun, izleyicide arzu edilen etkiyi bırakamaz. Roman ve hikâye gibi yazı türlerinde de söyleşmeye bağlı anlatımdan yararlanılır. Bu anlatım, roman ve hikâyede olayın verilişine hareket kazandırır. Olayın durağan akışı söyleşmeye bağlı anlatımla canlılık kazanır. Bu da okurun ilgisini ve dikkatini diri tutan bir özelliktir.

Sohbet, diyalog, mülâkat metinleri de söyleşmeye bağlı anlatım çerçevesinde oluşur. Bunun yanında monolog da söyleşmeye dayalıdır. Monolog, “bir kişinin dinleyicilere anlattığı, genellikle güldüren olay” anlamını taşımakla birlikte daha çok, edebî metinlerde kişilerin iç konuşması anlamını da taşır. Monolog, kişinin kendi kendisiyle konuşmasına dayanır. Kişi kendisiyle karşısında ikinci bir kişi varmış gibi konuşur, onunla söyleşir. Söyleşmeye bağlı anlatımdan TV ve radyo programlarında da yararlanıldığını unutmamak gerekir.

Karşılıklı konuşma havası taşıyan sohbet, deneme gibi yazı türlerinde de bu anlatımdan yararlanılır. Ancak söyleşmeye bağlı anlatımı her yazar aynı amaçlarla kullanmaz. Tiyatro eseri yazan bir sanatçı, anlatacağı olayı kurgulamak için bu anlatıma başvurur. Kaldı ki bir tiyatro eseri yazan sanatçının, bu anlatımdan yoksun bir eser ortaya koyması mümkün değildir. Sonuçta tiyatrocu için söyleşmeye bağlı anlatım olmazsa olmaz bir nitelik taşır. Ne var ki romancı ya da hikâyeci için durum farklıdır. Roman ya da hikâye yazarı, anlatımdaki sıradanlığa düşmemek için diyaloglara başvurur. Eserdeki kişilerin diyalogları, anlatımı daha çekici hâle getirir. Bu da eserin okunurluğunu artırmak açısından son derece önemlidir.

Söyleşmeye bağlı anlatımın daha çok, tiyatro eserlerinde kullanıldığını belirtmiştik. Ancak şunu da unutmak gerekir ki söyleşmeye bağlı anlatım, tiyatro eserlerinde biraz farklılaşır. Çünkü tiyatrocu, olayı diğer edebî metinlerde olduğu gibi yalnızca karşılıklı konuşmalarla vermez. Tiyatro metinlerinde yer alan karşılıklı konuşmalarda işin içine jest ve mimikler de girer. Tiyatro yazarı, olayları söyleşmeye bağlı anlatımla aktarırken kişilerin jest ve mimiklerini de konuşmaya dahil eder. Çünkü jest ve mimikler konuşmayı daha gerçekçi ve etkileyici kılar. Sahnelenen tiyatro eserlerinde, karşılıklı konuşan oyuncuların jest ve mimikleri oyuna ayrı bir değer katar, onu seyredilir kılar. Bunun yanında tiyatro oyunlarındaki karşılıklı konuşmalarda vurgu ve tonlama da önemlidir. Vurgu ve tonlama sayesinde cümleye farklı anlamlar verilebilir, üstelik bu, seyircinin ilgisini üst düzeyde tutmak açısından da gereklidir. Örneğin “Eee” ünlemi, vurgu ve tonlamayla çok farklı anlamlar yüklenebilir.

Söyleşmeye bağlı anlatımda yinelemelere başvurulur. Yinelemeleri kullanmadaki amaç, ifadeyi, anlamı güçlendirmektir. Yinelemelerle anlatım pekiştirilir, daha canlı hâle getirilir. Ayrıca söyleşmeye bağlı metinlerde olayların anlatımı belli bir süre içinde gerçekleştirilir. Aksi takdirde seyirci ya da okuyucunun ilgisi zayıflar.

Tiyatro, dramatik, yani harekete dayalı, bir sanat dalı olmasına karşın işitsel ve görsel yönleri olan sanat dalıdır. Bu yönüyle tiyatro eserlerinde görme ve işitme duyuları öne çıkar. Tiyatro eseri, sahnede seyircilerin gözü önünde canlandırılır. Bu bakımdan görme ve işitme duyusu tiyatro eserlerinde büyük önem kazanır. Oyuncuların jest ve mimikleri, seyircinin görme duyusuna hitap eder. Diyaloglardaki ifadeler, vurgu ve tonlamalar ise seyircinin işitme duyusuna hitap eder. Bunları bilen tiyatrocu da eserini yazarken görme ve işitme duyusuna ait ayrıntılara ayrı bir özen gösterir.

