Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 İSMET ÖZEL KİMDİR?

İsmet Özel (d. 1944), resim, şiir ve musiki gibi güzel sanatların tümüne karşı özel bir ilgisi vardır. Şairlik hayatına, İkinci Yeni'nin şiir estetiğiyle baş­lar. Dylan Thomas, T. S. Eliot, Ezra Pound ve Wallace Struns gibi Batılı şairle­ri okuyarak sanatını geliştir. Şiirlerindeki en belirgin nitelik: radikal ve şid­detli imgeleri, lirik bir duyuşla sentezleyebilmesidir.

1970'e kadar Marksist dünya görüşüyle şiirlerinin izleğini oluşturan İsmet Özel, 1974'te çıkardığı Amentü isimli kitabıyla İslami söyleme yönelir. İki dö­neminde de özgürlük ve şiir arasında kopmaz bir bağ kurar. Onun için; şiirsel söylem ideolojik bakımından ve söylem düzeyinde özgür olmalıdır. Her deği­şiminde büyük ruhi kırılmaları yaşamasına rağmen şiirsel imge yapısı (radikal-şiddetli) ve söylemi hemen hiç değişmez. Ben merkezli bir mizaca ve söy­leme sahiptir. Onun-, "söylenen şey, söyleyiş tarzından çıkar." (Behramoğlu 1995: 226) ibaresiyle anlatmak istediğini, şiir dünyasının her iki döneminde­ki dili kullanma biçiminde aramak gerekir. Şiirlerini ve yazılarını, dönemin önemli dergileri olan Devinim, Papirüs, Yeni Dergi, Halkın Dostları, Diriliş, Ma­vera ve Dergâh'ta yayımlar 1970'ten sonraki şiir serüveninde Marksist döne­mini yadsıyarak; hatta eleştirerek

"beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım"

dizesinin eşliğinde İslam’ın dua lisanına yakın bir söylemi benimser. Amentü, bu dil değişiminin giriş kapısıdır:

İnsan
eşref-i mahrukattır, derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı


Modernleşmenin getirdiği yabancılaşmaya başkaldıran şair, İslami değerle­ri kimliğin en özgün ve işlevsel koruyucusu olarak görür. Şiirlerinin ana izleğini yabancılaşma, başkaldırı, bunaltı ve özgürlük gibi çağımız insanının en te­mel sorunları oluşturur. Düşünsel arka palanının Marksist ve İslami söylem üzerine temellenmesine rağmen, kuru bir ideolog söyleyişine asla kapılmaz. Vazetmek, propaganda yapmak ve düzene uyum noktalan aramak yerine-, sı­nırları ihlal edilen modern insan adına dünyaya başkaldırır ve onu tehdit eder. Farklı siyasal çizgilerde şiir yazmasına rağmen şiirde her şeyden önce şiirin prensiplerini arayan bir sanatkârdır. Bunun için, şiir dilinin imkânlarını ge­nişletmek gayreti içerisinde görülür. Siyasi şiirlerinde bile şiire kıyamaz. Şiirlerindeki ses tonu dikkati çekecek kadar güçlüdür. Onun şiirinin vurucu özel­liklerini Ataol Behramoğlu şu başlıklar altında topluyor: "Senfonik söyleyiş, atılgan vurgu, yaratıcı imge, sözcük seçimi ve kullanışı." (Behramoğlu 1995: 141). Şiir kitapları Geceleyin Bir Koşu (1966), Evet İsyan (1969), Cinayetler Kitabı (1975), Cellâdıma Gülümserken (1984), Erbain (1987) adlarını taşımaktadır.

(Ramazan Korkmaz - Tarık Özcan CUMHURİYET DÖNEMİ: Şiir 1950 sonrası)

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

İSMET ÖZEL ŞİİRLERİ

İSMET ÖZEL HAYATI ve ESERLERİ

İSMET ÖZEL'İN TÜRK ŞİİRİNE GETİRDİĞİ YENİLİKLER

İSMET ÖZEL'DEN ŞİİRLER


İSMET ÖZEL'İN HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ŞİİRLERİ ÜZERİNE

1940'lı yıllarda şiire yönelik tercihleriyle şiir geleneğine ciddi bir darbe vuran Garip Akımı'nın ya­rattığı şiirsel boşluk, ne Garip'le yaklaşık aynı zaman diliminde oluşan 1940 Kuşağı toplumcu gerçekçi­lerinin, ne de onlardan sonra doğan Hisarcılar tarafından gerektiği gibi doldurulabilmiştir. 1950'li yılla­rın başında, Garip Akımı'nın düzeysiz taklitçileri ve Hisarcılar'ın geleneğe bağlanmakla yetinen, yaratı­cılıktan uzak şiirleri arasında, Garip'in dışladığı imgeye yaslanarak şiir yazan Attila İlhan'ın, şiir adına gerekli yerde duruyor oluşu, söz konusu boşluk içinde dikkat çekici bir görüntü arz etmektedir.


1950'li yılların ortalarında, çok partili siyasî yapılanmaya geçiş sonucunda doğan özgürlük havası ve modernizmin toplumsal katmanlarda yer edinişi; başkent Ankara'da, toplumsal ve şiirsel oluşumla­rın, arayışların bir sonucu olan ikinci Yeni akımını meydana getirmiştir. Poetik açıdan Garip'e tepki olarak doğan bu akım ile XX. yüzyılın başında modernizmin getirdiklerini yoğunluğuna yaşayan Batı toplumlarının oluşturduğu "modern şiir" arasında, "aynı şeylerin neticesi olmak" noktasında yoğunla­şan bir bağ dikkat çekmektedir. Şiirde imgeyi öne alan ve çeşitli "deneylere" başvuran İkinci Yeni akı­mının, modern şiirin yörüngesine soktuğu Türk şiiri, "şiir adına geniş imkânlara" kavuşmuştur.


1960'h yıllara gelindiğinde ise, toplumsal bir duyarlık, kaygı taşımadıkları için eleştirilen İkinci Ye­ni şiiri, şairlerinin yarattığı etki bazında devam etmektedir. Bu arada 1960'dan başlayarak, ülkenin geçirdiği toplumsal sürecin, siyasî alandaki göstergelerinin artması, bu kuşak şairlerinin uzak kalama­yacağı bir duyarlığın oluşmakta olduğunu göstermektedir.


İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı günlerde dünyaya gelen ve ergenliğini bu savaş sonrası or­tamda geçiren Özel, yukarıda sözünü ettiğimiz toplumsal süreçlerden oldukça etkiler alarak, bir taşra Çocukluğu ve ergenliği geçirmiştir. Potansiyel bir şairliğin bütün ham yapısını bu çocukluğundan ve kişisel dünyasından alan Özel'in, sanat alanlarından şiire yönelimini kaçınılmaz kılan daha pek çok nokta, neden olarak sıralanabilir, i. Özel'in 1962'den başlayarak şiire karşı ciddi bir ilgi gösterdiği gö­rülmektedir. 1962-1964 yıllarını kapsayan yaklaşık üç yıllık bir zaman dilimi içinde, şiirimizin gelenek­sel sesine ve ikinci Yeni'nin imgeye yönelik ilgisine yaslanan Özel, dünyada var olmuş bulunmaktan duyduğu sorunun yansımalarını kaleme almıştır. Şairin varoluş sıkıntılarını, cinsel bunalımlarını çocuk­luğuna çekilerek dindirmesini ifade eden bu şiirler de; ölüm, cinsel sıkıntı ve bedeni horlayış, sertlik ve yıkıcılık gibi dikkat çekici özellikler görülmektedir. Bu şiirlerinde akıp giden hayatla uyuşmayan, uyuş­maya da yanaşmayan bir "marjinal" görüntüsü çizen Özel, gür bir ses ve güçlü bir anlatımın arkasına gizlenen, henüz ortaya çıkmamakla birlikte gücünü fazlasıyla hissettiren bir "magma" selini içinde taşır. Geceleyin Bir Koşu adıyla toplanan bu dönem şiirlerini, Özel'in şiirinin "prototip"i olarak değerlendir­mek mümkündür.


1962 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne giren ve ardından bir yıl sonra Türkiye İşçi Partisine üye olarak sosyalist dünya görüşüne bağlandığını belgeleyen Özel'in, 1965'ten başlayarak bu dünya görü­şünün etkisiyle, bireysel bir duyarlıktan toplumsal bir duyarlığa geçtiği görülmektedir. 1963-1965 yılları arasını kapsayan iki yıllık bir zaman diliminde de sosyalist bir eylem içinde olan şairin, 1965'e kadar bireysel bir duyarlığı yansıtan, yukarıda sözünü ettiğimiz niteliklerde şiirler yazması düşündürücüdür. Bu bakımdan 1965 yılının Özel'in ve yakınında bulunan arkadaş çevresinin hayat içindeki konumları açısından önemli bir yeri olduğu söylenebilir, ilk olarak Dönüşüm dergisi etrafında gelişen sosyalist eylemlerin siyasî özellikler taşıması, şiire hayatında büyük bir önem veren Özel için, bir sıkıntının baş­langıcı olmuştur.


Partizan şiirinin, toplumsal duyarlığın ilk örneği olması ve siyasî terminolojinin şiir içinde yediril­meye çalışılmasının yarattığı sıkıntıyı yansıtması açısından, Özel'in şiir serüveninde önemli bir yeri vardır. 1965 yılında yazılan bu şiirle, önceki şiir evresinden kimi özellikleriyle bıçakla kesilmiş izlenimini veren ikinci şiir evresine geçen Özel'in, şiir noktasında büyük bir değişim yaşadığı söylenemez. Yine imgeye yaslanan, gür ve güçlü anlatımını muhafaza eden Özel'in şiirlerinde, değişen şeyi; "varoluşundan sorunlu bir ergen şairden, yaşadığından sorumlu bir entellektüel şaire geçiş" olarak ifade etmek mümkündür. Evet, İsyan adıyla kitaplaşan bu dönem şiirlerinde, ilk evredeki cinsel sıkıntı­nın, yaşamın akışına karışamayışın izleri kaybolmuş; onun yerine, hayata sevgili nazarıyla bakarak onu ciddiye almak ve sorumlu bir kişilik olarak vazifelerini yapma duygusu gelmiştir. Sosyalist oluşun etkisiyle halka karşı büyük bir ilgi gösteren, onların yaşantılarını şiire sokan Özel'in, bu türden yakla­şımlarında romantik öğeler bulunduğu kanaatindeyiz. Halka ait unsurları büyük bir maharetle kullanan Özel'in, sevgiliye ve arkadaşlığa yöneliminde de, kendi "ben"ini geriye çekemeyişin yarattığı çelişkinin bulunduğu da bir gerçektir. Geceleyin Bir Koşu'daki şiirlerde kendini gösteren bedenini horlayışın yeri­ni, artık iyiden iyiye "ben'in alması da bu noktada hatırlanmalıdır. Ben'in dikkat çekici diğer bir yansı­ması ise, sonsuz bir açlığın ifadesi olan "merak" temasında kendini göstermektedir. Kendi varoluşunu gerçekleştirmek amacını taşıyan bir isteğin uzantısı olan bu durumun, Özel'in kişilik yapısıyla yakından ilgili olduğu düşüncesindeyiz. 1969'da Ant dergisinde A. Behramoğlu, Ö.Mert, S.Berfe ile "sanatta gerici yönelimleri" hedef aldıklarını açıkça ortaya koyan bir çıkışın içinde gördüğümüz Özel'in, bu çıkı­şının, 11970 Martında yayın hayatına giren Halkın Dostları dergisiyle somutlaştırdığı görülmektedir. Nitelikli bir dergi olmaktan ziyade, sanatın düştüğü hâle yönelik tavrıyla edebiyatımızda yerini alan bu derginin yayınlanış sürecinde, en ön safta yer aldığını gördüğümüz Özel, 1970'den başlayarak kendi içinde bir çeşit inzivaya çekilmiştir. Dünya içindeki yerini sorgulayan, hayatın anlamını kavramaya çalı­şan şairin, bu günlerde, Geceleyin Bir Koşu'daki şiirlerine yansıyan benlik sorununu yeniden yaşama­ya başladığını söylemek mümkündür.

1970-1974 yıllarını kapsayan dört yıllık zaman dilimi içinde yoğun bir sorgulamaya giren Özel'in, bu sorgulamasını, 12 Mart 1971 muhtırasından sonra ülkede oluşan ortamın hızlandırdığı söylenebilir. Özel'in, Mazot şiirinden Amentü'ye kadar uzanan dokuz şiirini, bu sorgulamanın şiir halinde yansıma­ları olarak değerlendirilebilir. Bu şiirler, toplumsal ortamın kokuşmuş, boğucu havasını, anarşistçe yaklaşan şairin, gür ve güçlü sesinin yanında kendi varoluşundan kaygılanışının içerdiği bir hüznü ve acıyı da kapsamaktadır. Cinayetler Kitabı adıyla kitaplaşan sorgulama dönemi şiirlerini, şairin kişisel serüveninin yansımaları olarak değerlendirilebileceği gibi, 1970 yılların ilk yarısının panoraması olarak da değerlendirmek mümkündür.

1974 yılında yazılan Amentü şiiri, Özel'in geçirdiği sorgulamanın neticesine işaret etmektedir: İs­lâmiyet. Geceleyin Bir Koşu'daki şiirlerinden beri, bir benlik, kimlik sorunu yaşadığını belirttiğimiz Özel'in, sorununun çözümüne yönelik arayışlarının, özgürlüğünün peşine düşmek anlamına gelen sosyalizmden, güvenliğe teslim olmak anlamına gelen İslâmiyet'le noktalandığı kanaatindeyiz. Bu bakımdan Özel'in aynı yolu yürümekle sosyalist ve Müslüman olduğunu belirtmesi, bizce gerekli açık­lığa ve inandırıcılığa sahiptir.

Özel'in, 1974-1994 yılları arasını kapsayan süreçte yazdığı on yedi şiiri, Müslüman dünya görü­şüne bağlanmanın yarattığı şiirsel açılımlarla dikkat çekmektedir. Partizan kelimesiyle ifade edilebilecek bir sorumluktan, "dinsel bir insan" olmakla ulaşılan sorumluluğun, özde birliğinin ifadesi olan bu şiirlerde, ironik bakışın verdiği ince alay sezilmektedir. Bu tür şiirlerde imgenin geri plâna düşüşünün yarattığı şiirsel bir kayıptan söz etmek mümkündür. Tamamen zekâ ürünü bir kurgusallığın yanında, şairin, entellektüel tarafını da öne çıkran özellikler taşıyan bu şiirlerin bir çeşit işçilik ürünü olduğu da gözden kaçmamaktadır. Son derece lirik olmasıyla belirginlik kazanan Özel'in diğer şiirlerinin aksine bu şiirlerin, lirizmi sağlamayı zorlaştıracak derecede uzun olduğu da görülmektedir. Özel'in bu dönem şiirlerinde, bir başka dikkat çeken nokta modern hayata yönelik nesirlerinde yoğunlaşan eleştirel yak­laşımlarının şiirlere de yansımış olmasıdır. Şairin, modern hayatın yaşam alanı olan şehirlere yönelik hıncını, bu bağlamda değerlendirebiliriz. Bu şiirlerde, ölümün yeniden bir tema olarak yaygınlık ka­zanmasının, bu temanın şairin benliğini saran bir takıntı, yaratmanın bir unsuru olarak ele alınmaya yetecek özellikler taşıdığı görülmektedir.

1970-1974 yıları arasında varoluşuna dair bir sorgulama içine girdiğini belirttiğimiz Özel'in, 1984 yılında yazdığı Cellâdıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar ve Of Not Being a Jew şiirlerinde, bu defa mevcut konumunda sabit kalarak, benzer bir sorgulama içine girmiş olması dikkat çekicidir. Şairin arayışlarının sürmesi olarak değerlendirilebilecek bu durum, yeni bir bağlanma­dan çok, yaratma sıkıntılarının yöneldiği bir kaynak olarak değerlendirilebilir. Bu değerlendirmeye kay­nak olan şiirlerden Of Not Being aJew’da, Özel’i yukarıda sözünü ettiğimiz uzun olmaktan dolayı, lirizmin kaybolması sıkıntısını aştığı görülmektedir. Kanaatimizce Özel'in en yetkin şiirlerinden biri olan bu şiir, şairin şiir adına kullanılabilecek ne varsa kullanmasından doğan bir öneme de sahiptir.

1994 yılından bu yana Hüsn ü Yusuf adıyla bilinen halk masalının kimi varyantlarında da oyna­malar ve eklemeler yaparak Bir Yusuf Masalı adıyla, bir çeşit mesnevî formunda şiirleştirmeye çalışan İsmet Özel'in, bu yöneliminde yaşının etkisinden söz edilebilir. Bir Yusuf Masalı'na kadar hiçbir şiirinde konuya yaslanmayan şairin, bu defa nasıl bir görüntü çizeceği merak konusudur.

Özel'in kişisel yaşam serüveninden aldıklarıyla ve şairin düşünce dünyasındaki derinlikle bütün­leşen şiirinin, üslûp özellikleri de son derece önemlidir.

Özel'in ilk şiirlerinden başlayarak şiirde ses kaygısı taşıdığı görülmektedir. Geleneksel şiirimizdeki sesten etkilenen bu şiirlerden sonra yazılan bütün şiirlerde de aynı kaygı değişik boyutlarda kendini göstermektedir. Kelime ve ses tekrarlarına başvurarak sağlanan armoni ve serbest veznin özenle ve bir disiplin dâhilinde kullanımıyla oluşan ahenk, şiirlerin diğer önemli bir özelliğidir. Bu güne kadar alt­mış bir şiir yazan şairin, az sayıda şiir yazmasına karşın, 4146 tekrarsız (tekrarlı 12920) kelime kul­lanması, şiirlerinin içerik açısından geniş bir yelpaze oluşturduğunu ve bazı içerik özelliklerinin sıkça tekrarlandığını göstermektedir. Ben, ölüm, hayat, yaşamak, çocuk gibi kelimeler Özel'in sıkça tekrar ettiği kelimelerdir. Şair, ayrıca, yeryüzü, gökyüzü, insan bedeni, ekonomi gibi alanlara ve durumlara ait kelimelere de çok başvurarak, söz konusu yelpazeyi daha da genişletmektedir.

Özel'in şiirlerinde isimler, gramer kategorileri arasında en dikkat çeken grubu oluşturmaktadır. Bu bakımdan, bütün şiirlerinde 5537 isim, 2085 sıfat ve 1647 fiil kullanan Özel, kavramları, durumları v.s. niteleyen değil, onlara ad koyan bir şairdir. Şair, ağızlarda yaşayan kelimeleri şiir dilinde kullanmada da oldukça başarılıdır. Çocukluğunda ve gençliğinde yoğun bir yakınlık duyduğu halkın dilini, şiirsel denemelerinde kaynak olarak kullanır. Kalgıtmak, irkitmek, esenlemek, bıngıldamak gibi fiillerin ya­nında, çaşıt, hacana, çevgen, pıtrak gibi isimlerin, bu tür kullanımlarda yer aldığı görülür. Özel'in üslû­bunda, sıfatlardan sayıca az olmalarına rağmen, fiillerin de önemli bir yeri vardır. Şiirlere sinen hareke­tin merkezi olan fiiller, isim ve sıfat yapılarak da sık kullanılmakta ve böylelikle söz konusu hareket alanı genişlemektedir.

Özel'in, özellikle Evet, isyan kitabında yer alan şiirlerinde ünlemlerin yarattığı, gür ve güçlü bir ses görülmektedir. İçerikleri dolayısıyla (30) eylem alanlarında okunmaya müsait olan bu şiirlerde, sık kullanılan "ey" ünlemi dikkat çekici bir kullanıma sahiptir "ki" ve "ve" bağlacının, ünlemlerin yoğunlaştı­ğı şiirlerdeki kullanımı bir başka dikkat çekici noktadır.

Bağlaçlarla kurulan karmaşık cümle yapılarından, basit cümle yapılarına kadar bütün cümle yapı­larını gerektiği gibi kullanan Özel'in, nesirlerinden gelen, sağlam bir cümle yapısına sahip olduğu gö­rülmektedir. Çeşitli teknik oyunlarla şiirlerini uzatıp, kısaltan şair, gerektiğinde tahkiyeli bir anlatım ya da lirik bir anlatıma rahatlıkla geçebilmektedir.

Kendi kişisel dünyasında yarattığı imgelerin, Özel'in şiirlerinde önemli bir yeri vardır. Soyut ve somut unsurları birbiriyle irtibatlandırarak, çocukluk anılarından ve psikolojik yapısından özgün ve çarpıcı imgeler yaratan Özel, 1974 sonrası şiirlerinde zaman zaman imgeyi geri plâna atmaktadır. Bu Şiirlerdeki ironik bakış, şiirlerin imgeyle değil, "intellect" ile yazıldığı izlenimini vermektedir.

Özel'in şiirlerinin, sıralamaya çalıştığımız özgün yanlarının oluşmasında, şiiri bir bütün olarak or­taya koyabilmeye yönelik titiz çalışmalarının etkisi büyüktür. Özellikle 1974 ve sonrası şiirlerinde "kurguca önem veren şair, Geceleyin Bir Koşu'daki kısa şiirlerindeki ahengi ve lirizmi, uzun soluklu şiirle­rine böylelikle ulaştırabilmektedir.

İsmet Özel'in 1964 yıılnda başlayıp 1991 yılında tamamladığı poetikası, Şiir Okuma Kılavuzu'nu Necip Fazıl'ınkinden sonra bütünlük ve kapsam itibariyle bir poetika olma özelliğini bünyesinde barın­dıran tek ciddi poetika olarak değerlendirmek mümkündür. Şiirin ne olduğu, nerede olduğu, insanların niçin şiire yöneldiği gibi soruların yanında, şiirle ilişkili olan ve bu yüzden de bir karmaşanın oluşması­na zemin hazırlayabilecek özellikler taşıyan ideoloji, nesir gibi konulara da eğilinen bu poetikanın, 1990-1991 yılları arasında yazılan bölümlerinde, Özel'in İslâmî bir bakışla şiire yönelmesi, kimi çelişki­ler yaratmaktadır. Bu çelişik noktalarda Necip Fazıl'ın poetikasındaki tutumuyla, Özel'inkinin yer yer benzeştiğini de söylemek mümkündür. Bu türden bir durum kanaatimizce, Özel'in şair kimliğinin Müs­lüman kimliğinin gerisinde kalmasından kaynaklanmaktadır. 1987-1990 yılları arasında Millî Gazete'de sadece siyasete değinen haftalık yazılar kaleme alan Özel'in bu yazıların yarattığı havadan hemen sonra poetikasının bu bölümünü kaleme almasının dikkat çekici bir tevafuk mu, yoksa tesadüf? Bir durum mu olduğu konusunda tereddüt içinde olduğumuzu belirtmekte yarar görüyoruz.

İsmet Özel'in edebiyatımızdaki yeri, bu tür özellikleri bünyesinde barındıran bir şiir yaratarak, 1960 sonrasının önde gelen şairleri arasında yer almakla sınırlı kalmaz. Özel, 1978 yılında yayınladığı Üç Mesele adlı denemesinde, teknik, medeniyet, yabancılaşma konularına getirdiği özgün yaklaşım­larla, 1980 sonrası Türk düşünce hayatında da önemli bir yer işgal eder. Onun getirdiği görüşlerin yaptığı etkinin, "İslamcı" olarak adlandırılan kesimdeki entelektüel gelişimin önünü açtığı söylenebilir. Ne var ki, bu entellektüel gelişimin, Özel'in entellektüelliğine koşut ilerleyen "tavrından", "kişiliğin"den pek bir şey almış gözükmediği rahatlıkla söylenebilir. Kanaatimizce Özel'in bu noktadaki konumu; şiiriyle, entellektüel yaklaşımlarıyla olduğu kadar kişilik özellikleriyle de son derece bütünlük arz eden, ancak yaşarken de, vefatından sonra da, fikirleri yağmalanan ama kişilik özelliklerinin benimsenmesi­ne yönelik hiçbir çabaya girilmeyen Mehmet Akif'e benzemektedir.

Özel'in diğer denemeleri de, Üç Mesele'nin yoğunluğuna erişememiş olsalar da, eğilinen sorunla­ra yöneltilen felsefik bakışla ve özgün çıkarımlarla önem arz etmektedir. Sözgelimi, şairin otobiyografik özellikler taşıyan Waldo Sen Neden Burada Değilsin? adlı eseri, 1960'lı yıllardan, 1980'li yıllara kadar uzanan süreç içindeki Türk toplumsal yapısındaki değişimleri, kırılmaları, sarsıntıları açıklıkla ortaya koyması bakımından, son derece önemli bir yere sahiptir.

Çalışmamız boyunca irdelemeye çalıştığımız ve burada kısaca sıraladığımız özelliklerden de gö­rüleceği gibi, İsmet Özel, dünyayı ve evreni kendine has bir bakış ile kuşatmaya çalışan, "soy bir şair ve som bir düşünce adamı" olarak edebiyatımızda, düşünce hayatımızda yerini almakta ve etkinliğini sürdürmektedir,

(ismetozel.org)

 

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

İSMET ÖZEL ŞİİRLERİ

İSMET ÖZEL HAYATI ve ESERLERİ

İSMET ÖZEL'İN TÜRK ŞİİRİNE GETİRDİĞİ YENİLİKLER

İSMET ÖZEL'DEN ŞİİRLER

 



İSMET ÖZEL ŞİİRİ BIRAKTI

Ataol Behramoğlu'yla birlikte Halkın Dostları dergisini kurup yönettikten sonra 1974’te düşünsel ve ruhsal bir değişim yaşayarak yazı hayatına İslami düşünce çerçevesinde devam eden büyük şair, "son şiirim" dediği Sesli Gemi'yi ve şiiri bırakma nedenini paylaştı.

İstiklal Marşı Derneği'nin resmi sitesinde yer alan şiir ve açıklama yazısı:

SESLİ GEMİ

Hayası hiç mi yok
Peki ya hafızası
Hali lisani melali
Elini yüzünü
Hiç mi hiç bir
Vakit bile mi
Yıkamadı
Sizceleyin lopu kıvır
Kıvır kıvrak beliyle
Sicimece ebeleme
Şıkırdatıp gümlettiği
Ebegümecini
Hasta düşmeden
Yiyici canlı beden
Sahralara salınıp
Yekpare tutulamayıp
Paraylayarak
Havada pür par
Çala çalı çalımla
Serilip yere hak ile
Yeksan yekini
Kuyruksuzlaştırılıp
Bıraktı vatman kaptan
Cephane deppo tayın
Madı mı sayın mayın.

SON ŞİİRİM YAYINLANDI

Bu sayfada gördüğünüz son şiirimdir. Kaç yılım kaldıysa bundan sonraki ömrümde şiir çalışmalarımı sadece müsvedde dediğim kısmını yayına salmış bulunduğum “Bir Yusuf Masalı” uğraşısına hasredeceğim. Dediğim, demeğe çalıştığım şeyi “vivir para escribir” tarzında anlamak doğru olmaz. Uğraşımın neticesine bîgâne kalmağı öğrendim.?

Can Yücel ömrünün son yıllarında kendini yeşil yapraklardan (tüyden tüsten) mahrum dallarıyla meyveye durmuş Trabzon hurmasına benzetmişti. Gerçekten meyveler demeli miydik sözünü ettiğine? Zevk meselesi... Sadece zevk meselesi olsaydı değinip geçmek yeterli olacaktı. Zevklerin ve renklerin yanıbaşında bir de insanlık, medeniyet ve Türklük meselesi var. Tanzimat’la başlayan bir kültürel fiyaskonun göbeğinde zevkten dört köşeyiz. Türk milletinin şiire nazar atfedecek tıynetine ne oldu? Şairlik yolunu Maarif Vekili’nin oğlu olmanın açtığı Türkiye capcanlı yaşıyor. Bu hayatiyete karşı hayatiyet iddiası beyhudedir. Ölmek en iyisi.

Halkın Dostları dergisinin adını değiştirmek kendini Yevtuşenko’dan daha büyük gören Ataol Behramoğlu’nu çok uğraştırmıştı. Halbuki bu gün olduğu gibi o gün de benim gözümde kimin ne olduğu, beni kimin kendi gözünde nereye koyduğundan çok daha önemliydi. O günlerde ellerimi böğrümde koyan şiir uyarıcılarının şimdilerde artık kucağımdan taşmağa heveslendiği çağımda şiirime son veriyorum. Türkiye’nin bugün geldiği değil, getirildiği noktada şiirlerimi okuyabilecek narodnik kalmadı. Dahası hemen herkes bir tür ruh yamukluğunu benimsedi. Onlar şiirlerimi gün ışığına çıktığı ilk günlerden itibaren onlara okuma neş’esi bahşeden ehliyeti (lisansı) zayi etti.

Hürriyet Haber, 16.07.2013
 


İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

İSMET ÖZEL ŞİİRLERİ

İSMET ÖZEL HAYATI ve ESERLERİ

İSMET ÖZEL'İN TÜRK ŞİİRİNE GETİRDİĞİ YENİLİKLER

İSMET ÖZEL'DEN ŞİİRLER


İSMET ÖZEL NEDEN BIRAKTI?

Solcuların vazgeçemediği sağcıların ise sahiplenemediği bir isimdir İsmet Özel. (Cemal Süreyya) Türkiye'nin son yıllarda yetiştirmiş olduğu en büyük entelektüellerdendir. Hem değer üretme hem de hedefe yönelme noktasında. Şair kimliğinden ise bahsetmeye gerek yok sanırım. Yaşayan en büyük şairdir. Geçtiğimiz günlerde Milli Gazete'de 4 Ağustos 2003 tarihli yazısında gazete yazarlığını bıraktığını söyledi. 30 Mayıs 2003 tarihli Gerçek Hayat Dergisi'nde ise Cuma Mektupları'nı son defa yazdığını söylemişti. 10 Ağustos 2003 tarihli Milliyet Gazetesi'nde İsmet Özel ile bir söyleşi yapılmış. İslami kesimin önceliğinin çıkar olduğunu söylüyor. "İslami kesim, AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte yozlaştı. Başını örten kızların bir kısmıyla göbeklerini açan kızlar aynı amacı taşıyorlar."

İsmet Özel'le yapılan bir röportajda ise şöyle söylediği aklıma geliyor yazarlık mevzuunda. "Goethe diyor ki: '1 milyon okuyucunun olmayacağını düşünüyorsanız yazmayın.' 'En az 1 milyon okuyucum olur diyeceğiniz şeyleri yazın.' Ben de cevap veriyorum: 'Hayır, beni bir kişi olsun anlar diye kafanızdan geçiriyorsanız yazın, ben öyle yapıyorum. Aksi takdirde düzyazı macerası benim için çok kötü bir macera olurdu'. "

Peki neden kalemini kırdı İsmet Özel?

"Dikkatler benim yazdıklarım vesilesiyle Kur'an-ı Kerîm'de yoğunlaştı mı? Hayır, hiç öyle olmadı. Meseleye "itibar" açısından bakarsanız yirmi altı senelik gazete yazarlığım pek parlaktır. Meseleyi önümüze "hakikate yönelmek" hassasiyetiyle koyarsak ortada tam bir fiyasko vardır. Demek ki girdiği yazı işinin altından kalkamamış bir Müslüman sayılırım. Neden? Şimdiye kadar elimden, dilimden ve sair azalarımdan ne kadar gavurluk (!) sadır oldu ise hepsinin bir alıcısı çıktı. Gel gelelim, Türklüğüme müşteri bulamadım. Bu başarısızlığı devam ettirerek daha çok rezil olmaya katlanamam. Şimdiye kadar gazete yazarlığı dolaylarındaki işi kovalamamın sebebi sabır göstermemdi. Sabır dediğimiz şey sonu olan bir şeydir. Zamanı gelince sabır taşar. Belli şartlar oluştuğu halde sabrı taşmayan insan eğik bir boyunla ve mağlubiyetle yaşamayı seçen insandır. Artık siyasete dair yazı yazmayacağım. Yazdıklarım hakkında her gün biraz daha battıkları cehaletten aldıkları cesaretle mülahazalarını beyan etme hevesine kapılan kimselere söyleyecek sözüm yok. Onlara artık tahammül edemiyorum. Şimdiye kadar kendilerine gelmelerini, kendilerini bilmelerini ümit ettim. Ümidim boşa çıktı."

Bu sözler yeterince açıklıyor sanırım. İsmet Özel yazdıkları üzerinden Kur'an-ı Kerim'e dikkatin yönelmediğini vurguluyor. Aslında başımızı kaldırıp Türkiye'ye bir bakarsak İsmet Özel'in haklı olduğunu görürüz. Modernizm İslamcılığını en iyi İsmet Özel'de görürüz. Zaten İslamcı kesimin İsmet Özel'i bir türlü kabullenememesinde de bu yatmaktadır. Yani İsmet Özel'in modernitesi. Çünkü Türk-İslam sentezi gelenekselciliği dinin önüne geçirmiştir. En büyük problem de buradan kaynaklanmaktadır bir bakıma. Din ve gelenek çatışması. (Debate değil conflict)

'İslamcı kesim artık yozlaştı' "Şimdi artık gazetelerde ideolojik yazı yazmayacağım için çok rahatlamış durumdayım. Ben, hayatımı İslami ölçüler içinde düzenlemiş olmaktan pişmanlık duymuyorum. Ama ben bunun bir de yanımda, yöremde benim gibi yaşayan insanlar olması durumunda güzel olacağını düşünerek yaptım. Eğer bende şimdi bir rahatsızlık oluyorsa, bunun nedeni budur. İnsan, kendini biraz soyutlanmış hissediyor. İslami kesim, AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte yozlaştı, kelimenin tam anlamıyla yozlaştı. Artık, İslami kesimde bütün öncelik fakirler için de, zenginler için de çıkar hesabında. Gariptir, nezaket bile kayboldu."

Bakın İsmet Özel'in veda yazısı nasıl başlıyor. Bu yazı bende gerçekten buruk bir tad bıraktı diyebilirim.

"Yazı yazmak" demiş E.L.Doctorow, "geceleyin araba sürmeye benzer. Önünüzü sadece size farların gösterdiği yere kadar görebilirsiniz; ama bu suretle seyahatin tamamına erersiniz." Bu söze itibar edeceksek, ben de geldim geleceğim yere kadar, bitirdim gezimi. Benim için gazete yazarlığı bağlamındaki seyahat tamamlandı. Bundan sonra gazete yazısı yazmayacağım. Yirmi altı sene önce bir yandan inancıma ortak saydığım kimselere laf anlatmak, diğer yandan geçim derdiyle şoför mahalline bir şekilde oturduğum bu arabayı sürmem için hiçbir ahlâki gerekçe kalmadı artık. Neydi gazete yazısı yazmamdaki ahlâki gerekçe? İslamî siyaset yaklaşımı başını dik tutmak istiyorsa, ona destek olmaktı. Çok önemli ve işlev değeri çok yüksek bir işe giriştiğimi düşündüm. Yıllar ve yıllar boyunca çabalarımı hafife almadım. O kadar ki benden başka bir başka kalemle ikame edilebilecek bir tek satır yazmadım. Devran döndü ve benim niyetlerimle olduğu kadar, benim ciddiyetimle ortamın ahvali arasında herhangi bir irtibat bulunmadığı ortaya çıktı."

Sözü İbrahim Tenekeci'nin İsmet Özel'in son yazısı ile ilgili yazdığı yazının son cümlesi ile bitirmek gerçekten anlamlı olacaktır.

"Konu İsmet Özel olunca, kimse benden tarafsız olmamı beklemesin. Çünkü “seçilmiş” bir şairle karşı karşıyayız."

E. FATİH BİLGE
Milli Görüş Portal, 11/08/2009

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

İSMET ÖZEL ŞİİRLERİ

İSMET ÖZEL HAYATI ve ESERLERİ

İSMET ÖZEL'İN TÜRK ŞİİRİNE GETİRDİĞİ YENİLİKLER

İSMET ÖZEL'DEN ŞİİRLER

SON EKLENENLER

Üye Girişi