Tiyatro metinlerinde karşılıklı konuşma; bağlam (ortam) ve hitap edilen kişilere, içeriğe vb. göre de değişkenlik gösterebilir. Kullanılan dil de farklılık gösterebilir. Orhan Asena’nın “Tohum ve Toprak” adlı eserindeki karşılık konuşma ile Haldun Taner’in Cumhuriyet Dönemine ait bir konuyu, kenar mahalledeki insanların yaşadıklarını anlattığı “Keşanlı Ali Destanındaki karşılıklı konuşma şüphesiz aynı değildir. Bu karşılıklı konuşmalar, bağlam ve içeriğe göre değişir. Örneğin bir Osmanlı Paşasına hitap tarzı ile sokak bekçisine hitap tarzı aynı değildir. Makamı gereği Paşaya karşı dikkatli ve özenli bir dil kullanılırken bekçiye karşı daha samimi, hatta kimi zaman özensiz bir dil kullanılır.

Tüm bunlardan yola çıkarak söyleşmeye bağlı anlatımın özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

 

• Tiyatro, roman, hikâye, röportaj, mülakat, diyalog, monolog, sohbet vb. söyleşmeye bağlı yazı türleridir. Bu türde verilen eserlerde söyleşmeye bağlı anlatım kullanılır.

• Söyleşmeye bağlı anlatımın kullanıldığı metinlerde, özellikle tiyatro eserlerinde jest ve mimiklerden yararlanılır. Çünkü jest ve mimikler anlatımın gücünü arttırır.

• Söyleşmeye bağlı metinlerde vurgu ve tonlama önemlidir.

• Söyleşmeye bağlı anlatımda görme ve işitme duyusuna ait ayrıntılar ön plana çıkar.

• Söyleşmeye bağlı anlatımın kullanıldığı edebî metinlerde karşılıklı konuşmalar, “bağlam”a ve konuşulan kişiye göre değişkenlik gösterir.

• Tiyatro, roman ve hikâye türlerinde karşılıklı konuşmalara diyalog, iç konuşmalara ise monolog denir.

• İfadeyi, anlamı güçlendirmek için söyleşmeye bağlı anlatımda tekrarlara başvurulur.

• Söyleşmeye bağlı metinlerde anlatımın süresi sınırlandırılmalıdır. Tiyatro metinlerinde sınırlılık, oyunun sahneye konabilir nitelikte olmasıyla ilgilidir. Roman ve hikâye gibi türlerde ise zaten anlatımı zenginleştirmek için söyleşmeye bağlı anlatım kullanılır.

 

Örnek Metin

BRANDA BEZİ’nden

SEVİNÇ - Geçen gün annem anlattı, vaktiyle bizim de kendi evimiz varmış, bizim diyorsam, senin işte.

BÜYÜKBABA - (Üzülmüş) Konuşacak bir şey kalmadı mı yavrum?

SEVİNÇ - (İnatla) Vardı değil mi büyükbaba? 

BÜYÜKBABA - (Kararsız) Ah, evet vardı ya...

SEVİNÇ - (Ona sokularak) Bu ev ne oldu şimdi büyükbaba?

BÜYÜKBABA - (Ondan uzaklaşır) Ne mi oldu? Bilmem. (Gözleri dolar) Kim bilir ne oldu?

SEVİNÇ - Anlat büyükbaba, evi anlat; bu ev ne oldu şimdi?

BÜYÜKBABA - (Üzgün) Ben de bilmiyorum ki yavrum belki yıkılmıştır şimdi, onu yıkmışlardır ama bilinmez, belki duruyordur. Allah bilir.

SEVİNÇ - Onu niye bıraktın büyükbaba?

BÜYÜKBABA - (Şaşalar) Niye mi? (Kendini toplar) Demek bırakmak icap etmiş.

SEVİNÇ - Anlat büyükbaba, onu nasıl bıraktığını anlat

BÜYÜKBABA - Haydi, haydi başlama yine; anlattık ya kaç defa

SEVİNÇ - (İnatla) Gene anlat büyükbaba. (Bakışırlar) ne olursun.

BÜYÜKBABA - (Mağlup) Peki, ama bak, bu son artık 

SEVİNÇ - Son, peki anlat. (Ona sokulur)

(Nazım Kurşunlu)

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi